Devletin Çöpçü Balıkları
18 Ekim tarihinde Armutlu’da ‘Terör Operasyonu’ adı altında düzenlenen bir aramada evinde gencecik bir kız, Dilek Doğan vuruldu. Hastaneye kaldırılan genç kızın, 25 Ekim tarihinde vefat haberi ajanslara düştü. Sebebine gelince ailesinin beyanı ki bu benim için esastır. Polise içeri girerken, ‘Ayağınıza galoş giyin, öyle içeri girin’ demiştir. Yani gencecik bir kızın vurulma sebebi budur ve devletimiz tarafından canımızı korumak için görevlendirilen güvenlik görevlileri bu kadar pervasızca insan öldürebilmektedir.
11 Ekim günü Diyarbakır, Sur ilçesinde evinden ekmek almaya giden Helin Hasret Şen güvenlik görevlileri tarafından başından vurulmuştu. Babası şöyle diyor. “Kızım ekmek almaya giderken tek kurşunla kafasından vurularak öldürüldü. Kızımı polisler öldürdü”
Cizre’de çocuğu vurularak öldürülen kadın evladının defnini dahi yapamamış ve buzlukta cesedini saklamak zorunda kalmıştı. Yine Cizre’de 10 yaşındaki Cemile Çağırga vurularak öldürülüyordu. Suçu sokağa çıkmasıydı.
Daha birçok çocuktan, gençten bahsedebiliriz, güvenlik görevlileri tarafından katledilen.
Mesela Ethem Sarısülük, herkesin gözü önünde kameralar kayıtdayken bir polis tarafından vuruluyordu.
Mesela Ali İsmail Korkmaz, polisler ve bir grup sivil tarafından dövüle dövüle katledildi.
Mesela Berkin Elvan daha 14 yaşındaydı, bir polis tarafından bilerek ve kasıtlı bir şekilde başına bir gaz bombası atılarak katledildi.
Mesela Nihat Kazanhan oyun oynarken kasıtlı bir şekilde bir arsada vurularak katledildi
Mesela Roboski’de bir gece uçaklar tarafından bombalanarak katledilen ve parçalanan çocuklar,
Mesela Ceylan Önkol, çobanlık yaparken üzerine düşen bir havan bombası ile katledildi.
Bu katliamlar, inanın ki say say bitmez. Bu bir şekilde medyaya düşenler, daha gözümüzün görmediği onlarca vukuat var.
Peki bütün bu geçmişte yaşananlar sonucunda yargılananlar kaç kişidir. Ya da yargılamaların sonucu, aileleri veya katledilen kişilerin yakınlarını tatmin etmişmidir?
Gelelim daha başka olaylara;
2008 yılında Bayrampaşa’da bir havai fişek atölyesinde patlama meydana gelmiş ve 20 kişi ölmüş, yüze yakın kişi yaralanmıştır. İşyerinin ruhsatsız çalıştığı tespit edilmiştir. Bu olayda kaç devlet görevlisi yargı önüne çıkarılmış, kaçı ceza almıştır?
Örneğin Van’da meydana gelen deprem sonrası çürük olmasına rağmen sağlam raporu verilerek kalınan Bayram otelde deprem nedeniyle hayatını kaybedenler nedeniyle kaç tane devlet görevlisi yargılanabilmiştir?
Örneğin Soma’da bile bile ölüme gönderilen 301 madencinin ölümü nedeniyle yargılanan bir devlet görevlisi varmıdır?
Ermenek’te boğulan, Afşin’de toprak altında kalan o işçilerle ilgili tek bir tane kamu görevlisi ile ilgili soruşturma açılmış, yargılanmış, ceza almış olan varmıdır?
Tersanelerde ölen kişileri unuttuk bile !
Bütün bunları bir kenara koyun, daha 10 Ekim’de memleketin başkentinde, en işlek yerlerden biri olan Ankara tren garının yanında bir canlı bomba 100’den fazla insanın katline yol açmış, yüzlerce insan yaralanmıştır. İçişleri Bakanı herhangi bir kusurları olmadığını beyan etmiştir. Bir tane kamu görevlisi böyle bir konudan dolayı soruşturulmuyor. Suruç’la ilgili bir soruşturma duydunuz mu? Ya da Diyarbakır’da meydana gelen patlama ile ilgili bir kamu görevlisine dair bir soruşturma var mı? Birde üstelik bu iki olayda da failler bir gün önce gözaltına alınıp serbest bırakılıyor.
Bütün bunlar bugünle ilgili konular, hadi biraz geriye gidelim!
Örneğin Sivas katliamı ile ilgili bir kamu görevlisi soruşturuldu mu?
Mesela 1 Mayıs 77 ile ilgili bir kamu görevlisinin hesap verdiğini duydunuz mu?
Ya da Kahramanmaraş’ta olanlarla ilgili, ne bileyim Başbağlar da olanlar, Elazığ- Bingöl karayolunda göz göre göre ölüme gönderilen askerlerle ilgili olarak böyle bir şey duydunuz mu?
Hadi diyelim bunlar “derin” işler, peki bu memleketin kamu malları çarçur edilir, yargılanan, ceza alan kaç kişi?
Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat bütün bu işlerden yargılanan, ceza alan kamu görevlisi kaç tanedir acaba?
Kamunun herhangi bir biriminde atıyorum, tarihi saraylarda binlerce evrağı, yanlış depolamadan çürüten ve yok eden herhangi bir kişiye ceza verildiğini duydunuz mu?
Mesela büyük 99 depreminden sonra İstanbul’da herhangi bir kamu kuruluşunda yapılan inşaatlarda bir inceleme yapsak acaba kaçı güvenlidir?
Diyelim ki, bir kamu hastanesinde tabibin ihmali dolayısı ile bir hasta ölmüş olsa o doktorun yargılanma ihtimali varmıdır, yoksa o hekim muhakkak aklanır mı?
Şöyle düşünelim memlekete bir sürü GDO’lu ürün denetlenmeden sokulsa ve bizler bunu bir güzel afiyetle tüketsek, örneğin Pirinç, buna bağlı olabilecek hastalıklarla ilgili biz hangi sorumluyu dava edebiliriz?
Mesela niye iki senedir Sayıştay raporları TBMM’ye gelmez?
Herhangi bir trafik polisine ya da mesela tapu görevlisine rüşvetle kaçımız işini gördürmüştür?
Kaç tane kamu kuruluşunda rüşvetsiz iş yapılabilinir?
Evet bütün bu yukarıdaki soruların sonu gelmez, doğru dürüst cevabı da yoktur. Evet bana göre bu memleketin en büyük sorunu ne Kürt sorunudur, ne işsizlik sorunudur, ne ekonomik sorundur, ne de komşularımızla ilgili sorundur.
Bu Memleketin en büyük sorunu bizim kendi elimizle seçtiğimiz siyasilerin, atadıkları kamu görevlileri sorunudur. Bu siyasiler değişebiliyor, darbe ile iş başına gelenler dahil, zaman zaman yeterli olmamakla birlikte yargılanabiliyorlar da fakat biz bu ülkede çalan, vuran, yok eden, zarara uğratan, cahil, işgüzar kamu görevlilerini bir türlü yargılayamıyoruz. Onlar bir şekilde o seçilenler tarafından korunuyorlar.
Çünkü onlar bu devletin çöpçü balıklarıdır. Çöpçü balığı ne diye sorarsanız söyleyeyim, onlar Köpekbalıklarının dişlerini temizleyen ve o artıklarla karınlarını doyuran balıklardır. Köpekbalığının dişlerini kürdan gibi temizlerken, kendileri de o çöplerle beslenmiş olurlar. Hem olanların şahidi, hem de onun bir şekilde ortağıdırlar. O yüzden bu görevliler bir türlü yargılanamazlar, hesap vermezler. Başları her sıkıştığında ‘Memurin Muhakematı’ kanunu onları kurtarır. O yüzden bu memlekette Adalet hiçbir zaman yerine gelmez.
Yani bu memleketin en büyük sorunu ‘Kamu ve Kamu Görevlileri’ sorunudur. Bu sorunu çözdüğümüz gün inanın memleketin en önemli meselesini aşmış olacağız.