Kendi Gemimizi İnşa Edelim Kendi Soframızı Kuralım
Bugün işçiler ve emek dostları olarak grev yasaklarına, işten çıkarmalara, uygulanmayan mahkeme kararlarına karşı Tophane’deki İşkur önünde toplandık. Emek ve Adalet Platformu olarak bizim de imzacısı olduğumuz eylemde “mahkeme kararları uygulansın”, Atılan işçiler geri alınsın, Haksız hukuksuz keyfi uygulamalar son bulsun pankartı altında bir araya geldik. Eylemin açılış konuşmasını yapan Cemal Bilgin Koronavirüs salgını bahane edilerek işçilerin taleplerinin ve toplu iş sözleşmelerinin görüşülmediğini söyledi. Bilgin, konuşmasında işçiler arasında birliğin önemine dikkat çekerken “oyları biz veriyoruz ancak oy verdiklerimiz bizleri sömürüyor, AVM’ler, fabrikalar açılıyor, patronların çarkı işliyor ama işçilerin toplu iş sözleşmeleri bir türlü görüşülemiyor soruyoruz neden diye?” dedi. Farklı belediyelerdeki işçilerin ve platformumuz üyesi Mustafa Emin Büyükcoşkun’un da konuşma yaptığı eylemin sonunda okunan basın açıklamasını ilginize sunuyoruz.
Bütün Türk-İş Sendikalarına, bütün DİSK Sendikalarına, bütün bağımsız İşçi Sendikalarına, bütün Kamu Çalışanı Sendikalarına, bütün bağımsız İşçi Partilerine ve yapılanmalarına ÇAĞRIMIZDIR:
KAPİTALİZMİN SEBEP OLDUĞU TUFAN GELİYOR!
PATRONLARLA NE AYNI GEMİDE NE AYNI SOFRADAYIZ!
KENDİ GEMİMİZİ İNŞA EDELİM KENDİ SOFRAMIZI KURALIM!
Ülkemizde 12 Eylül 1980’den bu yana, yani en azından kırk yıldır her şey büyük patronların istediği gibi yürüyor. Bütün hükümetler Türkiye İşveren Sendikalarının ve onunla aynı çıkarları savunan büyük patron örgütlerinin işçi düşmanı politikalarının hizmetinde. Koronavirüs felaketinde de bu durumda bir değişiklik olmadı.
Mardin’deki 120 Cengiz İnşaat işçisi arkadaşımız gibi milyon işçi kardeşimiz işten atıldı. Milyonlarcası sefalet ücretlerine mahkum oldu. Başta sağlıkçı kardeşlerimiz olmak üzere yüzlercesi hayatını kaybetti. Kaybettiğimiz 4 binden fazla insanımızın çoğu emekçidir. Daha ne kadar canın yitirileceği de bilinmiyor. Dünya üzerinde bu büyük patronlar düzeni olan kapitalizm devam ettikçe belli ki daha nice virüslerle karşılaşacağız. Hem kendi kardeşlerimizi hem bütün halkımızı kurtarmak için kendi gemimizi inşa etmek ve kendi soframızı kurmak zorundayız.
Biz işçiler ömrümüzün birilerinin bizi kurtarmasını beklemekle boş yere beklemeyerek geçirmek yerine kendi göbek bağımızı kendimiz keselim.
Gemimiz kendi sınıf birliğimiz, kendi cephemiz, patron partilerinden bağımsız kendi partimizdir. O birliğin, o cephenin veya o partinin içinde, bütün farklılıklarımızı koruyarak var olacağız. Nasıl Tüsiadlar, Müsiadlar, TİSKler, Odalar ve Borsalar Birliği aralarındaki bütün farklılıklara rağmen biz işçilere karşı birlikte davranıyorlarsa biz de aramızdaki bütün farklılıklara rağmen en temel haklarımızın savunusunda tek yumruk olmalıyız.
Bizi bölmek isteyen patronların kötülemelerine kulak asmadan Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi, seküler demeden birleşmeyi bilmek zorundayız.
Yani ya hep beraber ya hiçbirimiz! İşte bizi tufandan koruyacak ortak gemimiz budur.
Soframıza gelince. O da ülkemizin bütün zenginliğini bütün halkımız arasında eşit olarak paylaşacağımız yeryüzü sofrasıdır. İşte bu sofrayı kurmak için de işçi sınıfı olarak iktidara gelmemiz gerekiyor. İşte biz bunun için vardık, varız, var olacağız!