Camın Teri
“Ben Mustafa Olcak. On yedi yaşındayım. Cam fabrikasında, goble servisinde işçiyim. Babam da Paşabahçe Cam Fabrikası’ndan emekli. Beş kardeşiz, hepimiz camcıyız.”
Böyle başlıyor merhum Süha Arın’ın 1985 yılında genç cam işçilerinin hayatına dair çektiği olağanüstü güzel “Camın Teri” belgeseli.
Büyük belgeselci, halk dostu, güzel insan Süha Arın’ın bu pek bilinmeyen belgeselini, önümüzdeki pazar gerçekleştireceğimiz Emek İftarı’na ithafen sizlerle paylaşıyoruz.
Emeği, emekçiliği, halkı ve hayatı bu kadar güzel ve sahici anlatan bir belgesel, sanırız ki zor bulunur.
Beğeneceğinizi umuyor dikkatinize sunuyoruz.
Biz hak geçmesinden korkarız. Ola ki bilmeden bu belgeseli paylaşmakla hakka giriyorsak, lütfen Süha Arın’ın varisleri bizleri uyarsın. Derdimiz ve muradımız bu müthiş fakat unutulmuş çalışmanın dolaşıma girmesi, hak ettiği ilgiyi görmesi.
Bir alıntı…
“Vitrinler hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu var eden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden. Nasıl piyasa farklı emek biçimlerini eşitler ve malları soyut bir değişim değerine indirgerse, toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarf edilen emek bir imajdan ibaret kalır.
Rumelihisarı’ndaki bir antikacının vitrininde, on dokuzuncu yüzyıldan kalma bazı ibrikler var. Zamanında defolu sayıldıkları için pazarlanamamışlar. Defoları, veremli işçilerin soluklarıyla birlikte cama üfledikleri kan damlaları. İbrikler bugün antika fiyatında.”
Nurdan Gürbilek – Vitrinde Yaşamak – Metis(s.38)
ahmet yusuf aydın’ın entelektüel dikkatini, farkındalığını ve şaşırtıcı metinlerarası bakışını tebrik ederim, gönülden on puan.