Çapa Direnişi Devam Ediyor!
Temmuz 2012’den beri yol ve yemek ücretleri ödenmeyen ÇAPA Hastanesi taşeron işçileri, 9 Nisan 2014 Çarşamba hastane içerisinde yaptıkları protesto ve basın açıklamasından sonra 10 Nisan’da hastane içerisinde bir yürüyüş gerçekleştirdi. ”Taşeron İşçisi Köle Değildir”, ”Yol, Yemek Paramız Hemen Ödensin”, ”Yönetim İstifa” sloganlarıyla yürüyen ve sonunda dekanlığın önüne gelen işçiler yönetimle görüşme talebinde bulundu ancak uzun bir süre içeride yetkili kimsenin olmadığı söylendi. Sloganlar atarak bina önünde beklemeye devam eden işçilerin ısrarı neticesinde, kendi aralarından mutabakatla seçtikleri temsilcileri yetkiliyle görüşmek üzere dekanlık binasına girdi. Uzun bekleyişin ardından işçilerin hak taleplerinin rektörlüğe iletileceği haberi üzerine işçiler somut netice alana kadar greve gitmeye karar verdi. Vehameti kendilerinden dinliyoruz:
“Peki Biz Ne Yiyeceğiz?”
Adem Bey: Arkadaşlar öncelikle biz 2012 yılının sözleşmesiyle çalışıyoruz. 2012 yılından bu yana 1100 lira maaş alıyoruz ve bu maaşımız 1400-1500’ken ve hiçbir sebebi yokken 1100 liraya düşürüldü. Üniversite’nin hocalarının döner sermayesinden kesilmesin diye bizlerden, bizim maaşlarımızdan kesiliyor, bize böyle açıklandı. Hocalarımızdan bir tanesi, benim çocuğum hamburger yiyecek haftada bir gün sinemaya gidecek diye saydı döktü, peki bizler ne yiyeceğiz, ne yapacağız, benim üç tane çocuğum var, üçü de okula gidiyor, iki tanesi üniversiteye gidiyor ve ben bu maaşla nasıl geçineceğim?
Maaşlarınızın düşürülmesine taşeron firma mı karar verdi yoksa hastane yönetimi mi?
Adem Bey: Yönetim karar veriyor, yönetim uyguluyor. Şu anda da biz tüm arkadaşlarla bunun hak savaşını veriyoruz. Eğer bu bizim hakkımızsa biz bu hakkımızı almaya ve sonuna kadar gitmeye yürekten inanıyoruz ve herkese bu şekilde hakkı olan herkese hakkının verilmesini bu öğrenci olur, hoca olur, işçi olur, hizmetli olur, kayıt elemanı olur, hepimiz aynıyız, sizlerle beraber biz bir bütünüz, bu şekilde çalışıyoruz biz. Hastane işi bir ekip işidir ve biz öğrencisiyle, doktoruyla beraber ekip olarak çalışıyoruz, eğer biz bu ekip işinde varsak biz bu hakkımız olan parayı almayı taahhüt ettik.
Sizden kesilen para yol parası mıydı?
Adem Bey: Yol parası ve yemek parası kanunen verilmesi gereken sözleşmemizde olan para. Bunun hakkında mahkeme kararı da vardır.
Bu kesilen yol ve yemek parasının verilmesi gerektiğine dair karar nasıl verildi?
Geriye dönük, 2011’den bu yana aldığımız izinleri kestiler. Bu sene tekrar o izin paraları kesildi ve üç senedir aynı aylıkla çalışıyoruz. Yol, yemek paraları kesildi, Ankara’ya gittik, oradan karar çıktı, ona rağmen yine de verilmedi.
“Biz Haklarımızı Mücadeleyle Kazandık”
Adem Bey: 2009’dan bu yana birçok arkadaşımız izin haklarını kullanamıyor. Ben 2008’de girdim işe. Bir keresinde 1 hafta izin aldım onda da acil daireye geri çağırdılar, üç gün izin hakkı kullanmış sayıldım… Biz haklarımızı savaşarak hukuken mücadeleyle kazandık.
Saniye Hanım: Bize para yok üniversite zararda diyorlar, biz de diyoruz ki çok zarardaysanız maaşımızdan verelim, düzenli aylıklarımızı verin. Her ay vergi parasıdır diye kesiyorlar bir günlük iznimiz var, hafta sonunda ona bile çağırıyorlar.
Adem Bey: Çalıştığımız zaman girdiğimiz yerde pireler uçuşuyor.
Saniye Hanım: Yoğun bakımda çalışanları, acilde çalışanları enfeksiyona karşı korumaları gerekiyor. Özel elbiselerin olması lazım ama hiçbirşeyimiz yok. Burada çalışıyoruz, burada sağlık tedavi olamıyoruz. Kendim rahatsızlandım, burada muayene olamadım, gittim özel hastanede muayene oldum. Tuvaletlerini bize yıkatıyorlar ama…
Ben 2005’ten beri çalışıyorum burada 20 senedir çalışan arkadaşlarımız da var. Biz sendikalaştık, döndük geldik, 2009’da mahkeme kararıyla kazandığımız hakları işe iadeyle aldık. Sigortamız dört ay ödendi, 4 aylık ücretimiz haksızlığa uğradığımız için verildi. Diyorlar ki üniversite işçisi değilsiniz, sendikaya müracaat ettiğimiz zaman biz kargo işçisiyiz, tır şoförüyüz, lokanta işçisiyiz ama üniversite işçisi olarak bile gözükmüyoruz. Biz yıllardan beri buradayız artık üst işlerine bağlıyız, üniversite işçisiyiz ama sigortamız Kayseri’de çıkıyor, Tekirdağ’da çıkıyor, Karsta çıkıyor, yani bu kadar değerliyiz biz…
“İşten çıkarmakla tehdit ettiler, şuradan kendimi atarım dedim”
Nurşen Hanım: Ameliyathanede temizlik işçisiyim. Arkadaşlarımız çok riskli durumlarda çalıştıkları için ek maaş istediler. Ek maaşları vermedikleri gibi maaşlarımızı da vermemeye başladılar. Önce personellerin maaşlarını, kayıt elemanlarının ve diğer elemanların maaşlarını kesmeye başladılar… İkna etmek için de ameliyathaneye geldiklerinde konuşma esnasında bunun yasalarda olduğunu söylediler. Ben de hiçbir şekilde böyle bir şeye hakkınız yoktur diye iddia ettiğimde böyle bir yasa olmadığını söylediler. Ben de hiçbir şey bilmiyorsanız google amcaya sorun o bilir bütün yasaları ikinci maddeye dayalı olarak işçileri koruyan maddeleri incelerseniz böyle bir hakkınız olmadığını görürsünüz dedim. Üç aylığına geçici bir süre için keseceklerini söylediler. Orada Selçuk Mercan, ana bilim dalı başkanımız, bizden de kesiliyor dediler. Ben de sizin maaşınızdan değil döner sermayedeki payınızdan kesilir dedim, evet öyle dedi. Sizden 100 lira mı kesiliyor benim maaşıma canıma dokunuyorlar dedim…
Bunun için siz ne kadar engel olursanız olun ben sesimi çıkarmaya devam edeceğim dediğimde beni orada tehdit ettiler. 45 tane erkek temizlikçi vardı orada ve ben bir bayan olarak öne çıkarak konuştum ve bana işten çıkarma tehdidiyle gelindi. Ben de bu binaya çıkar kendimi oradan atarım dedim. Böyle bir şey yapma Allah korusun dediler. Allah koruyor ama onlar korumuyor gerçekten. Az önce gördünüz başhemşire protesto yapan personeli tehdit etti. Bizim başımızda başhemşire var, idari amiri var, hocası var, doktoru var, karışan karışana…
Herkes karışıyor, herkes yönlendiriyor, herkesin istekleri yerine geliyor ama bizim mahkeme kararlarımız bile uygulanmıyor. Kaza raporlarımız var siz de duymuşsunuzdur daha önceden. Kaza raporlarımız, mahkeme kararlarımız olduğu halde ne kadroya alıyorlar ne bir adım atıyorlar. Hiçbir şekilde bize olumlu dönüş yapmıyorlar. Tehditle işten çıkarma korkusuyla geldikleri için de çoğu kişi geri adım atmak zorunda kalıyor. 1000 lira masala su anda ev geçindirmeye çalışıyoruz hepimiz. 500 lira kira veriyorum, 300 lira faturalarım geliyor, geriye kalıyor 200 lira. 200 lira ile her gün iki çocuğu okula gönderip, onların ihtiyaçlarını karşılayıp kendimize bakmaya, boğazımıza bakmaya çalışıyoruz. Bunlarda gerçekten vicdan olmuş olsa bu kadar görmezden gelmezler.
Hiç bir şey yapmasalar, haklarımızı almaya çalışmasalar, olan haklarımızı vermeseler bile biz bir şekilde geçinmeye devam ediyorduk. Şu anda ellememiş olsalardı, bizim maaşlarımız 1300 ile 1400 arası olacaktı. Gerçekten arkadaşların canı yanıyor. Gerekirse sonuna kadar devam edeceğiz, greve de çıkacağız. Kimse gelemese ben tek başıma yine çıkacağım.
Peki ya görüşmeden olumlu sonuç alınmazsa?
Nurşen Hanım: Olumlu sonuç alınacağını düşünmüyorum. Yarın da grev olacak büyük bir ihtimal. Çünkü daha önceden de sık sık görüşmeler yaptık. Geçen sene, önceki seneler dekanlığa, rektörlüğe yürüdük. Orada da görüşmeler yaptık. Sürekli kandırma. İflasa gidiyoruz, biz çok kötü durumdayız, işte havuzda para yok. Ama kendi maaşlarından fedakârlık yapmıyorlar. 4 gün ameliyathane işçileri grev yaptı içerde. Onları susturmak için 150 şer lira her ay elden veriliyor. Onların da hatası bu parayı kabul etmeleri oldu. Onlar sanıyor ki bu ayki ödeme son olacak sonra da kadrolu olacaklar ya da kadroluyla aynı ücrette çalışacaklar. Böyle bir yalan söylediler. Ama onlar da görecekler ki aldıkları parayla kalacaklar. Üç aydır alıyorlar, bu ay sondu, 15 inden sonra göreceğiz…