Özkan Şahin: “Said-i Nursi, devlet mekanizmasına rağmen, hatta onunla hiç iletişim kurmayarak, geleneği rücu ettirebildi.”

6 Responses

  1. mehmet talha dedi ki:

    başlık bile çok şeyi anlatıyor, bediuzzaman külliyatının günlük/dünyevi hesaplara iç edilmesine karşı yine yeniden okunması gerekiyor.

  2. mehmet talha dedi ki:

    halil ibrahim yenigün ile yapılan bir söyleşinin ikinci bölümünde bediüzzaman’ın siyaset anlayışına dair ipuçları var:

    https://www.facebook.com/notes/halil-ibrahim-yenigun/yeni-asya-r%C3%B6portaj%C4%B1-14-16-mart-2010-ii-b%C3%B6l%C3%BCm/364818338847

  3. Celebice dedi ki:

    Yani bu kadar tahlil ve değerlendirmeden sonra söyleşinin son bölümünde üstad Bediüzzaman ile humeyni arasında benzerlik kurması hem hoş olmamış hemde doğru olmamış. Zorladıktan sonra her anlayış arasında ortak noktalar bulunabilir. Bu şekilde parelellik kurmak olmamalıydı.

  4. mehtap çıracı dedi ki:

    ben de humeyni ve said nursi arasında benzerlik görmüyorum, hatta humeyni devrim sonrası siyasetin içine öyle bir dalıyor ki nursi’nin mektubat’ında neden siyasete karışmadığını açıkladığı yerlerle birlikte düşününce dağlar kadar farklar var…

  5. Muhtar Kent dedi ki:

    Arkadaşlar olaya mezhepçi ve meşrepçi yaklaşmamanız tavsiye olunur, bizim derdimiz Geleneğin tavırlarının Modernin baskısına alacağı tavırlar… Bunu da emek ve adalet platformundaki arkadaşların o kaliteli tahlil yetenekleri ile elimizden geldiğince irdeledik, irdelememiz kuramsal özellikler taşımaktaydı… Zorlandıktan sonra tabiri biraz garip kaçmış, bizim derdimiz ortak nokta aramak değildi, bunu sohbetin genelinde zaten anlayabilirsiniz… İki büyük adam arasında benzerlik bulmayı hoş bulmama ne ilmi bir tavır, ne akademik bir tavırdır, olsa olsa cemaatçi bir tavırdır ki biz ümmeti yekpare gördüğümüz için her Müslümanın meşrep ve mezhep gözetilmeden aynı kesirin paydası sayılmasını arzulayanlardanız… Mezhep ve meşrepler önemlidir ama asla en önemli olmayacaktır… İkincisi Mehtap bacımız bir benzerlik görsün diye biz arkadaşlarımızla muhabbet edipte bunu kamusal ortamlarda istifadeye sunmuyoruz, hatta söyleşinin tamamı size boş, saçma ve yalan yanlış gelebilir… Bu da bizim için bir üzüntü vesilesi olmaz… Bu konuda tek söyleyeceğim şu olur, Üstadı Muazzam İmam-ı Mübarek’in yerinde olsa İmam-ı mübarek gibi, İmam-ı Mübarek de üstadı Muazzamın yerinde olsa aynı şeyi yapardı… Bu karşılaştırma baz alınırken, İRanı, Türkiye’yi ve 30 lu yıllar ile 70 li yıllarıda karşılaştırsak güzel olurdu… Bu tartışma uzar gider, Allah’a emanet olunuz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir