Kapitalizmin Meşruiyeti

4 Responses

  1. alp dedi ki:

    Kapitalizmin meşruiyeti çok önemli bir konu. Üzerine ne kadar düşünsek az. Kapitalizmin daha iyi anlamak için kilit bir soru.

    Tartışmayı açmak için ben biraz şeytanın avukatlığını yapacam. Tartışmayı açmamız lazım çünkü “kapitalizm niye bu kadar hegemonik” sorusu kapitalizm karşıtı muhalefetin cevaplamaksızın, fazla ilerleme kaydedemeyeceği bir soru. Bu soruya basitçe ve bence toplumu/insanı/ halkı küçümseyerek “hegemonik çünkü insanların çoğu kandırılmış, umursamaz ya da ahlaki zaaf içersinde” diye cevap veremeyiz. Kapitalizmin bu hegemonyayı nasıl kurduğunu, o hegemonyayı kırmak için çok iyi anlamamız lazım. Ve dahası teknik olarak da şu var: “eğer bu kadar hegemonikse, o zaman iyi yaptığı bazı şeyler muhakkak vardır, o iyi yaptığı şeyleri, tahayyül edeceğimiz alternatif sisteme de yedirmemiz, taşımamız lazım” diye de düşünülebilir. Kapitalizme alternatifi, “bambaşka” ya da “onun tam tersi” diye de düşünebilir, bu varsayımların izini de sürebiliriz. Ama sanki radikal siyaset ve düşüncelerin çoğunun uzun zamandır yaptığı bu ve oradan pek de bir yere varamadık düşüncesi içimi kemiriyor bazen. O yüzden ortada “acil” bir durum olmadığı için, biraz amentülerin dışında gezinelim, bir şey çıkmazsa yine amentüye döneriz diye düşünüyorum.

    Yazıda kafa takılan hususlar şunlar:

    1. “Burjuvalar yeterince yatırım yapmaz” tezi

    Bence yapmadığını söylemek o kadar kolay değil. Burjuvazinin lüks tüketimine bakıp bu karara varabiliriz. Ama bence bu muhtemelen doğru olmaz, çünkü o lüks tüketime ayrılan gelir ile “yatırım”a ayrılan gelirlerin oranına bakmak lazım. Bu argümandan gideceksek lüks tüketime ayrılan geliri eleştirebiliriz, eleştirmeliyiz. Ama “kapitalizmin meşruiyeti”nin bir ayağı herhalde şurada ki “mükemmel” filan olmasa da rekabetçi bir yarı-serbest piyasa üzerinden oyunu kurduğu için, bir firma/burjuva elde ettiği kârın, gelirlerin önemli bir bölümünü yatırıma ayırmaz ise, piyasadaki rakiplerince muhtemelen geride bırakılır ve yerine “gelirlerinin daha önemli bir bölümünü yatırama ayıran” bir şirket gelir, geçer. Oyuna yeni giren ve emekçi sınıflardan gelen, dolayısıyla daha çalışkan ve hırslı olan, yanda yeni kurulan market, sizinkini sollar. Tekelci kapitalizm tezinden hareketle bu küçük hikaye şirket hiyerarşisinin üstlerine doğru gidildikçe galiba çok daha az ve nadir oluyor. Ama hiç olmuyor da değil, işte şu apple’in kurucusunun hikayesinin nasıl sunulduğunu filan düşünelim, gerçek mi değil bilmiyorum ama sunumuna bakalım diyorum. Bunlardan emin değilim, ama kapitalizmin temel argümanlarından biri budur sanki, bunu da deşmek lazım, hiç yokmuş gibi davranmamak lazım diyorum.

    2. “Kamu işletmelerinde kâr, faiz, kira geliri doğrudan kamu geliridir ve kamu yararına kullanılır.” tezi

    Cem hocam burada çubuğu bükmek adına biraz sanki fazla büyük bir genelleme yapmış. Bu sanki liberalizmin “serbest piyasa sermayeyi nihayetinde toplumun yararına kullanır” karşı-tezi kadar, gerçek olamayacak kadar ideal ve toptancı. Kamu işletmelerinde gelirlerin kamu yararına kullanılmadığı yüzlerce örnek vardır desek yalan olmaz herhalde.

    3. “Aşırı tüketimin sorumlusu burjuva sınıfıdır. Tasarruf edebilecek olan emekçiler değildir; burjuvalardır.” tezi

    Bu belki biraz daha teknik bir konu, bildiğim bir şey değil. İslam iktisadı okumalarımızdan bankacılık üzerine okuyunca, bankacılığın önemli bir işlevinin emekçi sınıfların küçük yatırımlarını alıp, birleştirip burjuvaziye kredi olarak vermek olduğunu daha ayrıntısıyla idrak etmiş olmuştum. Ama tabii veri filan bildiğim yok, yani bu tam olarak ne kadar böyledir bilemiyorum. Bunu şundan söylüyorum, tasarruf edebilecek olan burjuvalar mıdır sadece emin olamadım buradan düşününce. Yani emekçiler evet bireysel olarak çok az tasarruf edebilirler ama, emekçiler çok ve çok ve çok oldukları için, bireysel planda az olan o tasarruflar biraraya gelince atıyorum burjuvazinin alayının tasarrufu birleştiğinde çıkacak rakamdan daha fazla olabilir mi acaba diye düşünmeden edemiyorum. Dolayısıyla tasarruf etmeme eğilimi emekçi sınıflarda da olan bir şey olabilir ve bunun ekonomiye etkisi toplamda burjuvazinin aynı eğilimi kadar etki edebilir. Aklıma kontraart’ın müthiş bir mayıs atraksyonu geliyor, ayna meselesi. Burada asıl/suçlu sorumlu tabii ki yine burjuvazidir, çünkü emekçileri aşırı tüketime iten kapitalist tüketim kültürünün üreticisi-finansörü burjuvazidir. Ama böyle deyince ilişki daha dolaylı olmuş oluyor ve emekçilerin, hepimizin tabii ki burjuvaziye göre çok çok daha az olsa da sorumluluğu bulunduğunu da hatırlamış oluyoruz.

    Aklıma bunlar geldi. Cem hocam müsait olur da bir şeyler karalayabilirse çok kıymetli olur. Mevzuyu açmış oluruz. Sevgiler, saygılar

    • cem somel dedi ki:

      Alp arkadaşıma teşekkür ederim.
      Yazıda “Kapitalistler yeterince yatırım yapmaz” diye bir genel geçer önerme öne sürülmüş değildir. Yazıda, kapitalizmin meşruiyeti, burjuvaların kâr gelirlerini yatırımda yani üretim araçları stokunu artırmakta kullanmalarını gerektirir; aksi takdirde kâr gelirlerinin niçin bu sınıfın eline geçtiğini sorgulamak caizdir, denmektedir. Şu zamanlarda ABde ve ABDde firmaların yeterince yatırım yapmadığı o ülkelerde şikâyet konusudur. Türkiye’de de gelire nispetle yatırım oranının düşüklüğü ortadadır, ve bunun işsizlikle alâkası bellidir.
      “Kamu işletmelerinde kâr, faiz, kira geliri doğrudan kamu geliridir ve kamu yararına kullanılır” cümlesine yöneltilen eleştiri haklıdır. Cümle “Kamu işletmelerinde kâr, faiz, kira geliri doğrudan kamu geliridir ve kamu yararına kullanılabilir” olmalı idi.
      “Aşırı tüketimin sorumlusu burjuva sınıfıdır. Tasarruf edebilecek olan emekçiler değildir; burjuvalardır” cümlesi üzerine yorumda Alp arkadaşım emekçilerin de tasarruflarını artırabileceğini söylüyor. Olabilir. Vietnam, Bangladeş gibi ülkelerde en yoksul emekçiler, bizim asgari ücretlilerden daha az tüketiyor, doğru. Bunu işverenler de arada sırada hatırlatıyor. Sosyal adalet davasını benimsiyor isek, dikkatimizi kimin tüketimine odaklayacağımız konusunda tereddüde mahal var mı? Emekçilerin gelirlerinden yaptıkları tüketimle, büyük mülk sahiplerinin kâr, kira, faiz gelirlerinden yaptıkları tüketimi aynı terazide tartmak, siyasî tercihim değil.
      Selamlar.

  1. 22 Kasım 2012

    […] Kapitalizmin Meşruiyeti – Cem Somel   İlgili Yazılar […]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir