Komünizmin Hayaleti
Yaşasaydı ve kendisine sorma fırsatı bulabilseydim, Oğuz Atay’a “Kelimeler, kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyorlar.” derken aklından nelerin geçtiğini sormak isterdim. Muhtemelen çok şey geçmiştir.
Kelimelerin ömürlerinden bahsedebiliriz. Hayata dair bir anlam ifade etmez hale geldiklerinde ise öldüklerini ilan edebiliriz. Yaşarken çok şey geçer başlarından, radikal değişimler görebilirler, ilk anlamlarını tamamen kaybedip başka anlamlara hatta zıt anlamlı hallere bile bürünebilirler ya da trajik bir şekilde ölümleri ilan edilebilir. Hayattan kopan her dil neredeyse bütün kelimeleriyle birlikte mezara gömülür, eğer bazı kelimeleri başka hayatlara değmediyse…
Bu yazıyı ise bir kelimeyi yüceltmek için yazma ihtiyacı hissettim. Hayaleti hala bir yerlerde gezinen ve Komünist Manifesto (yayınlanışı 21 Şubat 1848) ile aramızda gezindiği ilan edilmiş olan komünist kelimesinden. Bu vesileyle yayınlanışının 170. Yılında bir katkı sunmuş olayım diyorum. Yazının maksadı böyle ve şimdi içeriğe geçebilirim.
Komünist Manifesto, en başarılı giriş cümlesine sahip metinlerden biridir. Malumunuz, şöyle başlar: “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor – Komünizm hayaleti” İşte o hayalet sadece Avrupa’da kalmadı. Uzun süredir dünyayı dolaşmaya devam ediyor. Gezinirken çok kişiyle karşılaştı ve çok fazla anlamlar kazandı ama hala diri bir şekilde aramızda geziniyor.
***
Aklımda kalan en etkili film sahnelerden birisi Che üzerine yapılmış bence en iyi filmlerden biri olan Motorsiklet Günlükleri (Motorcycle Diaries)’nde geçer. Che ile arkadaşı Alberto Granados eski model ve hayli külüstür bir motorsikletle Güney Amerika turuna çıkarlar. Şili’de araçları bozulur ve hatırladığım kadarıyla Atakama çölünü yaya geçmek zorunda kalırlar. Çölde perişan halde kalmış bir çiftçiye rastlarlar. Çiftçinin toprağına haksız yere el konulmuştur. Yersiz ve yurtsuz bırakılmıştır, haliyle öfkeli ve mağdurdur. Muhtemelen okuma yazması da yoktur çiftçinin. Ateşin başında otururlarken çiftçi Che’ye bir komünist olduğunu söyler. Rivayete göre Che’nin bu kelimeyi ilk duyduğu an bu andır. Buenos Aires’te yaşayan bir tıp öğrencisi bu kelimeyi Şilili topraksız ve muhtemelen okuma yazması olmayan bir çiftçiden duymuştur ilk olarak.
Yıllar sonra Küba’da devrimden sonra hükumet kurulacaktır. Bir ekonomi bakanı gerekmektedir. Fidel salondakilere sorar “Aranızda iyi bir ekonomist var mıdır?” diye. Che ekonomist kelimesini komünist olarak anlamıştır. Hemen atlar “Ben varım” der. Şili’de bir köylüden öğrendiği kelimeyi her yerde sahiplenir olmuştur. Ölene kadar peşinde koşar o kelimenin. Avrupa’da dolaşmaya başlayan hayalet, Bolivya’da Latin Amerika için savaşırken ölen bir gerillanın ensesinden hiç ayrılmamıştır. Böyle kim bilir kaç hikâye yaşandı. Belki hala yaşanacak.
***
Kelimenin Şili’de topraksız kalan bir köylü için anlamı ile Kültür Devrimi’nden sonra ÇKP’nin (Çin Komünist Partisi) yarattığı etkiyle halkta kavuştuğu anlam aynı olmayacaktır. Başka ifadelerle; komintern fikriyle daha yayılmacı ve şekli şemali belli bir “komünist” de, haklılık barındıran Stalin nefretinden farklı arayışlara giren Fransız filozoflarının benimsedikleri “komünist” de, Ehli Sünnet Vel Cemaat olmayı “komünist” olmak olarak tefsir eden ve “bizim İslam’ın 5 şartı olarak bildiklerimizin hepsi, Komünistlikten ibarettir” diyen İsmet Özel de farklı anlamlar yüklemektedirler kelimeye. Haliyle şimdilerde bizi heyecanlandırması gereken hayaleti, politik kimliklerde aramak pek doğru bir iş olmayacaktır. Bunun yerine komünist olmanın getirdiği ahlaki tutuma bakmak anlamlı olacaktır. Çünkü vakti zamanında bir kelimeyle vücut bulan bu hayalet hala aramızda dolaşmaya devam ediyor.