Hayatlarımız İçin, Birbirimiz İçin; 25 Kasım’da Sokaklardayız!
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde yine sokağa, ses çıkarmaya, birlikte olmaya çağrı yapıyoruz. Bu çağrıyı her yıl yinelemenin anlamı artarken, öfkemiz de bir o kadar artıyor.
Türkiye’de yaşanan kadın katliamının canlı tanıkları olarak, hayatlarımızın güvende olmadığının farkındayız. Evde, sokakta, işyerinde her an erkek şiddetine maruz kalma ihtimalimizi bilerek, bunu göze alarak yaşıyoruz. Kadınları koruyan yasaları kaldırarak, devlet bizleri erkek şiddetine karşı açık hedef haline getirdi. Kendimizi ve kızkardeşlerimizi korumak için ses çıkarmaktan başka çaremiz yok. Türkiye’de hayatta kalmaya direnen kadınlar olarak, birbirimizden ve dayanışmamızdan güç alıyoruz. Bu yüzden tüm kadınları birlikte dayanışmaya çağırıyoruz.
Erkek şiddetini teşvik eden, failleri ödüllendiren, İstanbul Sözleşmesi’ni bir çırpıda yürürlükten kaldıran bu sistemde hayatlarımıza değer verilmediğini biliyoruz. Kendi hayatlarımıza kendimiz sahip çıkıyoruz. Hiçbir kadını, hiçbir LGBT+’yı bu düzene kurban vermemek için mücadele ediyoruz.
Öz savunma yaparak ‘ölmediği için’ 15 yıl hapis cezası verilen Çilem Doğan’a, sokak ortasında hiç tanımadığı bir erkek tarafından katledilen Başak Cengiz’e ve sayamadığımız bütün kadınlara bir mücadele sözümüz var: Bize ölümden ve cezaevinden başka seçenek sunmayan bu erkek düzeni yıkacağız.
Şiddeti besleyen ve meşrulaştıran her türlü söyleme karşı, feminist dayanışmayı ilmek ilmek öreceğiz.
İş yerlerinde tacize, mobbinge ve psikolojik şiddete maruz kalan, yaşamının her alanında emeğinin ve sözünün değersizleştirildiğini hisseden tüm kadınlarla dayanışmayı, umudu büyüteceğiz.
Şimdi bir kez daha yeniden söyleyelim:
Kadın katillerini, tacizcileri değil; yaşamını savunan kadınları cezalandıran bu erkek yargıyı tanımıyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nin tekrardan yürürlüğe girmesi ve aktif uygulanması için mücadeleden vazgeçmiyoruz.
Hakkımızı aradığımız için maruz kaldığımız devlet şiddetine rağmen yolumuzdan vazgeçmiyoruz.
Sözümüzü, özneliğimizi, kararlarımızı yok sayanlara karşı sesimizi çıkarmaktan vazgeçmiyoruz.
Erkekliklerinden aldıkları güçle hayatımız hakkında hüküm verme yetkisini kendilerinde bulanlara karşı, direnmekten vazgeçmiyoruz.
Korkularımızı ancak yan yana, omuz omuza olduğumuzda aşabiliriz. Duyulmayan seslerimizi bir çığlığa dönüştürmek için bir araya gelelim, isyanımızı haykıralım.
Hayatlarımız için, birbirimiz için 25 Kasım’da Taksim’deyiz.