Küresel Taşeronluk
Türkiye’de yine savaş rüzgarlarının esmesine mukabil bütün dikkatlerimiz o yöne çekildi. İnşallah daha fazla insan ölmeden yeniden siyasetin sesini duyabiliriz. Ben ise dikkatinizi kısa süreliğine başka bir yöne çekmek istiyorum.
Serbest piyasacı zihniyetin temrinidir; Kar maksimizasyonu kaygısı insanlardaki yaratıcılığı arttıran bir unsurdur, diye vurgulanır. İnsanın maddi karşılık beklemeden ve hatta zorda kalmadıkça zihni yeteneklerini tam kapasite kullanmayacağına dair kabul ince ince işlenir. Ancak bu anlatı keskin bir bıçak ve iki yüzü var; Kapitalistlerin kar maksimizasyonu için girdikleri kurt rekabeti elbette teknikte daha hızlı ilerlemeye sebep oluyor; Tıpkı insanlığın birbirini yediği Dünya Savaşlarının da aynı işlevi görmesi gibi. Lakin masalın karanlık yüzünde tabi oldukları yasal sınırlar dışında hiçbir insaniyet tanımayan büyük şirketlerin hile ve desise çevirmedeki yaratıcılık düzeyleri ve uzmanlaşmalarını fark edebiliyoruz.
Bunun bir örneği perakende devi olan Wal-mart şirketi. Bangladeş’te bir tekstil atölyesinde meydana gelen ve en az 117 kişinin can verdiği yangın dikkatleri bir süre bu şirkete yöneltmişti. Aşağıdaki linkten ulaşabileceğiniz belgesel Wal-mart ve GAP firmalarının ABD’den Bangladeş’e uzanan hazin taşeronculuk macerasını ve Wal-mart’ın katakullilerle mevzubahis yangındaki sorumluluğunu nasıl gizlemeye çalıştığını anlatıyor. Belgeselden çarpıcı bir bölüm;
“GAP ve Wal-mart gibi büyük markalar ve perakendeciler halka bir peri masalı anlatır. GAP ve Wal-mart’ın masalında da onlar sosyal sorumluluklarını yerine getiren, işçi haklarını koruyan, üretim yaptırdıkları fabrikaların denetimini yapan ve her konuda sürekli gelişen şirketler olarak anlatılır. Fakat gerçek hayattaki üretimin bu peri masalında anlatılanla bir ilgisi yok. İşçi hakları sorunu Wal-mart için de GAP için de ahlaki bir sorun değil. Onlar işçi haklarını sadece itibarlarına gölge düşürme riski olduğunda ele alır. Wal-mart ve GAP, halkın mağazalarına gelip ürünlerini satın almasını sağlayan en önemli etkenin kamuoyundaki imajları olduğunu çok iyi bilir.”
Tekstil sektöründeki bu insan öğütücü çarkı baz alırsak sağlık ve ilaç sektörleri gibi daha kritik sektörlerde -elbette kapitalistlerin yaratıcılıkları sayesinde- dönen dolapları ve sonuçlarını soğukkanlılıkla değerlendirebilmek oldukça zor.