Medyanın görmek istediği, bizim duymak istediğimiz
Emek ve Adalet Platformu olarak Türkiye’de görünürlük politikalarını belirleyen trendlerin farkındayız. Yaptığımız işlerin, açmaya çalıştığımız siyasal alanın da hangi kriterlere göre medyada yer bulabildiğini; ne konuşursak sesimizin duyulup neyden bahsedersek sesimize kulak verilmediğini biliyoruz. Biliyoruz ama buna göre hareket etmiyor, pozisyon almıyoruz.
Geçen seneden bu yana düzenlediğimiz iftarlar, kimi kesimlerce bir şov ve gösteri olmakla eleştirildi. Belli isimlere şöhret getirmekten öteye geçmeyen bir olay olarak lanse edildi. Siyasal arenanın da nihayetinde bir “arena” olduğu gerçek. Burada göz ardı edilen husus, Emek ve Adalet Platformu’nun kampanyalarına yönelik medya ilgisinin bizden bağımsız değişkenlere bağlı olarak gelişmesi.
Geçtiğimiz cumartesi direnişteki işçi ve emekçi abi ve ablalarımızla yaptığımız iftarda da bunu bir kez daha gördük. Herhangi bir “şöhret”in aramızda olmadığı, çalışma koşulları ve iş cinayetleri gibi çok da göze batması istenmeyen bir meseleye kulak veren iftarımıza ulusal medyadan hiç katılım gerçekleşmedi. İstisnası ise özgür basın geleneğinden gelen Etkin Haber Ajansı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı siyasi şube polislerinin kameralarıydı.
İbadetin başka bir görünürlük politikasına talip bir eylem olduğunun bilincindeyiz. Yaptığımız etkinliklerde bunu da gözetiyor, görünürlüğü belirlerken dikkate alıyoruz. Ama nihayetinde salt medyadaki tezahürümüz üzerinden üretilen iddialar, müdahilliğimizin hemen hiç olmadığı bir alan üzerinden bizi itham etmenin ötesine geçmeyecektir. Bunu da sorumluluğu üzerimizden atmak bahanesiyle söylemiyoruz. Sadece nelerin görünüp, nelerin görünmediğinin bir iktidar sorunu olduğuna, o iktidarlarla da kavgalı olduğumuza dikkat çekmek istedik.
Bu seneki iftarlarımızın meselesi de bu zaten. Sesi kısılanlara, görmezden-duymazdan gelinenlere kulak kabartmak, kulak vermek. Onlar namına konuşmadan, onların sesini dinlemek, yükseltmek. Zira birbirimizi dinlemeye, duymaya en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan; birbirimize yaklaşmanın, yanaşmanın, saflaşmanın ayındayız şu an.
olması gereken de bu zaten. sesi kısılanlar bir araya geldikçe merak etmeyin, herkes sizi/bizi duyacaktır.
devam inşallah.