Yine komşu olacağız, yine aynı yolun yolcusu
Zeynep Duygu, Emin ve tüm masumların hakkı Özgürlük!
İki günde iki sevdiğim insanın arka arkaya gözaltı ve tutukluluk haberlerini almayı hâlâ şaşkınlıkla karşılıyorum. Hayatlarını herkes için adil bir yaşam isteğiyle kendilerini mücadele etmeye adamış, tek dertleri kendileri olmayan iki genç insandan söz ediyorum! Zeynep Duygu Antikapitalist Müslümanlar’da, Emin DSİP’te mücadele veriyorlardı.
Ülkemizde suç algısı yukarıdan aşağıya işliyor, ilkeleri yok, süreci bile yok. Bir gün öncesi ve bir gün sonrası tek sözle değişebiliyor her şey. Bir KHK’lık canımız var. Reis “barış” isteyince en mükemmel çözüm, Reis “savaş” isteyince en mükemmel çözüm yine. Onunla birlikte barış isteyen ve barış istemeye devam edenler vatana ihanette bir numara oluyorlar bir akşam, bir sabah uyanıyorsunuz yakın arkadaşlarınız işsiz.
Bir gün oyun büyük oluyor, insan hakları savunucularının olağan toplantılarından birini basıp 10 kişiyi birden hapsediyorsunuz. Cilalı taş devrinden kalma Medyanız da Türkiye’de yaşamayan iki insan üzerinden ve sonradan alay edilecek uydurma deliller üzerinden ülkede kaos çıkarmayı hedeflediklerini söyleyerek haklarında kara propaganda yapıyor. Arkadaşlarımızı uzun süren hapsedilmelerinin ardından bu saçmalıktan çekip alırken seviniyoruz. Seviniyoruz ama bu sefer başkaları benzer saçmalıklara maruz kalıyor, kursağımızda kalıyor sevincimiz.
Yoruluyoruz, bunalıyoruz (İsmail sen de bunalıyor musun?), ümitlerimiz tükeniyor iyiye gitme konusunda. Neredeyse her sene böyle iç karartıcı yazılar yazarken buluyorum kendimi.
Zeynep Duygu’yu yıllardır takip ediyorum, vicdan ve adalet noktasında yaptığı işleri biliyorum. Birçok meselede omuz omuza durup mücadele verdik aynı grupta yer almadığımız halde. Zeynep’in evini bastı polisler ama evde olmadığı için bir gün sonra kendisi ifade vermeye gitti avukatıyla ve gözaltına alındıktan sonra Ağrı’ya götürüldü. Elinden ve dilinden emin olunacak müslümanlardan kendisi, şahidim.
Emin, benim bu sene komşum oldu, kendisiyle geç tanışmamıza rağmen samimi bir muhabbete evrildi arkadaşlığımız. Kendisi sol dergileri arşivlediği solyayin.com sitesi yüzünden mahkemece tutuklandı. Muhabbet ederken dergiler için benimsediği ya da benimsemediği bir sürü grupla dergi arşivi için görüştüğünü ve dergileri uzun uğraşlar sonucu arşive alabildiğini anlatıyordu. Emin de hayatını ve mücadelesini gizli kapılar ardında değil, gayet aleni bir şekilde yürütüyordu. Aynı şekilde karakterinden, elinden, dilinden diğer insanların zarar görmeyeceği bir insandı.
Zeynep’in de, Emin’in de dosyalarında gizlilik kararı var ve ikisiyle de görüşme, konuşma imkanlarımız oldukça sınırlı şekilde.
Hz. Muhammed’e peygamberlik gelmeden önce onu tanımlayan vasfı “emin” olması idi. Kendisini sevmeyenlerin dahi emanetlerini bırakacakları, aralarında hakem tayin edecekleri derecede güvenilir ve kimseyi imtiyazlı konumundan dolayı kayırmayan karakteriyle toplumda “emin” sıfatını kazanmıştı. Türkiye’deki müslümanların şimdiki durumlarını düşününce örnek aldıkları insandan fersah fersah uzakta hatta karşısında yer aldıkları yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Bugüne kadar iktidarın yozlaştırdığı parti ile ona destek olan müslümanları ayırmak gibi bir düşünceye sahiptim ama bunca zulüm karşısında sessiz kalan bir topluluğa karşı herhangi bir umudum kalmadı. Türkiye’de müslümanlar artık zulmün bizzat uygulayıcısı ve destekleyicisi olmuş durumdalar. Masum insanların başlarına gelen her zulümden sorumlu ve pay sahibi oldukları için, dinin adalet iddiasının boşa düşmesinin sebebi oldular. Bizim gibi genç müslümanları hayal kırıklığına, ümitsizliğe sevk ettiler.
Hayır, ümitsizliğimiz bizi alanlardan, mücadeleden çekilmeye yöneltmeyecek. Dostlarımızı, yoldaşlarımızı, hak ve adalet uğruna hayatını ortaya koyanları zulmün çarklarına terk etmeyeceğiz! Elbet bu karanlıklardan, ümitsizlikten bir çıkış yolu bulacağız. Bulana kadar da dostlarımızı tek tek elimizden almaya çalışan zalim iktidara karşı hakkı söylemeye devam edeceğiz.
Emin’in son mesajlaşmamızda dediği gibi “yine komşu olacağız!” Zeynep’in arkadaşlarıyla ilettiği mesajdaki gibi “Bir canım var; suçsuzum, hiçbir kaygım korkum yok.” Korkusuzca hak yolunda mücadele etmeye devam edeceğiz!
Emin Şakir ve Zeynep Duygu Ağbayır için Özgürlük!
ne olacak Turkiye nin solculuk sosu altinda kurt fasizmi yapan kitlesi ile imtihani. zeynep dediginiz kadini ben de takip ediyordum. turkiyeye sovmek mi her anlamda yikici ayrimci soylemlerde bulunmak miymis emin musluman olmak ? ben kesinlikle belli bir ideolojinin bagimlisi degilim ben sadece vatansever bir muslumanim. turkiyedeki zor sureclerin adaletsiz yaklasmlarin farkindayim ama asla coZum bu ulke icin daha cok calismak uretmektir. iki lafin basi kurtculuk yapmak soDe kurdistan naralari atmak degildir zeynep ve onun gibilerin yaptigi gibi. bu kadin vatana ihanet iceren soylemlere sahipti boluculuk anlamnda siz de olayi guzel saptirmussiniz . bu yoruumumu da yayinlarsiniz umarim her goruse ‘sizin’ sayginiz var ise
irem hanım yorumunzu iki kere okudum ancak vatanseverlik gibi dışardan bakınca haklı görünen bir argümandan başka dişe dokunur bir şey dememişsiniz. üstelik elinizin altında vatanseverlik ve vatan hainliği gibi hükümler için hazır mahkeme kararları varmış gibi konuşmuşsunuz. solculuk kötü bir şeymiş gibi demiş ve hiç tanuımadığınız insanlara nereye değdiği belli olmayan kürtçülük gibi yaftalar vurmaktan haya etmemişsiniz. kürt faşizminin ne demek olduğunu da izah etmemişsiniz. türkiyedeki zor süreçlere değinmişsiniz ama o zorlukların iddia makamından kaynaklanan kabahatler olacağına hiç ihtimal vermemişsiniz. açık konuşmak gerekirse kaydadeğer tek cümle kurmamış olmanıza rağmen kuru hamasetten fazlasını idrak edemeyen bir görüntü vermişsiniz. bir de üstüne kendinizi çok birşey söylemiş gibi sanarak yorumunuzun yayınlanmama ihtimalinden dem vurmuşsunuz. ve bu insanlar neden içeride sorusuna verebilecek cevabı da nedense esirgemişsiniz! şiddet içermeyen fikrin güvence alrtında olmaması fikrinden rahatsız olmamanız da cabası… bravo.