23 Haziran ve Yaralarımızın Merhemi
Zenginin karşısında yoksul, patronun karşısında işçi olmaktan ötürü yaralarımız var. Erkeğin karşısında kadın olmaktan, Batı’nın karşısında Türk, Türk’ün karşısında Kürt, Sünni’nin karşısına Alevi olmaktan… Aramızdaki farklardan, gücü yetenin gücü yettiğine ettiği haksızlıklardan ötürü yaralarımız var. Bir avuç kodaman hariç hemen hepimizin…
Kimimiz Türk-İslam milletinin muhayyel onuru ve dayanışmasında merhem bulmaya çalışıyoruz yaralarımıza. “Cumhur İttifakı”nın kollarında geçmişe kaçıyoruz.
Kimimiz Batı’nın ve onun liberalizminin istisnalarla dolu, kırılgan özgürlükçülük ve medeniliğinden medet umuyoruz. “Millet İttifakı”nın kollarında geleceğe kaçıyoruz.
Bizimse bir Meksika Sınırı’mız var!
Her bir havvakızı ve ademoğlunun eşit ve hür yaşadığı, güzel ahlakın baskın olduğu bir yeryüzü. Ne devlete ne sermayeye kul olunmayan… Eşitlik içinde üretip hakça bölüştüğümüz, hep birlikte yönettiğimiz bir ekonomi ve bir devlet istiyoruz. Sözde değil özde bir örnek ülke.
Allah’ın bize verdiği aklı kullanarak ve örnek gösterdiği güzel ahlakı izleyerek bu dünyayı birlikte kurabiliriz. Bu imkânsız değil ve O’nun bizden istediği de bu. Bunun için mücadele etmeli, demokratik kitle örgütlerine katılmalı, üstümüze düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Aynı kendi rızkımız için gösterdiğimiz gayret gibi ülkenin ve toplumun hayrı için, toplumsal adalet için gayret göstermeliyiz.
Aksi takdirde ülkemiz üç-beş senede bir kimimize göre beka, kimimize göre demokrasi, kimimize göre yokluk krizlerine girip durmaya, ömürlerimiz bu kısır döngüye sıkışıp kalmaya mahkûm olacak. Çocuklarımızın ve torunlarımızın ömürleri de…
Kimilerimiz günümüzdeki durumu küfre karşı savaş, kendilerini de bu savaşın bir neferi olarak görmekte ve bu yüzden gözlerine sokulan haksızlıklara göz yummaktalar. Dindarların İslam’ı daha rahat yaşadığı gerekçesiyle zalimliğin ve yozlaşmanın yaygınlaşmasına göz yumanlar unutmasınlar ki bu durum İslam’ın yaşatıldığı anlamına gelmiyor. Yönetimde esas aramamız gereken törenlerin ne kadar milli ve dini motiflerle bezendiği değil, adaletin, temel hakların ve ihtiyaçların ne kadar sağlandığıdır.
Bize reva görülen kısır döngünün içinden çıkarılmayı, adaletin bize getirilmesini bekliyoruz. Ancak toplumsal adaleti bize kimse altın bir tepside getirmeyecek. O bize bir kahramanın verebileceği bir şey değil. Devletin tepesinden aşağıya dağıtılamayacak ve dayatılamayacak, ancak toplumun tabandan yukarıya doğru teşkilatlandırması gereken bir ilke. Ortak ve kitlesel mücadelemizle mümkün olabilecek bir toplumsal değişime, yeni bir medeniyete işaret eden bir ilke.
23 Haziran’da sivil bir darbeyle mazbatası elinden alınan İmamoğlu’na oy veriyoruz. Çünkü Ak Parti’nin artık alışkanlık haline getirdiği ve topluma bir virüs gibi yaydığı ahlaksızlığa, yalancılığa ve hukuksuzluğa bir dur demeliyiz. Başka hiçbir ikazdan anlamayacak ölçüde sağırlaştığı ve körleştiği için ona anlayacağı dilden konuşmalıyız. Uğruna her türlü zalimliği ve ilkesizliği yapabilecek kadar gözü döndüğü, adeta putlaştırdığı iktidar koltuğundan etmeliyiz onu.
Ancak bundan daha önemlisi, hepinizi, Cumhur İttifakı’na da Millet İttifakı’na da gönül vermiş olan herkesi, toplumsal adalet mücadelesi için örgütlenmeye çağırıyoruz. Kahramanlardan ve kodamanlardan medet ummamaya, toplumsal adalet için hepimizin üzerine düşen sorumluluğu ciddiye almaya çağırıyoruz.
Kahramanlar bizden uzak olsun. Onlar yozlaşmaya mahkumdur. Örgütlü bir halkı ise hiçbir kuvvet yenemez.
EMEK VE ADALET PLATFORMU