Şahitlik Ederiz ki Kaza Değil, Bir Kaç Kişinin İhmali Değil, Sistematik Cinayettir!
Soma’ya dair muhasebelerimiz ve hükümete üzerine düşeni yapması noktasında çağrılarımız henüz taze iken Mecidiyeköy’de inşaatı devam eden 40 katlık rezidans inşaatında 10 işçi kardeşimizi yitirdik. 32.kattan düşen arızalı asansörde 10 işçinin beraberinde yük de taşınıyordu.
Aynı inşaatta bir süre önce 17.kattan kullandığı halatın kopması sonucu düşerek ölen 19 yaşındaki bir genç inşaatı yapan şirket için ibret olmadı, hatta firma tarafından ‘taşerondur, bu nedenle ölümünden kendisi sorumludur’ denildi.
Kaybettiğimiz 10 işçi, 20 Haziran’da Torun Towers şantiyesinde çalışma koşullarının ve iş güvenliği tedbirlerinin yeterli olmadığını ifade ederek bu durumu protesto eden işçilerin arasındalardı. 19 yaşındaki Erdoğan Polat’ın ölümü, şirketin tutumu ve işçilerin yaptığı protesto gümbür gümbür gelen bu faciayı haber verdi ancak işçilerin seslerini duyan olmadı.
Türkiye, hükumet politikası olarak uyguladığı vahşi kapitalizmi ile iş cinayetleri sayısında Dünyada üçüncü, Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradadır. Her iş cinayeti sonrası, yetkililer tarafından yapılan prosedür kabilinden açıklamalar artık var olan tepkiyi dindirmiyor, mızrakları çuvala sığmıyor. Ve her iş cinayeti sonrası ölenlerin zor durumdaki ailelerine maddi yardım yapılacağına dair vaadlerle meselelerin üzeri kapatılmak isteniyor. Hayatının baharındaki genç insanların ölümünün sorumluluğu bu tarz yardımlarla hasır altı edilmeye çalışıyor.
Biz diyoruz ki; “ölmeden önce neredesiniz, yaşayan işçilerin can güvenliklerini üretim zayiatı olarak görüp ancak ölen işçilerin ailelerine mi sahip çıkabiliyor, geçimlerini ve geleceklerini önemsiyorsunuz?” Bu durum bize hükumet açısından iş sağlığı ve güvenliğinin ancak toplu işçi ölümleri sonucu hatırlanan ve geçiştirilmeye çalışılan bir mesele olduğunu gösteriyor.
Hükümet Soma katliamı’ndan sonra kamuoyunu yatıştırmak için verdiği sözleri tutmadığı gibi henüz Türkiye’de en çok iş cinayetinin gerçekleştiği maden ve inşaat sektörlerine dair Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kabul ettiği sözleşmelere de imza koymadı. Ayrıca yine Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ‘işçi haklarına saygı göstermeyen ülkeler’ listesine alındı.
Yasal boşlukların şirketlere açtığı sınırsız alanda taşeron sistemi alabildiğine yeşeriyor, maliyetlerden ve zamandan tasarruf edebilmek adına işçilerin sağlığı, can güvenliği ve alması gereken eğitimler şirketler tarafından önemsenmiyor. İşçi ölümlerinin sayısı çift haneli rakamlara ulaşana kadar da hükümetle şirketler arasındaki ‘al gülüm ver gülüm’ ilişkiler, kılıfına uydurmak için yapılan denetimler, şirketlerce alınmayan önlemleri hoşgörmeler devam ediyor. Ancak ölen işçi kardeşlerimizin sayısı arttığında hükümet, medyanın önüne şirketleri atarak facialardan sıyrılma yoluna gidiyor.
Şahidiz!
Bu iş cinayetleri, kaza değil, Ahmet’in Mehmet’in ihmali değil, uygulanan iktisad politikasının ve şirketlere iş sağlığı ve güvenliği maliyetlerinden kısabilmeleri için hükümetçe gösterilen hoşgörünün bir sonucudur.
Şahidiz!
Türkiye, rant ekonomisi için adeta bir şantiyeye dönüştürülmüştür. Dikilen gökdelenlere ekonominin motoru gözüyle bakılmaktadır. Şehirlerde -kentsel dönüşüm değil- kentsel yağma vasıtasıyla yeni yeni bölgeler rantiye düzenine açılmaktadır.
Şahidiz!
Hükümet, Soma’da ölen 301 kişiye rağmen kârlarından başka bir düşünmeyen şirketlerin işçileri kurban etmesine engel olma sorumluluğunu almamış, gerekli yasal süreçleri işletmemiştir.
Maalesef, ibret alınıp sistematik önlemler alınmazsa Soma yahut Mecidiyeköy katliamları son olmayacaktır. Gözünü para hırsı bürümüş şirket patronlarının, iş cinayetlerine karşı körleşen hükümet yetkililerinin bir hesabı varsa;
Allah’ın da bir hesabı vardır.
Sizleri de 11 Eylül Perşembe Günü 12:30’da Meclis Çankaya Kapısı önünde yapacağımız basın açıklamasına destek vermeye ve şahitlik etmeye çağırıyoruz.
Ankara Emek ve Adalet Platformu
Mazlumder Ankara Şubesi
https://www.facebook.com/events/500458153421750/?notif_t=plan_user_invited