Gergerlioğlu: “Kürtler son derece öfkeli”
Türkiye’de Hukuku ve Barışı Aramak başlığıyla yaptığımız sempozyum üzerine Rojda Oğuz’un Gazete Duvar için hazırladığı haberi iktibas ederek ilginize sunuyoruz.
ROJDA OĞUZ / GAZETE DUVAR
Emek ve Adalet Platformu’nun düzenlediği Türkiye’de Adalet ve Barışı Aramak konferansının Hukuk ve Demokrasi Krizi oturumunda “Türkiye’de barış sağlanabilir mi?” soruları ön plana çıktı. Türkiye’de ağır insan hakları ihlalleri yaşandığını söyleyen HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Kürtler son derece öfkeli” dedi.
DUVAR – Emek ve Adalet Platformu, İstanbul Şişli’deki Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde ‘Türkiye’de Adalet ve Barışı Aramak’ konu başlıklı konferans düzenledi. İki oturum şeklinde gerçekleştirilen konferansın ilk oturumu Hukuk ve Demokrasi Krizi, ikinci oturum ise Barışı Yeniden Düşünmek şeklinde yapıldı. Konferansın ilk oturumunda, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Didem Yılmaz, Saadet Partisi GİK üyesi Muammer Bilgiç ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu söz aldı.
‘DEMOKRASİYE VERİLEN OY YÜZDE BEŞ’
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, insan hakları ihlallerinin tavan yaptığını söyleyerek iktidara seslendi. Toplumun farklı kesimlerinin zor zamanlar geçirdiklerini, mağdur tarafların birbirlerini anlamaları gerektiğini söyleyen Gergerlioğlu “Türkiye demokrasi talebi ile verilen oylar yüzde 5. Diğeri din, etnisiteye verilen oylar. Çözüme giden yer açısında durumumuz çok iyi bir yerde değil. İnsanları siyasi iktidara ve seçimlere baktığı oran salondaki insanlar kadar kısıtlı. Hukuk ve siyaset alanında ciddi bir daralma yaşıyoruz. Yeni bir çözüm anlamında bir ışık yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu biliyor ve sürdürüyor” dedi.
‘KÜRTLER SON DERECEDE ÖFKELİ’
Mecliste demokrasi anlamında hayal kırıklıklarına uğradıklarını anlatan Gergerlioğlu sözlerini şöyle bitirdi:
“Sayısal çoğunluğu olanlar inanılmaz şeylere imza atılıyor. On binlerce kişinin emeklilik hakları gasp edildi ve Meclis’te SGK için dokunulmazlık maddesine imza attı. İsteyerek, bilerek yaptılar. İnsanlar kendi başlarına geldiğinde farkına varıyorlar. KHK mağdurlarının elli yıllık fikirlerini değiştirdi yaşadıkları. Mesele yapılan ayrımcılığı insan hakları boyutunda ele almaktır. HDP kayyımlarla sıkıştırılmak isteniyor. Kürtler son derece gergin ve öfkeli, karamsar. Çekilelim bu Meclis’ten diyen yüz binlerce Kürt vardı ve bunu duymayan Türkler vardı. Kararımız çekilmemek oldu. Bu geçici bir çözüm olarak da kalmamalı. Kürt meselesini batıda Türk’e anlatmaktan başka çare görmüyorum. Türkiye’nin batısı bu meseleyi anlamak istemiyor. Böyle bir Türkiye gitmez, olmaz. Kürtlerin sayılmadığı, KHK’lerin olduğu, Alevilerin kendisini yalnız hissettiği bir Türkiye olmaz.”
KAFTANCIOĞLU: ORTAKLAŞTIĞIMIZDA SONUÇ ALABİLİRİZ
İlk oturumda söz alan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Türkiye’de hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku olduğunu biliyoruz” dedi. Kaftancıoğlu şöyle konuştu:
“Türkiye’de son yıllarda, on yılda, ne hukukun ne de barışın olmadığı görülecektir. Kendi deneyimimden de biliyorum. Barış denildiğinde cümlelerimiz ortaktır. İnsanları birbirinden ayrıştıran ve bundan dolayı iktidarının devamlılığını sağlamak isteyen bir iktidar varken, barışın kendiliğinden gelmesini beklemek de mümkün değil. Barışa inanan, geleceği barış içinde yaşamak isteyen bizler, barışı tesis edebiliriz. Adalet, hukuk dediğimiz şey herhangi bir siyasiye sığmayacak kadar evrenseldir. Bu mücadelede ancak ortaklaştığımızda sonuç alabileceğimi görüyoruz. Hukukun olmadığı bir memlekette hukuku konuşuyoruz. Her gün ‘böyle bir şey olabilir mi?’ gibi cümlelerle güne başlıyoruz.
Herkesin kendisi için ‘adalet’ dediği bir sanal durum var. Adalet bir kesim için olmaz. Adalet herkes için olur. Başkası hukuksuzluğa uğruyorsa ve sesimizi çıkarmıyorsak o zaman adalet anlamında bir şey yapmadığımız ortaya çıkıyor. İl başkanı olarak siyasetin güzel cümleler kurarak değil, kurulan cümlelerin gereğinin yapılması gerektiğine inanıyorum. Tek adam iktidarları her zaman dayanışmadan kardeşlikten adaletten korkarlar. Bizler şemsiyenin altında bir araya geldiğimizde tek adama karşı demokratik topluma ulaşacağımıza inanıyorum.”
‘MEVCUT ANAYASA SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL’
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Didem Yılmaz ise ‘Hukuk ve demokrasi’ kavramlarını anlattı. Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
“Her gün yargı kararı ile krizler yenileniyor, toplumsal kriz var. Barışa ve huzura, toplumsal dayanışmayı gerçek kılacak bir anayasaya ihtiyaç var. 2017 Anayasa değişikliği kriz üretiyor, üretecek. Sürdürülebilecek bir Anayasa değildir. Demokratik yapılanma değildir. Hepimizi temsil eden bir organıdır Anayasa. Ancak baktığımızda mevcut durumlar toplumu temsil etmiyor.”
‘MUHALİF VE YASA DIŞI OLMAK ARASINDAKİ DUVAR YIKILDI’
Toplumdaki herkesin kendi acısına sığınması ile barışın sağlanmayacağını düşündüğünü kaydeden Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Muammer Bilgiç ise “Herkes yaşamın daha iyi olmasını istiyor” dedi. Bilgiç şöyle devam etti:
“Zorluklar ve kötülükler karşısında ortak olmalıyız. Devlet, insanın hak ve özgürlüklerine teminat için vardır. Hukuk, en yoksul bireyin haklı olduğu bir noktada devlete karşı kendisini güçlü olduğunu hissettiği yerdir. Bir toplumda hukuk varsa cezalar, haklar, ödevler bellidir. Hukuk toplumunda öngörülebilirlik vardır; hukukun güçlü olduğunu gösterir. Muhalif olmakla yasa dışı olmak arasındaki duvar yıkılmışsa söz söylemek cesaret işidir. Toplumsal sözleşme farklı renkler ve diğer farklılıklar bir araya gelerek olur.”
Emek ve Adalet Platformu adına son olarak söz alan Alpkan Birelma da, hukuk ve demokrasi krizinin işçi hak arayışına etkisi KHK’lilerle işlerinden atılanların profillerine değindi ve oturum soru cevap şeklinde devam etti.