Ne Kadarı Başarı, Ne Kadarı Fedakârlık?

5 Responses

  1. Nuri dedi ki:

    Hasan bey kaygılarınız anlamlı ama altını baz almanız bana pek doğru gelmedi. Bilebildiğim kadarıyla altın son 4-5 yıldır, artık krizden midir nedir aşırı değer kazandı. Altın’ın dolar bazında da çok değer kazandığını duymuştum, şimdi biraz kurcalayınca şunu buldum örnek olarak, daha iyisi de bulunabilir:

    http://www.goldseek.com/quotes/charts/5yeargoldchart.php

    tablo bir ounce (28,3 gram) altının dolar değerini gösteriyor.

    2007 mayısında 640 dolarlardaki değer bugün gelmiş 1550’lere. Daha uygun bir mukayese bazı bulmak lazım takdir edersiniz. Alışveriş sepeti hesabının daha anlamlı olduğunu düşünürüm ben hep bu konularda. Merak ediyorum misal bu sepete göre nasıl değişmiş memur maaşları.

    Bir de ben bu memur meselesinde işçi aristokrasisi tartışmasını hatırlamadan edemem. Ben de memurum yanlış anlaşılmasın, düşmanlığımızdan değil ama halkın geniş kesimlerinin memurlara yönelik olumsuz bakışı malumdur. Bu tamamen üretilmiş, yapay bir şey de değil, haklılık payları var. İnşallah bir gün memurlarımız ve memur sendikalarımız asgari ücret görüşmelerini ve verilen şaka gibi zamları da grev vesilesi yapabilirler. Bunun gibi bir şeyler yapmadan, muhayyel de olsa geniş bir emek cephesinin bir parçasından ziyade dar bir çıkar grubu olarak görülmekten kurtulamayacaz herhalde.

  2. Hasan dedi ki:

    Nuri bey; kolay anlaşılsın diye çeyrek altın üzerinden kaba bir hesap yaptım.Elbette daha reel bir kriter bulunabilir/bulunmalıdır. Ve bunun en iyisi memurun ve işçinin aylık gelirini harcadığı zorunlu kalemlerin artış oranıdır. Ancak ondada yine altın ve döviz gibi mübadele araçları ile ilişki kurmak gerekir. Çünkü altın ve dövizin yavaş yavaş yükselmesi de vatandaşa ısınan kurbağa etkili devalüasyondur. Dikkat ettiyseniz, ücretlerde eşel-mobil sisteme de dikkat çektim. Sizin verdiğiniz linkte yaklaşık olarak altının dolar bazındaki kazandığı değer de yaklaşık % 60, demir fiyatlarında ki artışta yaklaşık %60 (http://www.birimfiyat.com/BF001.php?Ak=G1&D1=DS%DD&Anh=75&kayno=23.010), motorin ki tüm fiyatları doğrudan etkiliyor %87 (http://www.opet.com.tr/tr/PompaFiyatlariArsiv.aspx?cat=4&id=34) bu uzatılabilir. Hulasa Refah Yol hükümeti devam etseydi kamu çalışanının bu gün ek toplamda % 300 faiz ödemeksizin birer konutları ve orta halli birer arabaları olabilecekti. Ve bunların çoğu da bu parayı ortaklıklara çevirerek binlerce KOBİ kuracaklar veya mevcut KOBİ’lere can katacaklardı. Özal döneminde olduğu gibi.

    Ayrıca bir şeyin altını daha kalınca çizmek gerekiyor. Bu güncel tartışma ilk ücret, adil ücret, olması gereken ücret tartışması değil, adil olan tespit edildikten sonra nasıl korunması gerektiğiyle ilgili bir tartışmadır. Ayrıca vurgulamak istediğimiz; 2002 de ücretlerin çok adil olduğu değil bu günden daha iyi olduğudur.

    Gördüğüm bu. Sağlıcakla kalın.

  3. erim dedi ki:

    Ağustos 2002’de 1kg ekmeğin ortalama fiyatı 91 kuruş iken ( http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/09/22/183753.asp )
    Ocak 2012’de 285 kuruş. ( http://www.haber7.com/haber/20120105/Ekmege-gizli-zam-Gramaj-dustu-fiyat-ayni.php )
    %213’lük bir zam söz konusu.

    Ortalama memur maaşında %211’lik bir artıştan söz edebiliyoruz. Bu durumda 2002’den bu yana %40’tan fazla olan büyümeden payını alan bankalar, şirketler, holdingler ortadayken memur neden payını alamıyor? Sadece enflasyona karşı bir direnç söz konusu. Ya memur, işçi, köylü nasıl büyüyecek!!!

    Diğer araştırmalara da baktığımızda, örneğin gelir dağılımındaki adalet konusunda olduğu gibi bir geriye gitmeden söz edemesek de ileri bir adım da yok. 2002 gibi rezil bir ekonomik düzlemden, sistemden daha iyi durumda değilsek daha ne kadar sıtma ile yaşayacağız ölmemek için?

    • Hasan KÖSE dedi ki:

      Erim Bey; hesabı ekmek gibi; nal, mıh, semer, çalı süpürgesi, uzay gemisi boyası ve volfram çubukları gibi kamu çalışanının hayatında hemen hiç yer almayan harcama kalemlerinden yaparsanız, maaşların satınalma gücünde bir değişiklik olmadığını göreceksiniz. Ancak; demir, mazot, fuel oil, lpg, doğal gaz, bilumum telefon, elektrik, su ve internet faturaları, servis ücretleri, ev kiraları gibi zorunlu gider kalemleri üzerinden yapın. O zaman evlerdeki ateşi ve ucunda Buazizi’nin hissiyatını göreceksiniz…Sağlıcakla…

      • erim dedi ki:

        Hocam tam anlayamadım, ekmeği diğer saydıklarınızın yanına koyarak kamu çalışanlarının hayatında hiç yer almayan bir kalem mi saydınız acaba? Bu biraz zorlama olmaz mı?

        Evlerde ateş var katılıyorum ama Bouazizi’nin hissiyatı yok. Bunun sebeplerini anlamamız için geriye gitmenin şimdilik bariz olmadığından bahsederek sorunun yapısallığı ve uzun vadedeki ızdırapları sebebiyle biraz gerçeğe dokunmak istedim.

        Büyümeden pay alamayan geniş halk kitlelerinden de bahsederek hükümetin ekonomik tercihinin garibandan değil güçlüden yana olduğunu söylemek istemiştim.

        Yoksa sizin yazınızı yok saymak için yazmadım. Elinize sağlık, çok isabetli tespitler mevcut ve söylediklerinizi destekliyorum. Selam ile, sağ olasınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir