Mehmet Asutay: “Kapitalizme Alternatif: İslami Moral Ekonomisi”
Tüm dünyayı saran ekonomik krize çözüm bulma çabaları sürerken, İslami bankacılık tartışmaların tam ortasına oturdu. İslami bankacılığı, yaşanan krize bir yol gösterici şeklinde değerlendiren Durham Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Asutay, İslami finansın kendi enstrümanlarını geliştirebilirse kapitalist sisteme güçlü bir alternatif olabileceğini belirtiyor.
Röportaj: METİN ALGÜL (Milat, 20 Aralık 2011)
Dünyada yaklaşık 80 ülkede 300′ün üzerinde faizsiz finans hizmeti yürüten kuruluş var. Bunun yüzde 40’ı ağırlıklı olarak Körfez ülkeleri olmak üzere Arap devletlerinde toplanıyor. Son 5 yılda ortalama yüzde 23.5 oranında büyüme gösteren sektörün, 2013 yılında 1.5 trilyona; 2020 yılında 4 trilyon dolara yükseleceği öngörülüyor. Durham Üniversitesi İslami Finans Programı’nda öğretim üyesi ve Müslüman Sosyal Bilimciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mehmet Asutay, İslami bankacılığın gelişmesi için açılım, tanıtım ve finansal eğitimin çok önemli olduğunu söylüyor.
Son 10 yılda Türkiye’de yükselen Anadolu sermayesinin İslami bankalarla çalışmadığını belirten Dr. Asutay, Anadolu’daki yeni sermayenin ‘Ben dindarım, namazımı kılarım, Hac’a giderim, zekatımı veririm ama ticaret ayrı’ zihniyetine sahip olduğunu ve bu bankalarla çalışmadığını söylüyor. İslami bankaların da çok kapalı bir sistemde çalıştıklarını söyleyen Dr. Asutay, bu bankaların daha çok tanınması için insanlara finansal eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor.
İslami bankacılığın konvansiyonel bankacılık sisteminden farkı nedir?
İslami bankacılık daha çok faizsiz sistem olarak biliniyor. Ancak bunun çok dar bir tanımlama olduğunu düşünüyorum. İslami bankacılığın temel farklılığı bir kere dünyayı algılamasıyla ilgilidir. Nasıl bir dünya hayal ediyor, nasıl bir insan hayal ediyoruz onunla ilgilidir. Bu bağlamda bakınca, sadece faizin yasak olduğu ya da faizsiz olarak ifade edilmiş bir bankacılığın aslında İslam ekonomisinin ifade etmeye çalıştığı kalkınmaya dayalı, insan gelişmişliğine dayalı anlayışı tam olarak ifade etmediğini düşünüyorum. Onun için İslami bankaların sadece faizsiz bankacılık vurgusunun yetersiz olduğunu düşünüyorum. Oradaki ‘İslami’nin anlamı çok daha geniştir.
İslami bankacılığın sosyal olması denince ne anlamalıyız?
Aslına temel noktamız İslam moral ekonomisi… İslam moral ekonomisinin çıkış noktasına bakarsak Müslüman ülkelerdeki ekonomik geri kalmışlıkla ilgilidir. Bu geri kalmışlıkları nasıl aşacağımızla ilgilidir. Bu bağlamda ciddi bir kritik getirmeye çalışmıştır. Özellikle kapitalizm ve sosyalizme alternatif olarak, İslam modeli çerçevesinde insan merkezli bir kalkınma anlayışına sahiptir. Bu bağlamda hem insanın hem toplumun hem de çevrenin gelişimini içererek şekilde dengeli bir ekonomik kalkınma modeli ifade etmektedir. İslami bankacılığın sosyal olmasından hareket ederek anlatmaya çalıştığımız ise, kalkınma amaçlı ve kalkınmayı sürdürülebilir olarak gerçekleştirmeye yönelik bir finans anlayışının geliştirilmesidir.
İslami bankalar makro ekonomiyi etkilemeyecek düzeyde
Yapılan araştırmalar İslami bankacılığın konvansiyonel bankacılık sistemine göre çok daha güvenli ve krizlere daha dayanıklı olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni nedir?
Burada biraz dikkatli olmamız gerekiyor. Etrafımızda var olan küresel kriz daha çok İslami finansın biraz daha hareketli olduğu ülkeleri ciddi şekilde etkilemedi. Dolayısıyla Körfez ülkelerinde ciddi bir likidite var. İşte bunun olması oradaki İslami finansı etkilemedi. İslami finansın etkilenmemiş olması İslami finansın iç dinamikleri yanında operasyonu yürüttüğü ülkelerin makro ekonomisi ile de ilgili… Çünkü İslami bankalar ne yazık ki her ülkede hala makro ekonomiyi etkilemeyecek kadar küçük seviyede. Malezya’da hükümetin ciddi desteğine rağmen, Malezya’nın toplam finansal hizmetleri içerisinde İslami finansın rolü sadece yüzde 20 oranında… Bu rakamın doğrudan finansal sitemi etkilemesi mümkün değil. O nedenle bu sonuçlara o kadar da çok güvenmemek lazım. İslami finansın krizlere karşı güvenilir olabilmesi için makro ekonomiyi etkileyebilecek seviyede olması lazım ama o seviyede değiliz.
İslami bankacılık alternatif olabilir
İslami bankacılık, yaşadığımız ekonomik ve finansal krizlere çare olabilecek bir model midir?
Ben ona inanıyorum… Bu sadece Müslüman olmamdan kaynaklanan bir şey değil. Gerçekten ciddi olarak bir alternatif olabileceğine inanıyorum. Bu sistemin alternatif olmasını sağlayabilecek tarafı, İslami finansın konvansiyonel finansa yaklaşmak yerine kendi temel prensipleri çerçevesinde, özellikle İslam moral ekonomisinin ifade etmeye çalıştığı o genel çerçeve içinde çalışıyor olması… Çünkü son 15 yılda ciddi bir yakınlaşma var konvansiyonel finansa… Bu bağlamda ciddi şekilde bir kopyalama sistemi var. Dolayısıyla bunu aşabilirsek, kendi enstrümanlarımızı geliştirebilirsek alternatif olabilecek güce sahip. Müslüman dünyanın dışındaki insanların ya da konvansiyonel sitemden şikayet edip İslami finansın bir umut olabileceğini düşünen insanların beklediği, bu sistemin sokaktaki insanın hayatını nasıl etkileyebilecek olduğu… Dolayısıyla İslami finansın bunu yapabileceğini ama bunu yapabilmek için İslam moral ekonomisinin daha çok çalışması gerektiğini düşünüyorum.
Kapitalist sistemin problemleri var
İslami bankacılığın sosyal tarafının kapitalist sistemin eksiklerini kapadığına katılıyor musunuz?
Vurgu yapmaya çalıştığımız tam da bu zaten… Kapitalist sistemin ciddi şekilde problemleri var. İslami finans da alternatif olarak bu açıklara, bu eksikliklere cevap verebilecek yönde bir alternatif. Ancak alternatif olabilmesi için kendi moral değerleri içinde ifade ettiğimiz temellere dönmesi gerekiyor. Burada da işte ‘İslam normlarına göre bir finans mı, yoksa sadece Fıkıh kurallarına göre uygulanmış sözleşmeye dayalı bir finans mı?’ sorusu gündeme geliyor. Aradaki fark ne yazık ki sözleşmeler… Fıkha dayalı sözleşmeler ve şu andaki İslami finans, olayın sonuçsal kısmına bakmıyor. Sadece kim, kime, neyi satmış ve bu helal mi ona bakıyor. ‘Bu işin sonucunda ne oldu?’, ‘Amaçlar gerçekleştirildi mi?’, ‘Ekonomik kalkınma ve insan gelişimi bağlamında neler yapıyoruz?’ sorularını yanıtlamıyor. Dolayısıyla içerik açısından eksikliğimiz var. O içeriği doldurabildiğimiz zaman, eminim ki bu sorunun cevabını geliştirmemiz mümkün olacak.
İslami bankacılık batıda yükselen bir trend… Batılı birçok banka konvansiyonel bankacılık operasyonlarının yanı sıra İslami Bankacılık departmanları kuruyor. Batılı bankacılık sisteminin İslami bankacılığa olan ilgisini nasıl yorumluyorsunuz?
Bunun bir pragmatist bir açıklaması var. Özellikle finansal krizin yaşandığı Batı ülkelerinde ciddi bir finansal sermayeye ihtiyaç var. Baktığımızda Körfez’de de ciddi bir sermaye birikmiş durumda… Ancak bu ülkeler “İslami finans yapabileceğimiz bir alan sağlarsanız biz yatırım yaparız” diye şart koşuyor. Batı ülkeleri de çeşitli değişiklikler yaparak Körfez’deki sermayenin kendi ülkelerine gelmesi için çaba sarf ediyorlar. Bu işin pragmatist tarafı… Ama bunun dışında ilginç durumlar da var. Örneğin İngiltere İşçi Partisi’nin Başkanı Gordon Brown bu olaya sadece pragmatist olarak bakmadı. Aynı zamanda bir değer olarak da gördü. İslami finansı toplumsal kalkınmayı gerçekleştirebilecek bir alternatif olarak gördü ve bu bağlamda destek sağladı. İslami bankacılığa finansal piyasalardaki gelişmelerin yanında akademik olarak ciddi gelişmeler var. Batı dünyasında örneğin; İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerde ciddi şekilde akademik ilgi de artmış durumda…
Bu konuda birtakım tartışmalar var. Toplanan fonlar tek bir kasada birleştiği için bazı İslam ülkelerinde hem İslami hem konvansiyonel bankacılık yapılmasını yasaklıyorlar. Bu anlamda Batılı ülkelerin İslami bankacılık konusunda başarılı olabileceğini düşünüyor musunuz?
Özellikle Katar örneği bu bağlamda önemli. Diğer körfez ülkeleri bunu yapmadı ama Katar böyle bir endişeden hareket ederek bu şekilde bir kural getirdi. Oldukça tartışıldı ama avantajları da var. Gerçi Katar bu kararı, finansal ve dini sebeplerden ziyade biraz politik yaptı. Her bir bankanın fıkıhçılardan oluşmuş olan bir kurulu vardır. Bu kurul bankanın operasyonlarının doğru olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Katar’da İslami bağlamda bir sıkıntı yoktu, politik bir tercih yapıldı. O politik tercih de İslami bankacılığın kimliği doğru dürüst ifade edilsin anlamında verilmişti. Yoksa dini bağlamda zaten fetva verilmişti ve bir sıkıntı olmayacağı söylenmişti. Bu politik tercih Batı’da olmayacak. Örneğin, İngiltere’de İslami banka kuruldu ama başarılı olamadı. Dolayısıyla tek başına kurulmuş olan İslami bankanın başarılı olamaması gibi bir problemle karşı karşıyayız. İslami banka olarak kurulmuş yatırım bankaları Batı’da başarılı ancak piyasaya yönelik mortgage veren, hesap açan yani halkla ilişki kuran ve onların finansmanını sağlayan bankaların başarılı olamama ihtimalleri var.
Türkiye’de yükselen yeni sermaye İslami bankalarla çalışmıyor
Peki, İslami bankacılık alanında özellikle Malezya son yıllarda böylesine öne çıkarken, Türkiye’nin bu alanda geri kalmasının nedenleri size göre neler?
Türkiye’deki politik kültürden kaynaklanan İslami olarak ifade edilememiş bir yapı var. En önemli sebeplerden biri olarak, Türkiye’nin sıkıntısı olan “kimlik bunalımının” bu bankaları da etkilediğini söyleyebiliriz. Özel finans kurumları, katılım bankaları, İslami bankalar insanların kafasında tam oturmadı. Bir diğer önemli sebep ne yazık ki Türkiye’deki politik kültürde İslami isminin verdiği rahatsızlık ve bu bankaların yeşil sermayenin, politik İslam’ın parçası olarak algılanıyor olması… Bu durum bankaların aktif olarak kendilerini piyasada ifade etmelerini engelledi. Ama son 10 senede neden başarı sağlanamadı? İslami bankacılığın aktif büyüklüğü Türkiye de yüzde 4’ler civarında. Son 10 yılda ciddi bir şekilde yükselen Anadolu burjuvaları, yükselen Anadolu sermayesi var. Bu Anadolu sermayesinin dinsel bağlamda da önemli bir pozisyonu var. Ancak orada birikmiş olan sermaye bir türlü Türkiye’deki İslami bankalara gelmiyor. Bu biraz da Müslüman kimliği ile ilgili. ‘Ben dindarım, namazımı kılarım, Hac’a giderim, zekatımı veririm ama ticaret ticarettir’ anlayışı var. Batı’da kapitalizmin gelişmesi Mark Webber tarafından Kalvinist (Modernizmle barışık muhafazakar anlayış) davranışla açıklanmıştır. Webber’in açıkladığı Kalvinizm bizde de var gibi. Dolayısıyla Türkiye’de yükselen sermaye İslami bankalarla çalışmıyor. Diğer yandan İslami bankalarımız çok kapalı çalışıyorlar, dışarıda fazla görünmüyorlar. Sanki toplumun parçası değiller. Ben bu kapalılığın da ciddi şekilde açılması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’de finansal cahillik var
Sizce, İslami bankacılık sektörünün toplum tarafından yeterince tanınıyor mu? Tanınmıyorsa nedenleri neler olabilir?
Türkiye’de halkımızın finansal eğitimi konusunda ciddi problem var. İnsanların finansal bilgileri oldukça sınırlı… Batı’da lisede başlayan finansal eğitimi gerçekleştirebilirsek başarılı oluruz. Malezya’da insanlara İslami bankacılık hakkında bilgi veriliyor. Türkiye’de ise finansal olarak cahillik durumu ile karşı karşıyayız. Bunun yanında İslami finans da kendisini ifade etmiyor. İslami bankaların özel ve genelde finansman dünyasına kendilerini anlatabilmeleri için eğitim işine ciddi önem verilmesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Maliye Bakanlığı ile beraber bu işi içselleştirmesi gerekiyor. Bu sistem İngiltere’de var. Ben birkaç liseye gidip İslami finansı öğrencilere anlattım. Türkiye’nin de bunu yapması lazım. Tabii bankaların da kendilerini daha çok tanıtması gerekiyor. Sadece belirli bir sektöre değil, toplumun bütün kesime hizmet vermeliler. Aslında birçok şey yapılıyor ama bunları anlatmadıkları için bilinmiyor. İnsanlar bu bankaların yaptıklarını bilseler aynı zamanda İslami bankacılığı tanımak için de iyi bir fırsat olmuş olur.
Bugün baktığınızda, Türkiye’de İslami bankacılık sistemi nasıl bir gelişim gösteriyor? Bu gelişimin temelinde ne tür kaygılar, arayışlar yatıyor?
Bu çok ilginç bir gelişim… Ben buna yatak ve dikey olarak bakıyorum. Yatay olarak baktığınız zaman İslami bankacılık Türkiye’de son 10 senede ciddi şekilde gelişti. Yatay derken şube sayısı, şubelerde çalışan insan sayısı olarak gelişti. Şu anda 600 şubede 14 bin çalışanı olan seviyeye geldi. Ama dikey olarak finansal sistem içindeki yeri ciddi şekilde değişmedi, dikey derinlik oluşmadı. Bunun nedeni de politik kültür, bizdeki Kalvinist ve pragmatist yaklaşım tarzıdır. Bu arada hükümet de hiçbir zaman bu sistemi ön plana çıkarma eğilimi içinde olmadı. Ancak son 1 senede bu konu üzerine gidilmeye başlandı. Merkez Bankası ciddi şekilde İslami finansla ilgilenmeye başladı.
Açılım, tanıtım ve finansal eğitim önemli
2020 yılında İslami bankacılığın 4 trilyon dolara yükseleceği belirtiliyor. Sizce bu büyümeyi yakalamak için nasıl bir strateji izlenecek?
Bence 2020 yılına varmadan ona ulaşılacak. Şu anda zaten 1.2 – 1.5 trilyon arasında olduğu konuşuluyor. Çok ciddi bir potansiyel var. Mesela şu an yükselen helal ürün pazarı var. İslami finansla beraber helal marketteki birikimi, İslami finansa dahil olmayan ama gönlünden İslami finans geçen sermayeyi, biraz pragmatist davranıp işin içine girmeyen Müslüman sermayeyi de düşünürseniz aslında çok daha yüksek rakamlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla 2020’ye varmadan o rakamın ciddi şekilde büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bu rakam konusunda korkumuz yok. Ama bu rakamın aşılması için daha pro-aktif şekilde çaba gösterilmesi gerekiyor. Bunun sağlam olarak gelişmesi için açılım, tanıtım ve finansal eğitimin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
KRİZ İSLAMİ BANKACILIĞI DA ETKİLEYECEK
Global İslami bankacılık sisteminin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Avrupa ve ABD’de finans sistemini de içine çeken bu krizlerin derinleşeceğini göz önünde bulundurursak, İslami bankacığın 2012’de ne oranda büyümesini bekliyorsunuz?
İslami bankacılık var olan makro ekonomi içinde yaşıyor. Dolayısıyla var olan ekonomi kendi konjonktürel daralmasına girdiği zaman İslami bankacılık da aynı konjonktürel daralmadan etkilenecek. Bunu Dubai örneğinde gördük. Dubai sukuk konusunda temerrüde düştü. Çünkü Dubai finansal likidite problemine girdi. Karşılığında da ciddi bir sukuk problemi yaşadı. Bunun Dubai İslamic Bank üzerinde de etkisi oldu. Dolayısıyla var olan ekonomik çevre İslami bankacılığı ciddi şekilde etkiliyor. Hakim olan, dolayısıyla makro ekonomiyi şekillendiren İslami bankacılık değil. O nedenle makro ekonomiden ciddi şekilde etkilenmek zorunda. Daralma ve 2012’nin zorlukları İslami finans üzerinde etkili olacak. 2012 ve hatta daha sonrasında da İslami bankacılığın bundan etkilenmesi kaçınılmaz.
TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI
Bankalar: Al Baraka, Bank Asya, Kuveyt Türk, Türkiye Finans
Şube Sayısı: 680
İstihdam edilen kişi: 14.000
Toplam Aktif toplamı: 55 milyar $ ( Kasım ayı itibariyle)
Net Kar: 955.620 TL
Öz Varlıkları: 5.998.313 TL
Toplanan Fonlar: 39 milyar TL
Kullandırılan Fonlar: 41 milyar $
Sektördeki Aktif Payı: % 4,4
Sektörde toplanan fonların oranı: % 5,4
Sektörde kullandırılan fonların oranı: % 5,7
DÜNYADA İSLAMİ BANKACILIĞIN DAĞILIMI
Malezya % 16
Bahreyn % 14
İngiltere % 9
Birleşik Arap Emirlikleri % 7
Kuveyt % 7
Amerika % 6
Suudi Arabistan % 4
İran % 4
Pakistan % 4
Diğer % 29
Mehmet Asutay kimdir?
Durham Üniversitesi İslami Finans Programı’nda İslam Ekonomisi, bankacılık ve finans; Ortadoğu ve İslam ülkelerinde ekonomi; ekonomi politik ve ekonomik gelişim konularında dersler verip, master ve doktora araştırmalarına danışmanlık yapmaktadır. Ayrıca Review of Islamic Economics dergisinde editörlük, American Journal of Islamic Social Sciences dergisinde yardımcı editörlük görevi yürütmekte ve Borneo Journal of Business and Economics de dahil olmak üzere çeşitli akademik dergilerin yayın kurulunda yer almaktadır.
Ekonomi ve siyaset ilişkisi ve bu ilişkinin Türkiye’deki kronik ekonomik istikrarsızlık üzerindeki etkisi hakkındaki kitapları 2011 Routledge tarafından yayımlanacaktır. Asutay ayrıca şu an İslami Finans hakkında iki kitabın editörlüğünü yapmaktadır. Edward Elgar’s Critical Thinking Serisinin 2011 yılında yayınlanacak ciltlerinin İslam Ekonomisiyle ilgili bölümlerinin editörlüğünü yürütmektedir. Asutay’ın İslam ahlak ekonomisi, İslami bankacılık ve finans; Ortadoğu ekonomileri ve Türkiye’nin ekonomi politiği konulu makaleleri çeşitli dergilerde yayımlanmıştır.
Değerli Hocam Mehmet Bey,
İslam Ekonomisi sahasında araştırma ve inceleme yapılabilecek çok sayıda kaynağın olmadığı günümüzde bu alana bütün mesaimi vererek yoğunlaşmak istiyorum. Konuyla ilgili olarak danıştığım Sakarya Üniversitesinden arkadaşım Doç.Mahmut beyin tavsiyesi Mehmet Asutay beyle irtibata geçebileceğim yönündeydi. Değerli Mehmet Hocama sormak istediğim konu Türkiyede ya da dünyada İslam Ekonomisiyle ilgili araştırma yapılabilecek bir üniversite, kürsü var mı? Bu alanda yardımcı olabileceğinizi umarak hayırlı ve başarıl çalışmalar dilerim.
Ahmet Topcu
İslami bankacılık olarak katılım bankalarının örnek gösterilmesi beni şaşırttı. Bu kadar itibar edildiğini gördüğüm hocanın bu bankaları bu şekilde göstermesi islam dünyası olarak ne kadar fikri üretimden uzak olduğumuzu göstermektedir.
Sermaye dengesini bozan, yatırım dengesini bozan, risksiz kar sağlayan kurumlar nasıl olur da islami olabilir?