Kendini Rezzak Sananlara Karşı 1 Mayıs’ta Taksim’e!
Ülkemizde ve dünyada, yıllardır olduğu gibi geçtiğimiz sene de korkunç iş cinayetlerine, işçi direnişlerini zor ve şiddetle sindirmeye çalıştıklarına ve hür irademiz üzerindeki baskılara şahit olduk. Her gün maruz kaldığımız emek sömürüsü ve horlanma katlanarak artarken, ne zaman haklarımız için sesimizi yükseltecek olsak karşımıza çıkan kolluğun zulmü oluyor. Dahası, bizi sömürerek zenginleşenler, Filistin’de soykırım gerçekleştiren İsrail işgalini çelikle, çimentoyla, sebze-meyveyle besliyorlar.
İçinde bulunduğumuz ahvali anlamlandırmaya çalışırken unutmamalıyız ki grev hakkını kullanan işçileri yerlerde sürükleyen zalimlerle, zam müjdelerini sus payı verircesine elimize tutuşturan patronlar ortak. Halk enflasyondan ezilirken; metroda, Marmaray’da şahit olduğumuz genç intiharlarının faili sermaye ile “İşgalciye ambargo!” talebimizi türlü bahanelerle kulak ardı eden hükümet ortak. Tarihin neresinden bakarsak bakalım görebileceğimiz bu ortaklık, düşmanın kim olduğunu ve ne olduğunu da aşikar ediyor.
Filistinli yazar Gassan Kanafani’nin söylediklerini hatırlayalım;
“Ekmeğini çalıyorlar. Sonra sana ondan bir parça veriyorlar. Sonra sana cömertliklerinden dolayı teşekkür etmeni emrediyorlar. Ne kadar da küstahlar…”
Karşımıza aldığımız küstahlar bizi iyi duysun; alın terimizle ürettiğimiz ekmeğin bize ulufe gibi dağıtılmasına razı değiliz. Bizim ürettiğimiz ekmeğin soykırımcı siyonistlere satılmasına da rıza göstermeyeceğiz. Ekmeğimizi onu üretenlerle, halkımızla paylaşarak büyütmek derdindeyiz. Biliyoruz ki elimizden alınmasa, patronların amansız sömürüsü son bulsa, ürettiğimiz ekmek hepimize yetecek. Bizi açlığa mahkum edenlere, yoksullaştıranlara karşı ekmeğimizi ve haysiyetimizi savunacağız.
Kadınlar fabrikalarda tacize, baskılara karşı var gücüyle mücadele ederken bizler, bizi sömüren müstekbirlerden lütuf beklemiyoruz. Mücadele ederek, emek ederek kazandıklarımızı; alın terimizin hakkını istiyoruz. Hakkımız olanı verdi diye kendini Rezzak sananlardan, işgalciye çelik yollarken “halife” pozlarına girenlerden hesap sormak için alanlara çıkıyoruz.
Hayatı kuran bizleriz, bizim ortaklığımız da burada başlıyor. İşgale karşı onurla direnen Filistinlilerin, baskıya karşı üretimi durduran işçilerin, geçim derdinden okurken çalışmak zorunda kalan öğrencilerin derdi de, düşmanı da ortak. Hayatı kurduğumuz gibi umudu da yaratacak ve Firavunun karşısında Musa, tankların karşısında Hanzala olacağız. Onlar birleşmiş emperyalist firavunlar olarak her yerde olduklarını haykırsalar da bizler, ezilenlerin öfkesini kuşanarak bizden çaldıkları her şeyi geri alacağız.
Kemal Türkler’in deyimiyle, “Dünyada her şeyi yapan işçiler durursa dünya da durur. Uçaklar durur, gemiler durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur.” Bizler de kanımızı emen bu düzeni durdurmak, emperyalist-siyonist kuşatmanın yolunu kesmek için, kulla kulluğa ve sömürüye karşı çıkmak için tüm dostlarımızı 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyoruz. Alın terimize ve hakkımız olana sahip çıkmak için hesap sormaya geliyoruz!
Kula Kulluğa Ve Sömürüye Karşı,
Kendini Rezzak Sananlara Karşı,
Emperyalist-Siyonist Kuşatmaya Karşı,
1 Mayıs’ta Taksim’e!