Çocuk İşçiler, Makam Koltukları ve Siyasetin Fıtratı
Soma faciası sonrasında, alışık olduğumuz üzere inkarcı ve savunmacı politikalarla saldırgan ve konudan nemalanmaya çalışan politikalar çatıştı; ve sonuçta ise her daim olduğu üzere konunun özü unutularak ölenlerle birlikte üstü de örtüldü. Genel yas hanemize yazılan bu olayda ortaya atılan ve doğal olarak reddedilen iddialardan biri de madenlerde çocuk işçi çalıştırılması meselesiydi. Aslına bakarsanız bu denli riskli ve deneyim gerektiren bir iş kolunda yirmi yaşından küçük işçi çalıştırılması da doğru değil. Belki bu yaştaki işçiler alınabilir ama bir süre iş eğitiminden, özellikle de kaza anında yapılacak konularla ilgili eğitimlerden geçirilmesi gerekir. Aksi halde insanlar, bırakın çocuk yaştakileri, yönetici konumunda olanlar dahi bir kaza anında ne yapacaklarını şaşırarak, bu kazada da şahidi olduğumuz gibi, ölümleri daha da artıracak aptalca şeyler yapabilirler.
Gelelim çocuk işçi meselesine. Hükümet kanadı tarafından bu konu şiddetle reddedilmişti. Ancak TUİK anketleri bunun doğru olabileceğini ortaya koymakta.
Bu verilere göre Türkiye’deki toplam çocuk işçi sayısı şöyle:
15 Yaş 149 bin 164
16 Yaş 216 bin 334
17 Yaş 288 bin 274
18 Yaş 340 bin 916
19 Yaş 345 bin 388
Toplam 1.34 milyon 2.076
Kaynak: TUİK, 2012 Hane Halkı İşgücü Anketleri
TEPAV’ın çalışmalarına göre ise:
“Tüm bu sektörlerin toplamı çerçevesinde madencilik sektörüne bakıldığında ise, 113 bin çalışanı olan sektörde 15-19 yaş arasında çalışanların sayısı 5 bin 308 olarak görülüyor. Tüm madencilik sektöründe çalışanların 361’i 15 yaşında, 519’u 16 yaşında, 508’i 17 yaşında, 2 bin 949’u 18 yaşında ve 971’i 19 yaşında. 18 yaş altındaki çalışanların kayıtdışılık oranı madencilik sektörü itibariyle yüzde 47.1. 18 yaş üstündekilerde ise bu oran yüzde 12.3. Madencilik sektörü itibariyle 18 yaş altında çalışanların aylık geliri net 467 TL iken; 18 yaş üstündekilerin geliri 1172 TL.” (Hürriyet Gazetesi)
Sonuçta ise bu gerçeklik ortada kaldı ve madenlerde çocuk işçi çalıştırıldığını reddeden iki bakanımız ise koltuklarında oturmaya, yalan söylemenin politikanın fıtratında olduğu tezini ispatlamaya devam etmekteler.