Darbe Karşıtı Gösteriler ve Hedefteki Kadın Olmak
15 Temmuz akşamı her şey biraz kaos halinde ilerledi. Uzun süre boyunca darbe olup olmadığına insanlar inanamadı. Bir kesim ise hemen sokağa fırladı ve tankları durdurmaya çalışırken canlarını yitirdiler. Allah onlardan razı olsun, çabaları zaferle sonuçlandı ve tabii ki yakınlarına sabır diliyorum zor bir imtihan yaşadıkları. Ben evdeydim ve sokağa çıkamamak için de sebeplerim vardı. Evimde jet seslerinin yaşattığı sonic patlamalar camları ve evi sarsıp korku yaşamamıza sebep oldu. Çünkü Ankara’da meclisi ve halkı bombalayan gözü dönmüş darbeci askerlerin neler yapabileceğine dair bir görüntü oluşturuyordu zihnimizde. Darbe girişimi önlendi. 178 insanımızı kaybettik ve onlarca insan yaralandı.
İlk geceden sonra daha çok insan sokağa çıkmaya başladı. Darbe girişimi önlendi ama tehlike sürüyor yönlü bir sürü açıklama geldi. Sonra göstericilerden ırkçı bir grubun Ankara’da Suriye’lilerin yaşadığı bir bölgeyi yakıp yıktıklarını öğrendik. Hatta Alevilere yönelik saldırı girişiminin bir kısmı engellenmiş, bir kısmı da farklı bölgelerde birkaç evi yakıp bazı vatandaşlara saldırmışlardı. Hayatım boyunca eylemlere katıldığım için eylemci sayısı ve eylem organizasyonu büyüdükçe kontrol edilmesi zor bir insan kitlesi olduğunu da gözlemledim. Ama topluluğun birbirini eğittiği ve kontrol altına aldığı büyük eylemler de gördük ve yaşadık bilfiil.
Seküler kesimden insanların sokağa çıkan topluluktan korktuğu bir çok yazı ve paylaşım gördüm. Onların bu korku ve çekincelerini anlayabiliyorum. Ben de geziye katıldığım zamanlar benzer korkuları yaşamıştım. Alanda çokça sözlü tacize uğramış ama tacizciler dışında bir kitlenin de var olduğunu görerek o korku halinden sıyrılmaya çalışmıştım. Bu korkuların birbirini tanımama ve yaşamlarına yabancı olma halinden de kaynaklandığını düşünüyorum.
Şu anda yaşanılan ve özellikle seküler kesimden kadınlara yönelik gerçekleşen sözlü tacizler ülkede hâkimiyetini asla kaybetmeyen “erkek dili”nin bir ürünü. Herhangi bir siyasi tartışmada dahi her kesimden kadınları ve kadınlığı aşağılayan küfürler ile karşılaşıyoruz. Darbe karşıtı gösterilerde de azınlık olan bir grubun bu şekilde eylem, slogan ve pankartlarını maalesef gördük ve eleştirdik. Cumhuriyet kurulduğu tarihten beri iktidar olan siyasi düşüncenin ötekisi olan kadını tahkir ederek hedef tahtasına oturttuğu da kabul edilmesi gereken acı bir gerçek. Onun için darbe karşıtı eylemlerde bulunan aklı başında insanların linç, nefret ve tacizlere karşı dikkatli ve uyarıcı olması elzem. Çünkü ötekinin hakkına sahip çıkmadan bir adalet tesis edilmesi mümkün değil.
Dediğim gibi o kadınların korkularını anlıyor, yalnız bu korkular üzerinden eylemcileri gerici, yobaz, Işid’çi ve cahil halk gibi tanımlamalar ile gömmek konusunda çok da anlayış gösteremiyorum, gösteremem. Çünkü bu hâl farklılıklar ile birlikte yaşama ihtimalini ortadan kaldıran bir toptancılığa evriliyor.
“Gezi’de başörtülü kadınlara karşı tacizlerde beraber yürümüştük peki şimdi neden bizlere yönelik bu tacizlere karşı başörtülü kadınlardan bir destek göremiyoruz” diyen feminist arkadaşlarımız var. Sadece gözden kaçırılan nokta; başörtülü kadınların gezi direnişi içerisinde yer alıp bu tacizlere yönelik eylem kararı alan özne olduğu sanırım. Feministler de alanlara örgütlü olarak katılsa beraberce bu cinsiyetçi söylem ve yazılara karşı bir şeyler yapabilirdik. Ama darbe karşıtı gösterilerde kadın mücadelesinde yer alan Müslüman kadın gruplarının herhangi bir örgütlülüğü, gücü yok ve var olan gücümüzü de barışın sesini yükseltmek, bir arada yaşama masajını yaymak üzere kullanıyoruz.
HDP kadın grubunun “Gösteriler esnasında alanda kadın yok. Erkek hakimiyetinde eylemler” eleştirisini tamamıyla yanlış buluyorum. 15 Temmuz gecesi de dahil olmak üzere kadınlar hep alandaydı. Örgütlü bir şekilde olmasa dahi bu gerçek reddedilemez. Hatta 15 Temmuz gecesi sopasını[1], kamyonunu[2], çocuklarını[3] alıp sokağa dökülen, askeri araçları durduran[4] kadınlar azımsanmayacak kadar çoktu. HDP’nin bu yanlıştan kurtulup özür dilemesini şahsen beklerim. Yoksa ötekiler ve ezilenler olarak kadınlar birbirine değmeyip acılarını paylaşmadıkça ülkenin daha da yaşanılmaz bir yer haline geleceği kesin.
Elbette bunları söylemek sosyal medyaya düşen ve darbeci askerlerden birinin kız çocuğuna karşı cinsel saldırıda bulunma tehditlerine ve kadınları/kadınlığı aşağılayan sözler ile tüm kadınlar olarak birlikte mücadele etmemize engel değil! Sokaklarda, camilerde, meydanlarda kadınlar aleyhine olan devlet politikalarına ve erkeklerin tanrılaşma arzusuna karşı, haklarımız için sonuna kadar mücadeleye devam!
Nebiye Arı
[1]
[2]
[3]
[4] http://aljazeera.com.tr/izle/darbecilere-tek-basina-direnen-kadin