Kentsel Dönüşüm ve TOKİ’ler Zayıf Halka mı?

4 Responses

  1. alp dedi ki:

    emre eline sağlık, hoş bir yazı olmuş.

    iki teknik mesele üzerinden katkı yapayım. bildiğim kadarıyla epey bir süredir işsizlik verileri hane halkı işgücü anketleriyle belirleniyor. yani açıklanan işsizlik verileri kayıt altında olanlar arasında işsizlik verisi değil, gerçekten (kayıtlı-kayıtdışı) tüm işsizlerin tüm işgücüne oranı. tüik tüm türkiye hanelerinden örneklem yapıp hanelerden aylık verileri topluyor. evren-örneklem ilişkisi ne kadar sağlıklı orası ayrı, teorik olarak söylüyorum. ama işsizlik önemli bir mesele olduğu için devletin işi sıkı tuttuğunu düşünebiliriz.

    bir de işsizlerin oransal değil, nominal değerlerine baktım, hazır açmışken. 2012’de yıllık işsiz sayısı 2518 bin. 2009’da ise 3471. aradaki fark 953 bin. senin tabloya göre aynı dönemde inşaat istihdamı 1.2 milyondan, 1.7 milyona yaklaşmış, 500 binlik bir artış. yani aynı dönemde işsizlikte azalmanın yaklaşık yarısı inşaat sektörü sayesinde olmuş. söylediğin gibi çok ciddi bir ilişkisellik.

    bir de bir soru. bu samsun’da yaşanan örneği birazcık daha anlatabilir misin? tam ne olmuş, niye böyle olmuş, sebebi ya da farkı ne oradaki “başarısızlığın”. oradakiler de roman mı, öyle bir ayrımcılık, özgünlüklere körlük söz konusu yoksa, başka bir şey mi?

    eline sağlık abi. böyle yazılar ne olup bittiğini anlamak için ilaç gibi.

  2. bedri dedi ki:

    Meselenin ekonomik verilerden ziyade dikkat çekilmesi gereken boyutu, kentsel yaşam alanlarının yarattığı artı değerin metalaştırılarak yoksulların elinden alınması ve sermaye sahiplerinin rantdan daha fazla kazanmaları için onlara sunulmasıdır.. Yazı iş ve çalışma koşullarını da gözeterek, örgütlenme imkanlarını ve muhtemel olasılıkları da gözeterek önemli noktalara değinmiş. Pekala genişletilebilecek bir yazı. Eline sağlık.

  3. Emre dedi ki:

    Alp:

    Abi eyvallah, önemli bir katkı olmuş. Yarım milyonluk inşaat istihdamı gerçekten önemli. Bu özellikle önümüzdeki yerel seçimlerde ve ondan sonraki seçimlerde halkın tercihleri için etkileyici olabilir. Bir yandan da istihdam sağlayacak yani sonuçta. Verilerin toplanışıyla ilgili detay da önemli yazıyı yazarken fark etseymişim keşke.

    Samsun olayını çingenelik meselesiyle ilgilenen bir arkadaştan duymuştum, beraber oturup konuşma şansımız olur umarım. Olay teknik açıdan çok basit; kentsel dönüşüm geçirecek yerleşim alanındaki vatandaşlarla anlaşıyorlar. Vatandaşlar yeni yaşayacakları yerlerdeki evleri almak için borçlanıyorlar, beleş değil tabi ki. Buraya kadar aynı Sulukule’deki gibi. Ve borçlandıkları parayı ödeyemiyorlar. Parayı belirli bir süre ödeyemeyince tahliye edilme durumları var. Sulukulelilerin geri dönüp sığınacakları komşuları vardı, İstanbul böyle bir nüfusu kaldırıyor.

    Fakat bu yeni örnekte taşınacakları bir yer yok. Son durum nedir bilmiyorum ama arkadaş bir-iki sene içinde tamamının tahliye edileceğinden bahsetmişti. Bunun istisnai olması bu olayların daha yaygınlaşmamasından kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. Muhtemelen bu eğer göze batan bir örnek olursa, ilerideki benzer süreçler için farklı ödeme koşulları veya kolaylıklar (onlara göre önlemler) bulunacaktır bana kalırsa.

    Bu sırada bu olay oradakilerin çingene olmalarıyla doğrudan alakalı mı, bana sorarsan çingenelerin “kürtler” veya “karadenizliler” gibi örgütlü(!) bir hali çağrıştırmaması dolayısıyla böyle bir şey mümkün olabilir. 72,5 milletin sondaki buçuğunun Çingeneler olarak kabul edildiğini duymuştum. Yanlış olduğunu zannetmiyorum. Çamlıca camiinin kubbesinin yerden yüksekliği 72,5 metre olarak tasarlanmış. Tahmin edin neden? 🙂

    Bedri: Eyvallah abi. Beraber genişletiriz inşallah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir