Yeni Bir Siyasete Doğru (1)

1 Response

  1. Emre Kaya dedi ki:

    eline sağlık abi. nacizane ufak bir kaç ek yapayım.

    Neo-liberalizmin özelliklerinden biri, ulus devletlerin geriye çekildiği, uluslararası şirketlerin hakimiyet alanına girdiği anlatısını çok vurgulaması. Bu anlatı kısmen doğru olmakla beraber, aslında bir yandan da neo-liberalizmin taşıdığı kriz potansiyelleriyle başa çıkmak ancak devletin alttan alta daha da güçlendirilmesiyle mümkün oluyor. Yani aslında ulus-devlet çözülüyor gibi bir durum, sadece sosyal haklar manasında, o da “batı” söz konusu olduğunda geçerli. Amerika’da krizden çıkış devlet sayesinde oldu, bir çok yerde öyle. Batan bankaya, batan şirkete devlet sahip çıkıyor, çıkan ayaklanmayı devlet bastırıyor, yani devlet hala var devrede.

    bir de şu anda bizim memleketi, belki de çağımızı, kentsel rant olayı tam ortadan kesiyor. öyle ki, yerel yönetim dediğimizde İstanbul ve Ankara’da ki chp ile akp belediyelerin, hatta belki Diyarbakır’daki belediyelerin dahi topraktaki ranta yönelik yaptıkları usülsüzlükler var. Kadıköy ve Beşiktaş belediyeleri CHP’lidir, verdikleri imar izinleri, yapı emsallerinde yaptıkları oynamalar açıktır. AKP’den bahstmiycem bile. Yani muhalefet de olsa, iktidar da olsa, yerele gelince iş başkalaşıyor.

    Bu tam tersi açısından da geçerli. Yani yerel başkan MHP’lidir örneğin, ama işinin hakkını veriyordur. Gerçi öyle rant yenmeyen bir örnek tam var mı bilemiyorum tabi. Vardır illa ki. O noktada insan fanatik AKP’li de olsa, CHP’li de olsa, gider o MHP’liye oy verebilir ya, yukarıdakinin tam tersi bir durum işte.

    halk için de aynısı geçerli. en büyük sınavlardan biri bu kavgalar vs…’den ziyade “toğrağım para eder mi etmez mi”, “eder etmesine de yeter mi bana yetmez mi”, sürekli bir yoksunluk hali. bunu bir kısmı anlaşılır, bir kısmı da anlaşılmaz. burada devreye ahlak giriyor. Toplumumuzun ahlaki potansiyeli ve temellerinin ne olursa olsun sağlam tarafları var. Bunların ön plana çıkarılması lazım. Bu da ancak tabanda olacak bir şey. İktidar kavgaları, bizim ölçeğimizi çoktan aştı. Temiz kalmaya bakmak lazım, aralardan kıvrılmak sıyrılmak anlamında değil, ahlaken temiz kalmak. Olası bir alternatifin en önemli ayağı bu. “bugün hükümet düşse, değişse, yerine ne gelecek?” sorusu köşeye sıkıştığımız bir soru nicedir. Sokağa dökülen solun, veya bağıran MHP’nin bir alternatif önerisi var mı? Yok. Gelirlerse hiç bir şey yapamazlar. AKP yeni bir alternatif getirmedi ki, var olanın üstüne kuruldu. Üstelik değiştiremedi çoğunlukla, onun ceremesi bu. En somutu BDP yine. HDP diyemiyorum yok çünkü öyle bir şey.

    Geçen gün bir konuşmasında Sırrı Süreyya diyor ki, “Ey Urla’lılar. Toğarığınızı inşaata peşkeş çekiyorlar, evsiz kalacaksınız, tarımı bitiriyorlar”. Oysa belki de Urla’lıların önemli bir kısmı yoksunluktan inşaatı bir kalkınma olarak görüyor. “Hayır görmüyorlar” diyebilir miyiz? Eh ben de Urla’da yapılan bir ankete dayanarak söylemiyorum bunu, araştırmam yok bu konuda, büyük ihtimalle bir kısmı bunu bir kalkınma olarak görüyordur. Eğer öyle değilse, neden öyle olmadığını anlatmak lazım. Tarım mesela, bir kalkınma biçimi olabilir mi? Bu önemli bir soru. Keşke olsa.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir