Boğaziçi’nde Olanlar Üzerine Bir Çağrı
Dün, 29 Ocak Cuma günü haksız ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımıza destek olmak için ve kayyum rektöre karşı yapmak istediğimiz basın açıklaması, 1 Şubat sabahı itibariyle okulda süregelen polis ablukasına ek olarak, etrafa konuşlandırılmış polis ordusu tarafından engellendi. 4 Ocak’ta okulumuzun kapısına kelepçe vuran polis, bu sefer de öğrencilerin Güney Kapı’dan çıkışına müsaade etmeyerek okulumuzu açık cezaevine dönüştürdü. Okul güvenliği, öğrencilerle polisin arasına set çekerek öğrencilere yönelik şiddetin bir parçası oldu. O esnada Etiler tarafından desteğe gelen gruplara ve oradaki öğrenci arkadaşlarımıza da sert müdahalelerde bulunuldu, arkadaşlarımız darp edildi ve gözaltına alındı.
Kendi kampüsünden çıkışına polis tarafından müsaade edilmeyen öğrenciler olarak Kayyumluk binasının önüne döndük ve taleplerimizi dile getirmek için beklemeye başladık. Bu sırada Kayyum’un alkışçılarından biri, 158 yıllık okul geleneğine zarar vermememizi tembihlemeye geldi. Kendisine de Kayyum’un aşağı inmesi ve bizi dinlemesi talebimizi yineledik. Ancak Kayyum Melih Bulu, onca davetimize rağmen yanımıza gelmek şöyle dursun, Hisarüstü’nü ablukaya almış polis ordusunun kampüs içine giriş izin verdi. Polisin öğrencilerin dağılmasına yönelik anonsu sonrasında barışçıl protestolarını sürdürmek adına oturma eylemi yapmakta olan öğrenciler, kampüs içerisindeki kayyumluk önünde, otobüslerle gelen polis ordusu tarafından darp ediliyor, şiddet görüyordu. Kayyum’un izniyle okula giren polisler, üzerimize kalkanlarla gelerek kol kola direnişimizi parçalamaya çalışıyorlar, aradan kollarına bacaklarına yapışarak bizden kopardıkları arkadaşlarımızı küfürler eşliğinde gözaltına alıyorlardı. O esnada Kayyum, bina kapısından kafasını uzatıp dışarı bakıyor ve aklında kendisine kuracağı ekip için yapmayı planladığı atamalarla üniversite öğrencilerinin abluka altında, işkencelerle gözaltına alınışının bitmesini sessizce bekliyordu.
Polis de şiddetle Kale Kapı’ya püskürtmekte olduğu öğrencilerden yakalayabildiklerini gözaltına almaya devam ediyordu. O andan itibaren gözaltına alınan arkadaşlarımız ve sessizce Aşiyan yokuşunu inen öğrenciler için daha öncesindeki sivil polis varlığına rağmen koruyabildiğimizi düşündüğümüz özerk alan da işgal edilmiş olmuştu. Gözaltına alınmayan öğrenciler Kale Kapı’dan , birbirinin kollarını bırakmadan küçük gruplar halinde çıktı. Öncesinde yeterince videoları çekilmemiş gibi bu çıkışları da tekrar videoya alınıyordu. Bebek sahilden evlerine gitmek üzere dağılan herkesin içinde, maruz kaldıkları yıkıcı düşmanlığın şoku ve gözaltına alınan arkadaşlarının endişesiyle büyüyen bir öfke vardı.
Kayyumcu zihniyetin zorba tahakkümü altında mücadelemizi dayanışarak büyütüyoruz. İktidarın yaptıkları, haklı mücadelemize olan inancımızı perçinliyor, güçlendiriyor. Kol kola olmanın kıymetini her defasında daha iyi anlıyoruz.
Şimdi tekrar ediyoruz, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”
Tutuklu ve gözaltındaki arkadaşlarımızın hepsinin derhal serbest bırakılmasını, Boğaziçi’ndeki polis ablukasının ve tüm üniversitelerde polis varlığının kaldırılmasını,
“Gözaltı olmayacak, okula polis girmeyecek” diyen yalancı kayyum Melih Bulu’nun ve memleketin her yerindeki kayyumların istifasını, tüm üniversitelerde rektör seçimlerinin, tüm bileşenlerin dahil olduğu özerk, özgür, demokratik bir biçimde yapılmasını talep ediyoruz.
Arkadaşlarımızın yanındayız. Haklı biziz, aşağı bakmayacağız!
Bu haklı direnişimizi sürdürmek ve sesimizi yükseltmek için bugün, 2 Şubat saat 18:00’da, Kadıköy’de bir araya geliyoruz! Sizleri de dayanışmamızı müşterek kılmak için yanımızda olmaya çağırıyoruz!
Arkadaşlarımızın yanındayız. Haklı biziz, aşağı bakmayacağız!
Bu haklı direnişimizi sürdürmek ve sesimizi yükseltmek için bugün, 2 Şubat saat 18:00’da, Kadıköy’de bir araya geliyoruz! Sizleri de dayanışmamızı müşterek kılmak için yanımızda olmaya çağırıyoruz!