Sınır Ötesi Operasyon
90lı yıllarda her bahar Kuzey Irak’a operasyon yapılırdı. Her bahar bilumum devlet erkanı, hep bir ağızdan o bahar PKK illetinden kurtulacağımızı müjdelerdi.
Çocuktum. Tek kanalda Anadolu’dan Görünüm ile büyümüştüm. Güzel ülkemizin en önemli sorununun terör örgütü olduğunu hızlı bir şekilde kavramıştım. Hayatımızda, ülkemizde ne kötülük ne sıkıntı varsa bunların en önemli sebebinin PKK olduğunu biliyordum.
Her bahar heveslenir, umutlanırdım. Bu sorun bitince her şeyin ne kadar güzel olacağını düşünerek hayallere dalardım.
Ama bir türlü olmazdı.
Robotlu, uzaylı filmlere bayılan bir çocuktum. Robokop filminin patladığı yıllar. Büyüyünce Robokop’un savaştığı robota benzeyen robotlar tasarlayacaktım ve onlar hiçbir askerimizin ölmesine gerek kalmadan teröristler ile savaşacak, onları mahvedecek ve bu işi bitirecekti. Mesele bir güç ve bilek bükme meselesiydi.
Ben bunlara inanır, bunları düşünürken bir çocuktum.
Sonra büyüdüm.
40 yaşıma gelmek üzereyim.
Birkaç yıl önce örgüt ile barış için çözüm masasına oturmuş olan devletimiz yine ve bir kez daha sınır ötesi operasyonda. Yine bilumum devlet erkanı hep bir ağızdan az çok aynı şeyleri söylüyor. Yine toplumumuzun kahir ekseriyeti aynı fikirde.
Onlu yaşlarımda yaşadığım hisler içerisinde.
Sahi çözüm süreci niye dağılmıştı? ‘Süreci bitiren olay’diye kodlanan, Urfa’daki iki polisin evlerinde öldürülmesi olayının yargılamasının nasıl sonuçlandığını bilen var mı?
Allah sonumuzu hayır etsin diyecem ama sanırım bunu hak etmiyoruz.
Zira biliyoruz ki “bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”
Bu ülkenin kavmi olarak hakimi olan Türkler inandıkları Peygamberin emrettiği gibi kavmiyetçiliği aştılar, öyle ki Türkler ve Kürtler eşitlendi. Ve fakat bir avuç bölücü dış güçlerin oyunu ile fitne çıkartıyor. Mesele bunların ezilmesine bakıyor.
Gücü ele geçirince kendimizden olmayanı ezip hor görerek, ona hayatı dar ederek, yeri geldiğinde canını alarakbu güzel coğrafyada Batı’nın emperyalizmine karşı şanlı bir mücadele veriyoruz.
Az kaldı, bu bahar bitecek.
En kötü 2023’te. Ya da belki 2071’de. Ya da işte…