Eliaçık’ın Sosyal Adalet Söyleminde Yarattığı Tahribat Üzerine

5 Responses

  1. saim eroğlu dedi ki:

    İhsan hocaya çocuğumuz gibi bağırıp çağırıp sövebiliyorsak, bu ihsan hocanın bizlerle bir çocuk ilişkilenmesinden kaynaklıdır.
    Ama bizlerle bir çocuk gibi değil hiyeraşik ilişkilenen Kılıçaslan için “Evvelinden beri sosyal adaletçi ve anti-emperyalist bir takım çıkışlarıyla bildiğimiz İsmail Kılıçarslan” ifadesini kullanırken ihsan hoca için tahribatçı ifadesini kullanmışsın.

    Madem sosyal adalet söylemine tahribatları analiz ediyorsun, neden iktidara ait bir gazetede maaşlı köşe yazarı olan İsmail Kılıçaslan’dan başlamadın?

    Neden emek ve adalet platformunu eleştirmedin? Çuvaldızı kendimize iğneyi başkasına batırmak ahlaktandır.

    Neden fıkıh kaidelerine takla attıran “Hayrettin Karaman”dan en küçük sosyal adalet söylemi hayırlı yorumlanırken, ihsan hocanın koca çalışması yok sayılıyor?

    Neden ihsan hoca’nın nefsi bazı davranışları “sermaye” olarak yorumlanırken, akif emre maaşlı çalışıyor olmasına rağmen bağımsız algılanıyor (akif emre bağımlıdır demiyorum-ölçüsüzlüğü göstermeye çalışıyorum).

    Başbakana karşı kabadayı ve pervarsız olmak nasıl oluyor da bütün iktidarın sahibi olan başbakanın kabadayılığı ve pervarsızlığı ile aynılaştırılıyor. İhsan hoca’nın elinde iktidar mı var, aşağıdan yukarıya dayılanmak ne zamandan beri sosyal adalete zarar veriyormuş?

    İhsan hoca eleştirilmez demiyorum. Ama bu eleştirinin ölçüsüz olduğu kanısındayım.

    Sosyal adalet söylemini tahrip eden unsurları ele aldığımızda buna ihsan hocadan başlanmaz. Emek ve adalet platformunun da içerisinde olduğu, has parti ve antikapitalist Müslümanlar, çeşitli köşe yazarları vb. bizleri de içerisine alacak geniş bir havuzdan başlanmalıdır. Yoksa bütün sıkıntıların ihsan hocaya ihale edilmesini adil bulmuyorum.

  2. bedri dedi ki:

    Saim başkan öncelikle belirtmem gerek, Hali hazırda yenişafakta falan yazan yazarlardan hiçbirisi benim gözümde matah tipler olmadılar. Akif Emre onca süslü edebiyatına rağmen benim için bir hedef belirleyici bir karaktere ve niteliğe işaret eden çok fazla şey yazmadı. Eliaçık bu anlamda öyle biriydi. Kılıçarslanı da zaten gözümde büyüttüğümü hiç hatırlamıyorum. Bu anlamda sitede bazı iktibasların olması beni bağlamaz kanaatindeyim. Bazı arkadaşlar uygun görüp yayınlamışlar. Ben şahsen öyle parlak tiplerden ziyade sesi daha az çıkan kişiler için iktibas yayınlama taraftarıyım. Platformdaki diğer arkadaşların tercihlerini referans alarak beni eleştirmen bence hakkaniyetli değil. Zira bu yazı öncelikle benim yazdığım sonra sitede yayınlanmış bir yazı.

    Bizlik ve diğerleri bahsi için; sosyal adalet söyleminde benim kırmızı çizgim halkçılık ve toplumculuk gibi kavramlar. Eğer kişi kendini halkın değerleriyle çatışmayı doğru kabul eden yada ona vaaz veren ve akıl öğreten konumunda görebiliyorsa bence kurduğu cümle din diliyle batıldır. Sadece zarar verir. Eliaçık televizyona çıkmaya başladıktan sonra olan şey tam olarak budur. Meselenin “batıl”lığını bir kenara koyarak ikinci bir hususa da değinmem lazım. Geçenlerde Yavuz abi ile muhabbet ederken İsmet Özel’in “Türk namaz kılan kişidir” ifadesi ile Eliaçık’ın “Namaz bir ibadet değildir” açıklamalarının dokunduğu ve işaret ettiği noktaların ayrımı üzerine konuştuk. Bu ülkenin en az %80’i için namaz bir “ibadet” ve kılmasa bile saygı duyulası bişeyse ve bu ülkenin mağdurlarının en az %60-70’i bu namaz kılma eylemine saygı duyan kişiler ise Eliaçık bu insanlara sırtını dönmüş ve “beyaz türk”e selam çakmıştır. Şimdi diceksiniz ki hayır aslında ortada bir cümle kuruyor falan. Bence kesinlikle değil. Bu ortada bir cümle değil. Bu saygısız bir cümledir.

    Son olarak; artık bu anlamada kuracağım her cümle için “işte senin hocan eliaçık da şöyle dedi bak ona ne diyorsun” gibi bariyerlerle karşılaşmak istemiyorum şahsen. cümle kurabilme selahiyetimi AKP engelleyemiyor. Ancak Eliaçık engelliyorsa bununla hesaplaşma hakkımın olduğunu elbette düşünecem.

    Eliaçık, yazıda da belirtmeye çalıştım artık bence bizden çok sistemin bir kalemidir. Kılıçarslan kadar olmasa da sisteme hizmet etmektedir. Tabi tövbe eder özeleştiri verirse diyebileceğim bişey yok. Bu an itibarı ile bir durum tesptidir. sadece. bence eleştirini bu zemin üzerinden kurmalısın.

  3. suat dedi ki:

    Bedri bu konuda kim seni eleştirirse aynı cümleleri kuruyorsun, başka bir argumanin yokmu ve beni ikna etmiyor. Gereksiz ve zamansız bir tartışma açıyorsun, bu konu beni çok rahatsız etti, o çok onemsedigin platformun yatayligi meselesine aykırı hareket ettin, bir diğer husus Saim’e yazdığın cevapta tövbe etsin falan demişsin, ne zamandan beri bir müslümana böyle hitap edebiliyorsun doğrusu çok yadirgadim. Üslubunu gözden geçirmeni tavsiye ederim.

  4. bedri dedi ki:

    Abi aynı cümleler kurmak yerine boşlukları doldurmak için kullandığım argümanlar aynı diyelim. Zamanlama konusunda ikna olmamanı ve tövbe meselesinde üstenci olduğumu düşünmeni aynı yere bağlıyorum şahsen. Benim özgül rahatsızlığıma işaret ederek cevap vermekten başka da şansım yok. Zamanlama konusunda ben bundan sonra oluşabilecek her türlü sözcüleştirme meyline de itiraz ediyorum. Bence Eliaçık sözün ağırlığını kaldırabilecek bir performansı bugüne kadar ortaya koyamadı. Ve bu haliyle kendi adıma cümle kurabilme selahiyetimi önemesemem gerektiğini elbette düşünücem. Bundan sonra Eliaçıksız cümle kurabilecek olmanın rahatlığını “ömerin kölesi” olmaya tercih ederim. Söz söylemek istediğim alanda sürekli yapma abi, etme abi, uygun olmaz abi gibi cümlelerle enejimi heba etmek istemiyorum. bunun yanı sıra tövbe bahsinde kendimi hatadan tenzih etmediğimi ve herkesin tövbe etmesi gerektiğini düşündüğümü az çok tahmin edersin diye düşünüyorum. bence hata yapmıştır ve tövbe etmelidir. ben hata yaparım ve tövbe etmem gerekir. bunu dipnotsuz söylemek üstenci bir cümle olduğu anlamına gelmese gerek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir