Cem Somel: “Faiz Sistemi Sadece Adaletsizlik Üretir”

5 Responses

  1. Zafer Kafkas dedi ki:

    Öncelikle faizin tanımının net olarak yapılması gerekir.

    A: ZAMANLA ARTAN BORÇ, FAİZDİR.

    1– Komisyon. Birine borç verirsin. Bir defaya mahsus olmak üzere ondan bir fark alırsın. Bu fark zamanla artmaz. Buna fazlalık faizi denmektedir. Dört mezhebe göre de bu haramdır. Bazı sahabilere ve müçtehitlere göre fazlalık faizi haram değildir.

    2- a) Basit faiz. Türkçede faiz dediğimiz zaman bu ikinci tür faiz anlaşılır. Biri basit faizdir. Bu faizde faizin faizi olmaz. %10 getiriyorsa her sene yüzde 10 getirir. Bu faizin haramlığında icma vardır. Cahiliye döneminde bu faiz meşru sayılıyordu.

    2-b) Birleşik faiz. Faizin de faizini almaktır. Bir sene veya bir ay dolduktan sonra faizini de kapitale katmaktır. Birleşik faiz Araplarda da meşru sayılmıyordu. Ne var ki hilesi bulunmuştu. Üç ay sonra parayı güya tahsil ediyor yeniden fazlalık faizine döndürülüyordu.

    B: ZARARA KATILMAYAN KAR, FAİZDİR.

    Ticaretteki temel nitelik kâr ve zarar ihtimâlini bünyesinde taşımasıdır. Nitekim Hz. Peygamber’in «Zımanın (rizikonun) olmadığı yerde rıbh (Kâr) yoktur» tarzında vârid olan hadisi de konuya bu hususta açıklık getirmektedir. Ticâretin faizle farklılığı da burada ortaya çıkmaktadır; Faizin temel niteliğinin ise zarar ihtimalinin bulunmaması olduğunu hepimiz biliriz.

    Üretim faaliyetinin sonucuna bakmaksızın sağlanan kazanç faizdir. Sermaye nasıl ki her halükarda payını alıp zarar oluşması durumunda zarara iştirak etmediğinde kazanç faiz oluyorsa aynı şekilde işletmelerde sabit kira ve sabit ücrette bu tanıma göre faiz olmaktadır. İşletme zarar ettiği halde sabit kira ödeniyorsa zarara iştirak edilmemiş olur ve kira faize dönüşür, aynı şekilde işletme zarar ettiği halde sabit ücret alan emeğin ücreti de faize dönüşür.

    Cem Bey’in sohbetinde bahsi geçen kiranın ve karın meşruiyetini yitirmesi bu tanımla yani bu hadisle daha iyi anlaşılmaktadır.

    Adil Düzende de sabit kar, sabit ücret, sabit kira faiz olarak görülür.

    C: FAİZ, MİSLİYATTAN ALINAN KİRADIR.

    Misliyattan olan mallarda kullanım değil tüketim söz konusu olmaktadır. Daha açık bir deyişle kullanımları bir defalık tüketim tarzında gerçekleşir. Dolayısıyla bunlarda iade edilirken verilecek fazlalık, Faiz olacaktır.
    Tüketime konu olan mallar zorunlu olarak misliyat grubuna sokulurlar; Aynen ödenmeleri mümkün değildir, onlardan yararlanma ancak tüketilmeleriyle mümkün olmaktadır. Buğday, arpa vs. tarzı ürünleri bu grup mallara örnek verebiliriz.

    -Bu tanımlar doğrultusunda Adil Düzen’ de üretim girdilerinin paylaşımı üretim sonucuna göre yüzdesel olarak yaptıkları anlaşmalara göre “ayn” olarak paylaşılır. Üretim çok olursa Tesis veya arsa kirası artacak, aksi halde düşecek, emeğin payı olan ücret üretimin sonucuna göre artıp eksilecek, sermayenin payı da aynı şekilde artacak veya eksilecek. Bu sayede biri kar ederken diğerinin zarar etmesi durumu yani faizli yapılanmanın önüne geçilebilecektir. B maddesindeki faize ancak bu paylaşım sistemi ile engel olunabilir. Aksi halde ne olursa olsun kaybetme riski olmayan sermaye sürekli büyüyecek, diğer girdileri sömürecek, tekeller oluşacak ve üretim ihtiyaçlara göre değil sermayenin karının maksimum olmasına göre belirlenecektir. Yine bir firma düşünelim, zarar etti lakin işçinin ücretini vermek zorunda , kirasını aynen ödemek zorunda, bu şekilde ayakta kalma imkanı olmayacaktır. Batan her firma açıkta kalan emek, sermayesi güçlü firmaların tekelleşmesi ve halk teşebbüsünün yok olması demektir.

    Üretim faktörlerinin üretimin sonucunu anlaşmalarla belirlenen oranlarda paylaşmaları aynı zamanda işler kötü gitse dahi işletmenin batmamasını sağlayacaktır. Sabit giderler olmadığından belki tesis sahibi az kira alacak, belki işçiler daha az ücret kazanacak, belki sermaye daha az kar edecek ama faaliyet devam edecektir. Böylece küçük firmaların büyük firmalarla rekabet şansı olacaktır. İflaslar sonucu işsizlik olmayacaktır. Büyük işletmelerin maliyetleri ile küçük işletmelerin maliyetleri eşitlenecektir.

    Adil Düzende iktisadi teşekküller bu şekilde üretim faktörlerinin aralarında yaptıkları anlaşmalara göre hasıladan pay almak suretiyle oluşturulmaktadır. Bu alternatif sistem üzerinde tartışılabilir.

    —- Hakkaniyetli paylaşım gelirin, üretim faktörleri arasında kendi iradeleri ile yapacakları anlaşmalara göre paylaşılmasını sağlayacak sistemin kurulması ile sağlanabilir.

    “Cem Somel: Birincisi kaynak meselesi. Klişeleşen bir İslamcı geyiği ama kaynak olarak ne aldığımız belli değil. Ne zaman İslami bir iktisat mümkün müdür diye sorsak ya tarihsel alıntılara ya da insan doğasına sığınıyoruz. Örneğin Türkiye’de adil düzen vurgusu yapan Milli Görüş Osmanlı Devleti’ne gönderme yapıyor. Ama Osmanlı’da İslam hukuku büyük oranda uygulanmıyor. Bir örneği ribadır, bir örneği zinaya verilen cezadır.

    —Burada Adil Düzen’in araştırılmadığı veya anlaşılmadığı görülüyor. Adil Düzen, Kuran ile hadislere dayanır ve sosyal problemlerin çözümlerini kendi metodolojisi ile araştırır. Tarihte yapılmış çalışmalardan da bu amaç çerçevesinde faydalanır.

    • Emre İsaoğlu dedi ki:

      Zafer Bey Merhaba,

      EmekAdalet’in bir başka tartışmasında kanaatimce çok faydalı düşünceler ortaya koymuştunuz. İktisadi meselelerin bu kadar açmazda olduğu bir vasatta ‘iyi-kötü’ ‘eksik-fazla’ bir model ortaya koymaya çalışmıştınız.

      Bu gayretiniz çok değerli doğrusu. Eğer bir mail adresi verebilirseniz size birkaç soru sormak istiyorum.

      Bana mail olarak da dönebilirsiniz burada paylaşmak istemiyorsanız mail adresinizi.

      Mail adresim : emreisaoglu@gmail.com

      • Zafer bey ile daha uzun bir sohbeti gerçekleştirmekten zevk duyarım. Eğer Ankara’da iseniz lütfen Emre ile irtibata geçiniz. Onun mail adresini vermiş olması yeterli.

    • Burada Milli Görüş’e yönelik eleştirile Cem hocaya değil, şahsıma ait. Metinde kalın yazılı yerlerdeki soru ve yorumlar tamamen dinleyicilerin ifadesidir.

  2. Zafer Kafkas dedi ki:

    Emre Bey, Sabahattin Bey Merhaba,

    Ben Bursa’da yaşıyorum.

    Mail adresim.

    zaferkafkas@hotmail.com.tr

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir