İnsan Ne İçin Yaşar Ve Özgürlükten Eşitliğe Siyaset – Ayhan Bilgen

Emek ve Adalet Platformu olarak Cem Somel’in Temmuz 2020’de yayınlanan “sosyal eşitlik mücadelesinde çözüp aşmak gereken bazı sorunları tartışmaya arz ettiği” yazısını gelen katkılarla birlikte yeni ufuklar açması temennisiyle dosyalaştırdık.

Tartışmaya gelen katkıların tümüne bu linkten ulaşabilirsiniz.

Tartışmayı sürdürmeye Ayhan Bilgen’in değerli yazısıyla devam ediyoruz.


Eşitlik üzerine tartışmaya ister varlık ya da ahlak felsefesinden başlayalım, isterse de insanlığın mücadele tarihi ya da siyasal düşünceler literatüründen.

Belki de çok yönlü bir anlama çabası ve düşünsel arayışa ihtiyaç var.

Ben bu devasa konunun sadece iki boyutuna dair soruları hatırlatmaya ve cevaplarını aramaya çalışacağım.

Dinler ve ideolojiler özünde insanlığın mutluluğu üzerine vaaz eder, kurtuluş reçeteleri geliştirirler.

İster bireysel mutluluğu esas alın ister toplumsal kurtuluşu sonuçta bir ortak noktada buluşmak zorunlu gözüküyor. Toplumsal iyileştirmeyi hedeflemeyen bireysel kurtuluş hevesleri nasıl bir egoizm hastalığına dönüşüyorsa, kişisel sorunları önemsemeyen siyasi iddialar da hayal kırıklığından öteye geçmemektedir.

Onurlu yaşam örnekleri ile desteklenmeyen siyasal mücadeleler slogan ve hamaset üretme mekanizmasına dönüşmektedir.

Bu nedenle “insan ne için yaşar” sorusu önce kendimize sonra en yakın çevremize ve nihayet sürekli topluma sorarak cevabını birlikte aramamız gereken bir soru olmalıdır.

Daha zengin olmak ile mülkiyetin esiri olmak arasında bir sınır çizmek ne kadar ve nasıl mümkün olabilir?

Güç ve iktidar hırsına kapılmadan bir yönetim pratiği ya da siyaset tarzı geliştirilebilir mi?

İktidar olmayı beklemeden değiştirmeye gücümüzün yettiği yerden başlamak söz konusu olabilir mi?

Eşitlik bu anlamda sadece bir ütopya mı ve ancak yeryüzü cennetinde mi söz konusu olacak yoksa önce zihin dünyamızda mı kurulmalı?

Soruları çoğaltmak mümkün ama bence cevaba yönelmek için kısa bir yol haritasına ihtiyaç var.

Kürt hak mücadelesi başta olmak üzere son döneme damgasını vuran toplumsal hareketlerin siyaset dünyasına taşınan önceliği artık “özgürlük” söyleminden “eşitlik” arayışına evrilmeli. Ortadoğu’daki gelişmelerle birlikte Kürt sorunu artık özgürlük sorunundan çok eşitlik sorununa dönüştü. Şüphesiz özgürlük ve eşitlik birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Kastımız gelinen nokta ve değişen koşullar ile ilgilidir.

Ancak bu durumda inanç özgürlüğü mücadelesi, sosyal adalet mücadelesi ortak bir zeminde inşa edilebilir.

Ve şüphesiz bu işi Melametî ya da Ahî geleneğinden geleceğe taşıyacak bir dil ve örgütlenme tarzı için “Erdemliler İttifakından Medine Sözleşmesine” tartışması ile işe başlanabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir