Şehir, plan ve imkan üzerine

1 Response

  1. alp dedi ki:

    eline sağlık abi, çok güzel bir gezinti olmuş. ince bağlantılar, güzel bir akış ve iyi bir bağlama.

    Süleyman hocanın anlatımında bana da en vasat gelen kısım bu şehir kent ayrımı idi. fazla basit, fazla ikici. sanki bir dinleyici de bunu dile getirmiş, süleyman hoca da zaten bir tür idealleştirme yaptığını belirtmiş ama çok da tatmin edici bir cevap vermemişti. Hoca bence burada haklı olarak çok eleştirdiği türkiye sağcılığının gelenekçiliği ile az bişi rezonansa giriyor. Bu tür ikilikler bişeyi illa çok kısaca anlatmamız gerekiyorsa belki kullanılabilir ama böyle konuşmalarda kullanmanın yarardan çok zararı var.

    modern dönemin çok yeni, çok başka, önceki “geleneksel” dediği dönemden çok farklı olduğu bir yalan. modernlerin bir yalanı. modernler çok yeni çok güzel diye bu yalanı sundu ve pazarladı, eleştirenler de çok yeni ve eskisinden çok kötü diye bunu aldı ters yüz ederek kullandı (oryantalizme göyya karşı olarak oxidentalizm’in öne sürülmesi gibi biraz). atıyorum gelenekçi sağcılar da Foucault gibi çok kral bir adam da bu noktada abartıyorlar, batı burjuvazisinin kendisine dair anlattığı yalana fazla itibar ediyorlar. Tabii pek çok yeni şey var modernde ama abartmamak lazım. senin dikkat çektiğin gibi planlama modern öncesinde de vardı. iktidarın iktidar olmayanlara yönelik toptancı, tek taraflı, yıkıcı ve kendi çağında “bilimsel” belirleyiciliği de; bunlara karşı mücadeleler de. planlama “modern bilgi-iktidar” kavramıyla birlikte düşünüldüğünde kötü bir şey gibi oluyor, o tarafını önplana çıkarmış oluyorsun. ama planlamanın hem modern öncesinde de var hem iktidar odaklı-iktidar için olmayan versiyonları da. senin yazı da, kent ve planlama özelinde, gerçeğin bu ikiliklerden ne kadar daha alacalı olduğunu çok güzel ortaya koyuvermiş.

    gezicilere yönelik “daha önce neredeydiniz” ve “toptana değil teferruata bakıyorsunuz, yeterince radikal değilsiniz” eleştirileri de ne yazık ki çok talihsizdi. “sen neredeydin, sen ne kadar radikalsin ve bunu siyasal olarak nasıl ortaya koyuyorsun” diye sorarlar insana. insanın böyle şeyler söylerken biraz aynı eleştiri bana getirilse ben ne derim diye bi düşünmesi lazım.

    önemli olan kendimiz dahil herkesteki ahlakı, adaleti ve doğruyu temsil eden kırıntıları ve anları bulmak, çıkarmak, bunları birbirine konuşturmak ve müşterekler noktasında eklemleyip zulmü en güçlü şekilde dönüştürmeye çalışmak. haklı olarak eleştirdiğimiz modern sermaye-iktidarın jestlerini muhalifler/eleştireller/direnişçiler içinde yeniden üretip birbirimize uygulamanın alemi yok sonuçta.

    ha ama söyleşi çok güzel ve bilgilendiriciydi, bunları nüanslar olarak vurguladım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir