Kirazlıtepelilerin Muhtar Adayı Bayram Ali Kot: “Önce hukuk ve adalet diyeceğiz”
Kirazlıtepe Mahallesi önce İstanbul’a damgasını vuran Büyük Çamlıca camii eteğindeki mahalle olarak, ardından 4 Ekim 2018’de Esentepe camiinin yıkımı ve bu yıkıma karşı direnen mahalle sakinlerine yapılan polis müdahalesiyle gündeme gelmişti. Kentsel dönüşüm denilerek belirsiz sözleşmelerin imzalanması ve evlerinin boşaltılması istenen mahalle sakinleri mücadele etmeyi tercih ederek dernekleşmişti. Seçimler yaklaşırken mahallede neler olduğunu, adayların Kirazlıtepe ile ilgili politikalarını ve mahalleye dair vaadlerini Kirazlıtepe Dayanışma Derneği üyesi ve aynı zamanda muhtar adayı olan Bayram Ali Kot ile görüştük. Seçim süreciyle beraber Kirazlıtepe’nin ülke gündemine girmiş olduğunu belirten dernek üyeleri, yaşadıkları mahallede kendilerinin de söz sahibi olmak istediklerini belirtti. Açılışını Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Büyük Çamlıca camii ise gerekli altyapı ve yol çalışmaları yapılmadan ziyarete açıldığı için özellikle pazar günleri mahalledeki ulaşımın zorlaştığı belirtildi. Mahalleli, yetkililerin “en iyisini biz biliriz” mantığıyla hareket ettiği için asıl muhataplardan görüş almadıklarını dile getirdi. Muhtar adayı Bayram Ali Kot ile yaptığımız röportajı ilginize sunuyoruz.
Muhtar adayı olma süreciniz nasıl gerçekleşti?
Mahallede inisiyatif almak istedik. Arkadaşlar da beni aday çıkardılar. Biliyorsunuz, muhtarlar belediye başkanlarının ayakçısı oluyorlar. Biz de mahallenin geleceğinden tehlike sezdiğimiz için aday olduk. En azından konu komşunun hakkını savunabiliriz; bilgi birikimimizle bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Benim aklımda yoktu aslında. Komşularımız aday çıkaralım, bu adamlara muhtaç olmayalım, kendi adayımızı kendimiz çıkaralım dediler. Sağ olsunlar, bizi layık gördüler.
Eğer muhtar olursanız mücadeleyi nasıl sürdüreceksiniz?
Bizim mücadelemiz buradakinden farklı olmayacak. Vatandaşın hakkının hukukunun yazılı olmadığı hiçbir sürece mahalleliyi dahil etmeyeceğiz. Önce belge diyeceğiz. Önce hukuk ve adalet diyeceğiz. Beldiyelerin bu kentsel dönüşüm programlarında vatandaşa hiçbir söz hakkı tanımamak, onların bütün temennilerini göz ardı etmek gibi bir yaklaşımları var. Biz buna ‘güç zehirlenmesi’ diyoruz. Özellikle Ak Parti belediyelerinde bunu yaşıyoruz. Halbuki bu insanlar demokrasi ve insan hakları diye diye iktidar oldular. Güç aldıkları kitleyi ellerinin tersiyle itiyorlar, onlarla konuşmuyorlar. Biz de önümüzdeki süreçte nasip olursa vatandaşın hakkının hukukun bu rant politikalarına yedirilmemesi adına mücadelemize devam edeceğiz. Farklı bir stratejimiz yok.
Üsküdar’ın 16 mahallesinde kentsel dönüşüm ilan edildi. Şimdilik sıkıntı sadece burada ama burada yapılacak şey bayrak vazifesi de görüyor. Burada vatandaşın hakkı hukuku ne kadar temin edilirse diğer mahalleler için de örnek olacak. O yönetim tarzını buraya çekebilirsek bizden sonra gittiklerinde de bu prosedürden devam ederler diye düşünüyoruz. Diğer mahalleler adına da bir sorumluluğumuz var. Geçen hafta bakan bey buradaydı. Gelecek 5 yılda 1 milyon küsur konut değiştireceğiz dedi. Depreme karşı riskli yapıların tamamını değiştireceğiz diyor. Nasıl değiştirecekler, nasıl sıkıştıracaklar? Burası İstanbul’un en sağlam zemini. En yüksek zemini, tepesidir İstanbul’un. Ama adam burayı riskli alan ilan ediyor. Asbestin içinde yaşıyoruz. 24 saat şu havayı kokluyoruz. Bakan bey burada 5 dakika konuşacak diye hafriyatı kara toprakla kapattılar. Adam o havayı solumasın diye.
Asbeste ilişkin suç duyurusunda bulundunuz değil mi?
Evet. Dernek bünyesinde o kararı aldık. Bu talep vatandaştan geliyor. Bu adamlar bizi zehirliyorsa biz de savcılığa suç duyurusunda bulunalım diyorlar. Bunların yaptığı hiçbir şey karşılıksız kalmayacak ama Türkiye’de adalet sisteminin nasıl işlediğini biliyorsunuz. Sağlık Bakanlığı’na dilekçeyle müracat edip “bizim mahallede asbestten bahsediliyor, gel bir ölçüm yap” dediğimizde Bakanlık “sizin muhatabınız Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır” diyerek dilekçemizi oraya gönderiyor. Mantık bu. Bu ülkede yarın bir gün iktidar değişirse bize cevap yazan o adamların hepsi sorumlu olacak yazdıkları cevaplardan. Biz de mecburen Çevre Mühendisleri Odası’ndan yardım istedik. Onlar gelip tespit ettiler. Adamlar mahallede maskeyle dolaştı. O molozlara ellerini bile sürmediler. Bizim çocuklarımız o molozların arasında oynuyor. Biz de o havayı 24 saat soluyoruz. Bana sorarsanız bu Çernobil gibi bir insanlık suçudur. Bizim en doğal hakkımızdır temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak.
Anayasa’nın 56. maddesidir bu.
Evet. 24. madde de konut dokunulmazlığıdır. Ama adam gelip yandaki binayı yıkarken senin binayı da kasten vurup geçiriyor. Sonra pardon diyor. Onun korkusu yetiyor sana. Benim annemden biliyorum. Yandaki bina yıkılırken kadının tansiyonu 18’e çıktı. Götürdük Numune Hastanesine yatırdık. Belki ömrü birkaç yıl daha vefa edecekti. Bu adamların korkusu, stresi yüzünden kadıncağız toprak oldu gitti. İnsanlarımızı fiziken ve ruhen bitirdi bu süreç.
Sizin seçimi kazanmanızla beraber inşallah atlatılır bu süreç.
Seçimi kazanıp kaybetmemiz önemli değil. Bu dernek burada olduğu sürece hiçkimse bu mahallede istediği gibi at koşturamayacak. Bu vatandaşla şu masanın etrafında oturmadan kimse burada bir şey yapamaz.