1 Mayıs’ta da Emek ve Adalet!
Bütün dünyada emek mücadelesinin sembolü, ülkemizde ise acı tecrübelere mâl olduktan sonra cunta yönetimi tarafından yasaklanıp 2009 yılındaki düzenleme ile birlikte “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmaya başlanan 1 Mayıs’ın geride bıraktığımız yıl dönümünde, emekçilerin sözünü söylemesine yardımcı olmak ve emek mücadelesine kapasitemizce katkıda bulunmak amacıyla Çapa’dan Eminönü’ne yürüyen ve basın açıklamasını Eminönü’nde yapmayı planlayan kortejimize yapılan müdahale ve beraberinde gelen gözaltıların hukuksuzluğunu şahitliğinize sunuyoruz.
Anayasanın 34. maddesi, demokratik bir temel hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının herhangi bir merciden önceden izin alınmaksızın kullanılabileceğini güvence altına almıştır. Bu düzenlemenin yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti’nin de imzacısı bulunduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 11. maddesinde “barışçıl toplanma” hakkına vurgu yapılmıştır.
İnsan haklarına saygılı demokratik hukuk devletlerinde, anayasal koruma altındaki temel hakların, yürütme organının keyfi uygulamalarıyla askıya alınamayacağı bir gerçektir.
Aynı şekilde, temel haklar ile bağlantılı olarak imzalanmış uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yerleri dolayısıyla idare tarafından yok sayılamayacağı, tartışması dahi kabul edilemeyecek meselelerdendir.
Demokratik hukuk devletlerinde kolluk kuvvetlerinin görevi temel haklarını kullanan insanları, canlarının ve vücut bütünlüklerinin tehlikeye girmesi tehdidiyle, orantısız şiddet kullanarak dağıtmak değil, yalnızca asayişi sağlamaktır.
Mülki amirlerin taleplerini koşulsuz itaat ile kabul eden, ahlakını ve vicdanını amirinden gelen talimatlara bırakmış, içine düşürüldüğü ekonomik bağımlılık ile sorgulama duygusu yok edilmiş, kısacası özgür bireyler olmak yerine nesneleşmeye mahkum olmuş bir polis teşkilatı hiçbir kanuni düzenlemeye sığmayacağı gibi en temel etik değerlerle de bağdaşmaz.
Meşru taleplerini usulüne uygun olarak dile getiren insanların eylemliliğini, gayrimeşru ve gayri hukuki yöntemlerle bastırmak, insanların söz söyleme hakkının engellenmesinin yanı sıra, özgürlüğünü gözaltılar ile kısıtlamaya çalışmak hukuksuzdur.
Emek ve Adalet Platformu olarak, “Kula kulluğa ve sömürüye karşı” şiarıyla çıktığımız bu yolda, emek mücadelesinin olduğu yerde emeği, adaletsizliğin olduğu yerde adaleti savunacağımızı aynı kararlılıkla taahhüt ediyoruz ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan gözaltılarla özgürlüğü kısıtlanan arkadaşlarımızın özgürlüğünün takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Emek, Adalet, Özgürlük!