Müslüm Gürses’e Açık Mektubumdur
Sevgili Müslüm Baba,
En içten dileklerimle selamlar, saygılar diyerek başlamak istiyorum. Ayrıca bu arada sana “Baba” demenin mesafe koyan bir şey olduğunu düşündüğümden dolayı “Abi” diyerek hitap etmek istiyorum. Elbette kızmazsın hatta duysan daha çok hoşuna gider.
Müslüm Abi, bu yazdıklarım/yazacaklarım aslında geç kalmış itiraflar. Yılların bende biriktirdiği onca bilgi, malumat, entel-dantel muhabbetler falan hepsini boşa çıkaran bir farkedişle yazıyorum. Bu farkedişi Allah gecinden versin ama sen daha gitmeden yazmış olmak için yazıyorum.
Abi seninle ilgili hiçbir hatıram yok. Yaşanmış bir hikaye ya da bir görmüşlüğüm yok. Senin dokunduğun yerlerden kayıtsızlıkla geçmek dışında ya da senden sonrakilerin yarattığı heyecandan başka…
Senin dokunduğun yerler benim gibilerin hayal bile edemeyeceği hatta büyük oranda hiç anlayamayacağı şeyler. Yıllarca ezilenler, mahrum bırakılmışlar, hor görülmüşler, garip kalmış aşıklar, hayatın sillesini yemiş herkes için dünya kadar şey düşünüp, dünya kadar şey okumuş insanların arasında bulundum. Ama senin dokunduğun yere ve senin arkadaşlarına dokunamayan ve kayıtsızlıkla büyük beylik laflar eden adamlar bunlar. Yazdıkları hiçbir şey senin söylediklerin kadar gerçeğe dokunmadı. Bu halleriyle de dokunabileceğe benzemiyorlar. Senin kadar sevilmeyip senin kadar etkileyici olamayacaklar.
Seni yıllarca “jiletçi” diye eleştirdiler. Hatta “jilet” olayından nemalandığını söyleyenleri bile vardı. Bunu yaparak hem seni hem de sevenlerini küçük düşürmek istediler. Ama ne sen ne de seni sevenler onların sandığı gibi değildi. Acısından dolayı kendini jilete vurmak dışında bir şey yapamayan insanlardı onlar. Sıkıntılarını senin şarkılarınla dışavurabiliyorlardı. Öyle yaptılar. İçindeki merhamet ve sevgi ile birlikte, onca hayranına rağmen hiçbir yerde kibirli tek tavrına denk gelmedik. Hep mütevazı ve şefkat doluydun.
Hayranların, birçok beylik lafları diline dolamış entel tipe göre biraz “apolitik”tiler. Sistemin bastırmışlığı içinde kendisine mecra arayan insanların acılarını politik bir şey olarak göremeyecek kadar kör adamlardı bunlar. Esas politik olan sen ve sevenlerindi ve esas diğerleri hep apolitik kaldılar. Acı çeken insanların gündemleri dışında alakalı-alakasız dünya kadar meseleyi tartışıp durdular. Bundan dolayı hayranların bize haklı olarak hep mesafeliydi. Bizden daha çok bizim ne olduğumuzun farkındaydılar. Sen de öyleydin. Devletten korkarlardı evet ama devletten daha çok seni severlerdi.
Benim mahallemdekiler overlokçu kızlardan, işçiden, garibandan bahseden şiirler yazdılar ama o overlokçu kıza aşık olan liseden terk yağız delikanlı bu şiirleri hiç okumadı. Senin dizelerinle mutlu oldu, hüzünlendi. Ümidini oralarda gezdirdi. Edebiyatın edebiyatımızın çok ötesindeydi. Bilemedik.
Yaptığına yıllarca ikinci sınıf müzik muamelesi yaptılar. Kasetlerini yasakladılar. Yaptığın işi küçük gösterdiler. Hiçbir müzisyenin sahip olamayacağı bir ilgiye mazhar oldun. Ama bunu bile hafife aldılar. Oysaki bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük müzisyenlerinden birisin ve öyle kalacaksın. Çaktırmadan senin rüzgarından beslenen onlarca şarkıcı, hep çocukların olarak kalacak sen hep baba kalacaksın. Sen, senden önce bu işi başlatan Gencebay’dan bile daha “baba” kalacaksın.
Seni bize isyankar, mürted, ipe sapa gelmezlerin “baba”sı olarak tanıttılar. Yanlış tanıttılar. Eminim ki senin isyanın yaradana değildi. Yaradan adına yapılanlaraydı. Sana, bana, bize kader diye dayatılan şeylereydi. Seni sevenler bunu böyle anladılar. Şekle saplanmadılar. Meseleyi tam ortasından hissettiler. Seni bize isyankar, mürted, ipe sapa gelmezlerin “baba”sı olarak tanıtanlar topu hep taca attılar. Hatta bu konuda uzmanlaştılar. Ezilene, yoksula, fakir olduğu için aşık olduğu overlokçu kıza ettiği ilanı aşkı kabul edilmeyen gence yüzlerini çevirdiler. Sana büyük ayıp ettiler.
Müslüm Abi sana teşekkür etmek için daha çok fazla sebebim var. Şimdilik sadece tez zamanda sağlığına kavuşmanı temenni edebiliyorum. Allah şifalar versin.
Seni acizane ve uzaktan seven bir hayranın.
* Yazı ilk olarak menengic.blogspot.com‘da yayınlanmıştı.