Kısa film: Gölün Kıyısında
Bir başka güzel kısa filmle karşı karşıyayız. Yönetmeni Mehmet Emre Gül. Filmin başında eserin Süha Arın’ın ismini alan bir kısa film atölyesinden çıkma olduğunu öğreniyoruz. Rahmetlinin pek çok efsanevi işinden biri olan “Camın Teri” filmini buradan sizlerle paylaşmıştık. Zaten filmi izleyince de atölyenin, Arın’ın isminin hakkını verdiğini anlıyoruz. Bu geleneğin sürmesi ne güzel! Belgeseli Hak-İş düzenlediği kısa film yarışması sayesinde gördük. Aynı yarışmada ödül alan “Çöp” isimli belgeseli daha önce paylaşmıştık.
Uzun zamandan beri vahşice yapılan HES’ler sebebiyle derelerin tükenişini ve yöre halkının isyanlarını izlediğimiz, üzerine Sapanca Gölü’nün tükenmekte olduğuna dair haberleri aldığımız bugünlerde, bu kez bir başka gölün kıyısındayız. Zorlu İç Anadolu bozkırında, Afyon, Eber Gölü’ndeyiz. Bir gölün tükenişinin, “modern zamanların” –çoktan alışmış olduğumuz– bir başka zayiatı olmanın ötesinde, gerçekten ne anlama geldiğini yöre halkından dinliyoruz.
Sanki bir Nuri Bilge Ceylan filmindeyiz. “Taşra”nın stilize bir temsili önümüzdeki. Görüntüler, sesler, ambiyans, sanki öyle güzel. Ama dert biraz farklı elbette. “Tahtacı Fatma”nın izindeyiz. Anadolu kırsalındaki emekçi insanların hayatlarını, çalışma ritimlerini, gölün tükenişinin onlar için anlamını ve ayakta kalma çabalarını izliyoruz. Bir yandan “şark köşesi” diye tabir edilen, dışı halı motifli, içi sert yastıkların nasıl üretildiğini öğreniyoruz. Öte yandan bir başka köyün daha nasıl boşaldığını, köyün gençlerinin nasıl ucuz işgücü olarak kentlere göçmek durumunda kaldıklarını… Zira yıllardır pek çok fabrikanın atığı ve kanalizasyon göle akmakta ve gölü zehirlemektedir. Tıpkı Sapanca gölünün tükenişinde özellikle TÜPRAŞ’ın sorumluluğuna dikkat çekildiği gibi. Ve göl yoksa, hayat da yoktur.
Lafı uzattık. Gelin Mehmet Emre Gül’ü izleyelim ve Gölün Kıyısı’na gidelim.
Alp Çıracı