Kelebeğin Rüyası

1 Response

  1. cem somel dedi ki:

    Filmin hikayesinde en çarpıcı olan, şairlerin ve Suzanın (hatta kimsenin) çalışma mükellefiyet uygulaması üzerine hiç yorum yapmaması. Filmin sonunda İstanbulda kafede Muzafferle Suzan maden ocağına inişlerini anarken gördükleri çalışma şartları üzerine hiç yorum yapmaması da ilginç – ve acayip.
    Bu, senaryo yazarının eleştirmek maksadı ile tasvir ettiği bir davranış olabilir. Böyle bir eleştiri maksadı var idiyse, filmin romantizminde kaybolabilir.
    Film sanki Garip şiir akımına yöneltilen tatlı su solculuğu eleştirisini doğruluyor. O yıllarda Nazım hapisteydi, Sabahattin Ali de emekçilerin sefaletini hikayelerinde açık şekilde kaydediyordu. Garipçilerin siyasî duruşu bir hayli farklıydı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir