Kuran’dan Notlar – Teslise İnanan Samimi Hıristiyanlar Üzerine

“116 – Ve Allah demişti ki: “Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah’tan başka iki tanrı edinin’ dedin?”. “Hâşâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen!”. 117 – “Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen her şeyi görensin. 118 – “Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin”. 119 – Allah buyurdu ki: “Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. (yevme yenfaus’sadıkine sıdkuhum). Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır”. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” Maide Suresi 116 – 119

Biz Müslümanlar, bizden olmayanları Cehennem’e göndermeyi çok seviyoruz. Kişi, bırakalım İslam’ı bizim Ehlisünnet mezhebimizden değilse, onun yerinin cehennem olduğunu söyleyebiliyor ve bizim gibi olmayan insanlardan hak din namına nefret edebiliyoruz.

Oysa Kuran’daki Allah öyle görünüyor ki böyle bakmıyor insanlara.

Pasajı okuyun. Bu pasaj teslise inanan Hıristiyanların ahiretteki durumuyla ilgilidir. Hazret-i İsa’nın böylesi Hıristiyanları Allah’ın affetmesi yönündeki duasına Allah şöyle yanıt veriyor: “yevme yenfau’s-sadıkine sıdkuhum” Yani benim çevirimle “bugün dürüst olanlara dürüstlükleri fayda edecek.” Yani onları affedeceğim, diyor Allah. Sıdk, kizbin karşılığı. Ve söylenen sözün doğruluğundan daha çok kişinin o sözleri söylerkenki samimiyetiyle ilgili. Mesela Munafikun suresinde münafıklar “sen Allah’ın resulüsün” diyorlar Hazret-i Muhammed’e. Oysa Allah bu insanlara “siz yalan söylüyorsunuz (kizb)” diyor. Yani söyledikleri sözün içeriği doğru olsa bile kişiler samimi olmadıkları için kizb ve yalanla niteleniyorlar. Sıdk da bunun gibi. Yani kişi yanlış düşüncelere sahip olabilir. Fakat eğer bu yanlışında samimiyse bu kişi sadık ve dürüst olarak niteleniyor. Ve affedileceği, cennete gideceği söyleniyor Allah tarafından.

Evet, Allah teslisi reddediyor. Yani Baba Allah’ın yaratmak için Kutsal Ruh ve Oğul İsa’ya ihtiyaç duyduğu düşüncesini ve bu düşünce üzerinden yaratılan Kilise’nin Hazret-i İsa’ya ve Allah’a vekalet sistemini. Fakat diyor Allah, kişinin bu itikada bağlanırken derdi baskı, sömürü, hile, yalan gibi pis şeyler değil de; kişi bu itikada samimi niyetlerle bağlanmışsa bu kişi cennetliktir. Hukuktaki sübjektif iyiniyet prensibi bu.

Hıristiyan tarihine bakın: Aziz Francis, Peter Abelard, Thomas Aquinas gibi sayısız samimi Hıristiyan’la karşılaşırsınız. Ve bu insanların düşünceye de büyük katkıları olmuştur. Bugün bile Müslümanlar olarak akıl vahiy ilişkisini tartışacaksak bu gibi insanların bilgeliğine ihtiyaç duyuyoruz en azından. Şimdi bir böylesi adamlara cehennemlik kafir gözüyle bakıyoruz. Oysa Kuran’ın bu pasajında böylesi insanların birer sadık olarak sıdklarının Allah katında karşılık bulacağını ve bunların affedileceğini ve cennete gideceğini söylüyor.

Yani eğer bu pasajı ciddiye alacaksak ve bu pasajdaki mantığı genelleştireceksek yanlış itikada sahip fakat samimiyetle bu yanlış itikada bağlanmış sayısız Hıristiyan veya Yahudi (veya Budist, agnostik) bulacağızdır ki bunlar “bugün dürüstlere dürüstlükleri fayda edecek” ayetinin şümuluna dahildirler. Ve bu insanlar hem cennetliktirler hem de bizim kardeşimizdirler.

İmam Gazali şöyle dermiş: “Bugünkü Hıristiyanların Hazret-i Muhammed’i doğru tanıma şansı yok. Çünkü aşılması imkansız bir medeniyet önyargısı var. Onun için bugünkü Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’e deccal de deseler Allah katında mazurdular. Ve cennete gitmelerine mani bir durum değildir onların Hazret-i Muhammed’i reddetmeleri.”

Bu bugün de geçerlidir. Müslümanların performansı o kadar kötü ki, bir Batılı ya da Doğulu İslam’a düşman da olsa, ya da teslisi de benimsese, eğer samimiyse yeri cennettir ve bizim kardeşimizdir.

Tabi bu pasajdan bakınca pek çok samimi Hıristiyan büyüğü bizim cennetlik kardeşimiz olduğuna göre “biz kimiz,” Müslüman kime denir” gibi soruları da yeni baştan sorgulamak gerekiyor. 


*Öne çıkan görsel, Alek Rapoport’un 1994 tarihli Trinity in Dark Tones adlı çalışmasıdır. (Editör Notu)

7 Responses

  1. Fahri uğur dedi ki:

    hazâ yevmü yenfeus sadikıyne sıdkuhüm sözlerine sadık kalanların sadakatlerinin sıdkuhüm sadakatlerinin gününü görecekleri gündür. lehüm cennatün tecriy min tahtihel enhar onlar içindir içerisinden ırmaklar akan cennetler(m.islamoğlu)
    Esat bey burdaki sözlerine sadaket de geçen söz hangi söz? Onu anlamadan hemen böyle bir yoruma nasıl çıkabilirsiniz?hz isaya söz vermiş olanlar kasdedilmiş olamaz mı?yani sadık havarileri.orda yalancıların verdiği söz olduğunu metinden nasıl çıkardınız?tarihsel sebeblerini ve olayın yaşandıgı andaki vakıayı kesin bilmeden kendisi yalancı ama sözü doğru herkes bu kapsama girmez mi?
    Ki ben de Allahın yalnız müslümanları cennete koymayacağina inananlardanım.ama yorumunuz çok zorlama

  2. Ayşegül dedi ki:

    “Allah, kişinin bu itikada bağlanırken derdi baskı, sömürü, hile, yalan gibi pis şeyler değil de; kişi bu itikada samimi niyetlerle bağlanmışsa bu kişi cennetliktir. Hukuktaki sübjektif iyi niyet prensibi bu.” Yani yazar diyor ki samimi bir şekilde Allah’a şirk koşanlar cennete girer.
    5/119 ayetinden belirtilen “sözlerinde sadık olanlar” denilen kişilerin teslise inanan kişiler olmadığı çok açık. Bunun üzerine yazı yazmış olmanız da kullandığınız mantık zemini aşırı temelsiz. “Evet, Allah teslisi reddediyor dedikten sonra, ancak samimi bir şekilde buna inanıyorlarsa başka o zaman”
    Eğer samimi bir şekilde inanılıp yapılan şey bir ibadet olsa bunun affı olabilir çünkü itikadi bir konu değil. Ama İslama girmenin ilk şartı Allah’tan başka ilah olmadığına iman etmekken böyle bir sonuca varılamaz.

    • Erdem dedi ki:

      Hanımefendi konu bahsi havariler ve takipçileri. azcık hristiyanlık tarihi bilen biri teslisin havarilerle başladığını ve hepsinin teslisi kabul ettiğini bilir. Söz konusu olanların onlar olma olasılığı gayet de yüksek. Erken Hristiyanlık tarihi bilmeden esat abinin kastini anlayamazsınız.

  3. Selim dag dedi ki:

    Yazara pes diyorum.Sadik dürüst başkasının hakkını yemeyen tüm ateistler de cennetlik!

  4. Mehmet Sayim So dedi ki:

    Bence sandıklar dediğinde paragraf açılmış oluyor. Kuranda boyle aciilan paragraf çok.

  5. Yorumcu dedi ki:

    “Evet, Allah teslisi reddediyor. Yani Baba Allah’ın yaratmak için Kutsal Ruh ve Oğul İsa’ya ihtiyaç duyduğu düşüncesini ve bu düşünce üzerinden yaratılan Kilise’nin Hazret-i İsa’ya ve Allah’a vekalet sistemini. Fakat diyor Allah, kişinin bu itikada bağlanırken derdi baskı, sömürü, hile, yalan gibi pis şeyler değil de; kişi bu itikada samimi niyetlerle bağlanmışsa bu kişi cennetliktir. Hukuktaki sübjektif iyiniyet prensibi bu.”
    Öncelikle, hukuktak, sübjektif iyiniyet prensibi böyle bir şey değildir.
    Sonra, قَدْ كَفَرَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْمَس۪يحُ ابْنُ مَرْيَمَۜl-(Gerçekten de şüphe yok ki Allah, Meryem oğlu Mesih’tir diyenler kafir oldular. Maide-17) yeterince açık değil mi???

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir