Mülteci İstanbul’u-Geçici Adres
Suriyeli mültecilerin göç ettikleri ülkelerde yaşadıkları deneyimleri, o ülkelerde kurdukları dünyaları kendi dillerinden aktaran metinler oldukça sınırlı. Göçmenlerle ya gazeteciler ya da akademisyenler tarafından yapılan tecrübe aktarımına dayalı çalışmalar ise bir yabancıya konuşuyor olmak, başka bir dilde konuşuyor olmak gibi birçok sebep sonucu deneyimi tam anlamıyla aktaramıyor. Arkadaşlar arasındaki samimi dertleşme evresini yakalayamıyor.
Bu manada daha önce sitelerinden yine Suriyeli bir sığınmacının Türkiye algısını aktardığı bir yazıyı tercüme/iktibas ettiğimiz aljumhuriya.net İstanbul’da yaşamış olan 7 Suriyeli göçmen yazarla İstanbul konulu bir yazı dizisi yayınladı. Mülteci İstanbulunun çeşitli yönlerine eğilen bu yazılara Suriyeli sanatçı Yasmeen Fanari’nin elinden çıkma illüstrasyonlar eşlik ediyor.
Geçiçi Adres
Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki statüsünün ismi “Geçici Koruma”. Bu statü ismi mültecilerin şehir deneyimlerine de sirayet ediyor. Geçiciliğin güvencesizliği zamanla artıp azalmasına, fiili sonuçlara yol açıp açmamasına göre sığınmacıların hayatını etkilemeye devam ediyor. Bu duygudurumu altında seriye “Bizim İstanbul’umuz, Geçici Adres” ismi verilmiş.
Bu Ev, Ev Mi?
Seri, Ciyan İbrahim’in kadınların ev arkadaşlığı çerçeveli yazısıyla başlıyor. İbrahim yazıda ev kavramına yönelik bir tartışma açıyor ve İstanbul’da kalmış olduğu evi içinde yaşayanlar arası ilişkiler, dışarı ile ilişkiler gibi çeşitli veçhelerinden ele alıyor. Bir yerde yaşamak orayı evimiz yapar mı sorusu yazarın temel sorularından.
İstanbul’dan Suriye’ye Işınlanma
Suriye Konsolosluğu ilminde derinlik sahibi Sadık Abdurrahman İstanbul’daki Suriye Konsolosluğu hakkında sahip olduğu tecrübelerini aktarıyor. Konsolosluktaki rutine, ilişkilere, duygusal gerilimlere, aşağılanmalara dair önemli bir rehber sunuyor. Konsolosluğa dair anlatı sertleşen göçmen politikası ile birlikte dünyanın artık nasıl büyük bir Suriye Konsolosluğuna dönüşmeye başladığını anlatarak bitiyor.
Yıldızların Altında
Hevin Cekli bizi elimizden tutup geçici korumalı bir gencin haftasonuna götürüp sizi Zeki Müren eşliğinde İstiklal’den sahile doğru bir yürüyüşe çıkarıyor. Yolda eylemler, polisler, midye-dolma…
Tarlabaşı
Bir Tarlabaşı aşığı Nebil Muhammed Tarlabaşı’nın geçmişini, bugününü ele alarak bize geniş bir çerçeve sunuyor. Kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte mekanın değişmekte olan çehresi, Tarlabaşı’nın mülteciler için anlamı, politikaların Tarlabaşı’nda oturanlara etkisi ve halihazırdaki durum yazıda ele alınıyor. Yazar Tarlabaşı için de “Geçici” sıfatını kullanıyor.
Değişen Çehre
Salina Abaza 2016 Mayıs, 2016 Temmuz, 2017 Haziran, 2018 Mart, Eylül, Kasım aylarına bizi götürerek bu noktalarda İstanbul’un kendisi için hangi anlamlara sahip olduğunu ve zamanla nasıl değiştiğini anlatıyor. Evden ev olmamaklığa İstanbul’un kendi anlam dünyasında işgal ettiği yeri Türkiye’nin değişen gündemi ve mültecilerin değişen hayatları çerçevesinde ele alıyor. Değişen göçmen politikası ve kamuoyu hissiyatı ile birlikte değişen göçmen psikolojisini; hangi olayların göçmenlerde ne gibi hisler ortaya çıkardığını anlamak için bir rehber.
Kurtuluş
Musab Numeyri Kurtuluş’u anlattığı yazısında yaşadığı mekanın geçmişinden bugününe bir bakış atıyor. Kurtuluş’un eski ve mevcut ahalisi, sakinleri arası farklılıklar, mültecilerin deneyimleri, komşuluk ilişkileri yazıda ele alınıyor.
Emek
Serinin son yazısı Beşir Emin’e ait. Emin mülteci işçilerin İstanbul’da yaşadıklarına birinci elden tanıklık imkanı sunuyor. Patron-işçi, işçi-işçi ve hatta Türkçe bilen göçmen işçi-Türkçe bilmeyen göçmen işçi arasındaki gerilimlere, iktidar ilişkilerine dair oldukça değerli gözlemler sunuyor. Emin’in yaşadığı deneyimi normalleştirmemek için çabalayışı mülteci statüsü verilmemiş, savaştan kaçan bir genç geçici korumalının güvencesiz iş hayatındaki deneyimlerine ışık tutuyor.
* Öne çıkan görsel Yasmeen Fanari’nin aljumhuriya.net’te yayınlanan ilgili seri için hazırladığı illüstrasyonlardan alınmıştır