İslamcılık nasıl bir şey olmalıdır sorusuna mütevazi bir cevap arayışı…

8 Responses

  1. Barış Uzun dedi ki:

    Masa başında bütün planlar kusursuzdur. Ama olması arzulanan ile olabilir olan arasında pratikte her zaman bir açı olagelmiştir. Hiyerarşi, doğrudan bir arzu nesnesi olmadığı koşullar altında bile kendini bir şekilde üretebiliyorsa ( ki toplumsal mücadeleler tarihi örnekleriyle doludur ), bu söz konusu “hiyerarşi üreten mekanizmalar”‘ın ne olduğu üzerinde daha ciddi durmak gerek. Zira o mekanizmalar her ne ise, zaman ve mekandan, tarihsel koşullardan ari şeyler değildir.
    Hülasa, bu başlı başına üzerinde durulması gereken bir konu; önerilip uygulanabilecek basitlikte “yaptık oldu” denilebilecek bir şey değil.

  2. emre kaya dedi ki:

    Barış sana katılıyorum. Sanırım burada bedri’nin kastı bir çeşit ikaz. hiyerarşi koşullara bağlıdır; fakat aynı zamanda baştaki niyetle de ilişkilidir. baştan itibaren ben hiyerarşik bir toplum ve yapı kuracağım dersen, o zaman da bağlamdan bağımsız bir hiyerarşi üretme ihtimalin ortaya çıkar, ki “devrimci” örnekler bunlarla doludur.

    Fakat her tipte örgütlenme, iş bölümü gerektirdiği ölçüde geniş açılı da olsa bir piramit yaratıyor bence de. işlerin yürümesi için iş bölümü gerekiyor. mevcut durumla alakalı. bu da belirli sorumlulukların yoğunlaşmasına sebep olur tabi ki.

    Bence burada bedri’nin de yaptığı gibi, vurgulanması gereken, bu zorunluluklarda dahi uyanık olup bu örgütlenme tarzının olabildiğince yaygın hale getirilmesi için uğraşılması. yani olabildiğine yatay. ilkesel düzeyde bir hassasiyet olmalı bence de. hiyerarşinin fetişleştirilmesine karşıyım, hiyerarşisizlik de mutlak mana da mümkün değil, vs…

  3. bedri dedi ki:

    Soru devasaydi ama konuşma süresi 20 dk.ydı. haliyle kayda değer bişey söylemek lazımdı. Retorik her zaman kısıtlı bir anlam taşır ve pratik karşılığı olan söz çok başka bişey. Barış, dediğin doğru ve çok çok zor birşey istiyoruz ama bunların lafza, kağıda falan da dökülmesi lazım. Zaten orada olan da böyle biseydi. Eylemsel pratiklerle bisekilde imkanları zorlicaz bakalım.

  4. Barış Uzun dedi ki:

    Bence burada hiyerarşi’nin kendisini bir mücadele alanı olarak görme yanlışına da düşmemek lazım. Zira örgütlü mücadelelerde böylesi bir gündemin sürekliliği, kritik dönemeçlerde atılması gereken adımları yavaşlatabilir, hatta engel olabilir. Bu noktada teorik mülahazalar yerine toplumsal mücadeleler tarihi üzerinde “tarihsel” okumalar yapmak daha faydalı olacaktır. Örneğin sovyet örgütlenmelerinin, yatay gelişmiş yapılar olarak Rusya özelinde tarih sahnesinden çekilmesinin maddi sebepleri nelerdir ?
    Bunu sadece stalinizm öcüsünün kotardığı bir iş olarak okumak yeterli olur mu ve ne kadar doğru olur ?
    Tabii bunlar bilindik örnekler, paris komününü de sayabiliriz.
    Velhasıl, kendi deneyimlerimizin yanısıra tarihe de müracaat etmek gerekiyor.

  5. bedri dedi ki:

    Tarihteki vuku bulan örnekleri şahsen kenarda tutuyorum. İnadığım din bana ne yapmam gerektiğinden çok neleri yapamayacağımı telkin ediyor. Bişeyleri yapmamam lazım ve hiyerarşi üreten mekanizmalar yapmamam gereken şeylerden bir tanesi. En azından ben böyle inanıyorum. Savaş başlar biri komutan olur savaş biter ve sıradan biri olur. Halkada sadece biridir. Başka savaşta asker olur.(Mesela Halid Bin Velid) Ancak kendisi mutlak anlamda kurumsal bir kimliğin arkasına yaslanarak oturduğu yerin sahibi olamaz. Önüne geçilmesi ve hassasiyet gösterilmesi gereken şey bu aslında. Hiyerarşi üreten mekanizmalar bişeylerle kendilerini özdeş hale getirmenin hesabından çıkamıyorlar. Bu kendisiyle kavga edilmesi gereken bişey. Velevki yavaşlatsın. Zaten acelemiz yok 🙂

  6. Barış Uzun dedi ki:

    Bedri yazdıklarımı şu ciddiyet düzeyinde karşıladıktan sonra sen, bana da şimdiye kadar şurada beyan ettiğim fikirlerin bir zaman kaybı olduğunu hissetmekten başka bir şey kalmıyor.
    “Ben böyle inanıyorum.”… E biz de farklı inanmıyoruz ki ?
    Ben de bilirim basmakalıp laflar etmeyi; böyle inanıyorum, böyle olmalı, şöyle olmamalı. Amenna, baş göz üstüne.
    Biz neyin ne ölçüde olup, ne ölçüde olamayacağını şöyle bir mantık silsilesi içinde etraflıca ele alalım diyoruz, madem “hiyerarşi” diye bir gündem var.
    Ama usül böyleyse, iyi o zaman ben de şöyle diyeyim:
    Seyrinin belli bir noktasında hiyerarşi üretmeyen, kurumsallaşmayan bir mücadelenin olamayacağına inanıyorum.
    Banane yani, ben böyle inanıyorum. Hep böyle olmuş. 🙂

    Nasıl ?
    Sanırım bu dil senin algı eşiğine daha uygun sevgili Bedri.
    Tartışmanın şahika noktasına taşıdın bizi. 🙂
    Ben burada bitiriyorum.

    Selam ile,

    Barış

  7. bedri dedi ki:

    Barış şu cümleyi hafife aldım deme nolur. Yazdığım yorumdaki üzerine düşünülecek olan tek kıymetli cümle buydu ve onu harcamışsın. : “İnandığım din bana ne yapmam gerektiğinden çok neleri yapamayacağımı telkin ediyor.” İslamın neyi telkin ettiğini neyi etmediğini anlayabilen çok kimse yok. bence İslamın neyi telkin edip neyi etmediği üzerine biraz daha zaman ayır kendine. Ayrıca iddialı olmak istemediğimden yani biraz naiflikten kaynaklanan yumuşatmayı ciddiyetten uzaklaşma olarak görmemek lazım.

  1. 17 Mart 2013

    […] İslamcılık nasıl bir şey olmalıdır sorusuna mütevazi bir cevap arayışı (Bedri Soylu / 16.03.2013) […]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir