“İnfaz”
İnfaz, bir ibret-i alem ritüeli, asla adaleti tesis için bir bedel ödetme değil, topluma gözdağı verme ve toplumu susturma edimi…
Yapmaya çalıştıkları, Gezi’de kenetlenen, temas kuran, birbirini daha çok anlamaya başlayan insanların ortaklaşarak çıkardığı, kulaklarını çınlatan, kendilerini ürküten yüksek desibelli itirazı susturmak ve ortadan kaldırmaktı… Tevessül ettikleri infazcılık ise esasında bir acizlik vesikası.
Herkes bugün Silivri’de olmuş olanın bir yargılama ve gerçeği arama olmadığını biliyor. İktidardakiler akıllarınca ceza keserek, uğraştırarak olası yeni failleri korkutmaya ve kamusala dokunan olası isyanları baş göstermeden susturmaya niyetlilerdi…
İktidarın, toplumu güçlendirmek isteyenlerin yöneldiği, en meşru çalışma alanı olan sivil toplumcu girişimleri, cepheden karşısına almasının bir karşılığı var. Gezi’de durduramadıkları ve kenetlenince büyük etkiler ortaya koyabilen insanların hayat damarlarının sivil toplum faaliyetlerinde attığını düşünüyorlar.
Gezi sonrasında bir çok insan bildikleri en meşru alandan oyuna dahil olmuşlardı. Uzanabildikleri ağacı sulamak, şehirlerini ranttan ve talandan korumak, dokunabildikleri yerden hayatı güzelleştirmek için yeni girişimler ve teşekküllerin peşinden gittiler. İktidar ise kendince bu alanın hayat damarlarını orantısız bir infazla ve tutuklama haliyle kesebileceğini sanıyordu.
Halbuki kenetleyici etki, yargılananlardan ya da sivil toplumda değildi. Gezi’yi anlamadıkları gibi öz saygısı olan insanların geri adım atmayacağını da bilmiyorlar, sanıyorlar ki dünya sadece kendi kafaları içinde dönüyor, taşıdıkları acziyetin herkeste bulunduğunu sanıyorlar. Bugün “yargılananlar” ise benimsedikleri iradeye ihanet etmedikleri ve öz saygılarını inatla korudukları için “yargılandılar”. Bizim sergilediğimiz irade yüzünden “yargılandılar”.
Gezi’deki irade şuan bilmediğimiz ve kendini göstermeyen bir yerde yaşamaya devam ediyor. Ve zamanı geldiğinde yine kendini gösterecektir.
Bugün infazı mümkün olmayan bir şeyi infaza çalışılırken bir hukuk katliamı daha sonuca erdi.. Tüm sanıklar beraat etti ama hazırladıkları devasa hacimli fevkalade saçma iddianame ve suçsuz yere hapishanede tuttukları insanlarla hatırlanacaklar. Onların darbecilik diyerek ipe sapa gelmez iddialarla öne çıkardıklarına ve “yargılama” dediklerine biz “onurumuzdu” diyeceğiz. Sadece 16 sanığı değil, 16 kişinin şahsında hepimizi onurlandırdınız.
Ancak bu dava ile bitecek değil, bu bir son değil; Mehmet Ayvalıtaş’ın, Abdullah Cömert’in, Ali İsmail Korkmaz’ın, Berkin Elvan’ın, Ahmet Atakan’ın, Medeni Yıldırım’ın ve gösteriler sırasında saldırganlıklar ya da ihmaller nedeniyle canını, gözünü, sıhhatini, sevdiğini kaybeden ve yaralanıp etkilenen herkesin hesabı sorulmadan bitmeyecek.
Ps. Bu yazı yayınlandıktan hemen sonra Osman Kavala tekrar gözaltına alındı. #YargıYokİnfazVar