İstanbul’un Kazanılması Bize Ne Söylüyor?
Seçimlerde Fatih ilçesinde görevliydim. Sabahın erken saatlerinde önce yaşlılar; 80’nin üstündeki dedeler ve neneler geldi oy kullanmaya. Daha heyecanlı ve güçlü görünüyorlardı kime oy verdiklerinden bağımsız olarak.
Oy vermenin başladığı ilk yarım saat bayağı yoğun geçmişti ancak sonrasında o yoğunluğu pek hissetmedik daha sakin ama yine yaşlı nüfusunun fazla olduğu bir seçim süreci yaşamış oldum. CHP’lisinden, Saadet’lisine, AKP’lisinden HDP’lisine hepimiz bir sınıfta yer yer sürtüşmeler hariç sorunsuz bir zaman geçirdik.
Saat 17.00′ da artık masaları toparlayıp oyları saymaya başladık.
Oy sayımında ise bir CHP’li arkadaşın gereksiz çıkışları ile ara ara gerildik. Onun o hali ise ben niye bu insanla ayni partiye oy verdim pişmanlığı yaşattı yer yer. En çok oyu tabii ki AKP aldı. Bende ise -sonrasından ne bekliyordun ki diye sormuş olsam da- insanlara karşı bir hayal kırıklığı oluşmuştu. “Her şeye rağmen neden bu kadar kişi Binali Yıldırım’a veriyor?” diye içimden kızmıştım. CHP ise Fatih ilçesi için bayağı iyi bir oy almıştı. Seçim sonuçlarından da haberim olmayınca Fatih ilçesi üzerinden tahminlerde bulundum kazanabileceği konusunda. Büyükşehir’in oy pusulalarını sayarken CHP ile AKP’nin oyları arasındaki fark tek haneye düşmüştü ki AKP son anda oylarını arttırmış ve sayım bitmişti. O sırada müşahitlerden biri sayım biterken “çok şükür” demiş ve istemsiz olarak attığım kötü bakışlarıma maruz kalmıştı.
Saat gece 11’de sayım bitmiş ve servisle seçim çuvalını götürmek için yola çıkmıştık. Vatan caddesinde halk toplanmış ve Dombıra eşliğinde kutlama yapıyorlardı. Herhalde az farkla da olsa Binali Yıldırım kazandı diye düşünmüştüm. Sonrası seçim çuvalları için beklenen uzun bir kuyruk… Bir ara telefonla konuşunca aradaki farkın çok az olduğunu Ekrem İmamoğlu’nun önde olduğunu öğrendim. Gece 1 buçuk surlarında işimiz bitmiş, Vatan caddesinden geçerek eve dönüyordum ki giderken gördüğümüz kalabalığı dağılmış olduğunu gördüm. Vatan caddesi boyunca seçimde görevli olan ve işlemlerini tamamlamış kalabalık bir ekiple yürürken iki başörtülü genç kadınla karşılaştık ellerindeki telefondan Dombıra çalarak yanımızdan geçerken bana “Selamun aleykum” dediler. Ben ise üzerimden atamadığım yorgunluk, stres ve belirsizlik sebebiyle ne yapacağımı bilemeyip selamlarını alamadım. Ama çalan müzik, ellerinde sakladıkları Türk bayrağı ile giderken gördüğümüz kalabalıktan olduklarını ve seçim sonuçları aleyhlerine sonuçlanınca da hem kendilerini hem de selam vererek kendilerinden gördükleri beni teselli etmeye çalıştıklarını hissettim.
Gelelim seçim sonuçlarına. Seçimler hala belirsizmiş gibi sunulsa da İstanbul’u Ekrem İmamoğlu kazandı. Peki Fatih’te bu sonuçlar bize ve insanlara ne söylüyor, ne hissettiriyor? İlk tepkiyi AKP’ye oy vermek istemeyen ancak CHP’ye veremediği için boş veren arkadaşım verdi. Pişman olmuş ve CHP’nin kazanmasına üzülmüştü. Bunun üzerine İstanbul’u CHP’nin kazanması neyi değiştirir diye düşünmeye başladım.
15 yıllık AKP iktidarında kazanılan imtiyazlar, görünürlükler tehlikedeydi artık. İşin rant ile ilgili kısmına girmeden halktan ve halkın hissettiği ve düşünebileceği şeylerden bahsetmek istiyorum aslında. Fatih camiinin tuvaletlerinde çalışan temizlik işçilerinin kendi aralarında “İnşaallah kazanamamıştır.” diye dua edişlerine şahit oldum dün. Onları korkutan şey rızıklarının ellerinden gidecek olması ihtimali. Ya da İBB’nin sosyal tesislerinde artık kaldırılmış olan alkollü içecek hizmetinin geri getirileceği düşüncesi. Hatta benim bile aklımdan geçen acaba camii tuvaletleri artık ücretli mi olur ki sorusu.
Özellikle muhafazakâr insanların CHP’ye olan bakışları haklı bir geçmiş ve hatta kimi zaman da anı barındırsa da CHP’ye oy vermiş olmaları veya CHP’nin İstanbul’da kazanmış olması çok şeyi değiştirebilir diye düşünüyorum. Öncelikle CHP’lilerin devranın kendileri için döndüğünü düşüncesiyle gereksiz özgüvenle ve kibirle hareket etmemeleri, “öteki mahalle” ile karşılaşmalara dikkat etmeleri gerekiyor. AKP’li muhafazakâr insanların sarsılmayan iktidarlarıyla kazandıkları özgüven ve kibrin bir benzerini CHP’lilerde görmeyiz diye umuyorum.
Ekrem İmamoğlu’nun ise seçim sonuçlarını açıklarken söylediği beni de umutlandıran sözlerinin arkasında durması gerekiyor. Seçim sonuçlarının, bizi umutsuzluğa düşüren kimi zaman öfke kimi zaman da çaresizlik hissettiren kutuplaştırıcı ortamın değişmesine bir vesile olmasını umuyorum.
Kibrin yerine tevazunun, iyiliğin, adaletin hakkın yükseldiği bir düzen için sesimizi yükseltmeye devam! Seçilen kişinin namaz kılıp kılmamasını değil, geliri adaletli mi paylaştırıyor, şehirdeki tüm insanlar ve canlılar için yaşanabilir bir yer olması için mi çalışıyor sorularının sorulduğu, sorgulandığı bir İstanbul’a ve ülkeye! Bir seçimle her şey değişmez tabii ama çok şey değişebilir ve değişimin önü açılabilir. Durmak yok mücadeleye, hakkı ve sabrı tavsiyeye devam!
*Öne çıkan görsel şuradan alınmıştır: https://tr.euronews.com/2019/04/01/turk-siyasetinin-yeni-yildizi-chpli-ekrem-imamoglu-kimdir