Üçüncü ve Son İftarımızın VOA haberinin Türkçe metni…
Türkiye’de Zenginlik İftarla İlgili Ayrışma Yaratıyor
Türkiye’de, İslam dininin oruç ayı olan Ramazan, zenginle fakir arasındaki büyüyen uçurumun dikkat çekmesine neden oldu. Ülkenin büyüyen, emsalsiz ekonomik yükselişinin gerçekleştiği son on yılın ürünü zengin sınıfı, iftarlarını lüks restoran ve otellerde yapan sayısının artmasına neden oldu. Ancak bu durum, ülkede büyümekte olan tartışmayı körükledi.
İstanbul’un merkezindeki bir parkta, öğrenci Rumeysa Çamdereli 5 yıldızlı otellerin gölgesindeki bir iftar yemeğinin hazırlanmasına yardımcı oluyor. Yemek herkese açık ve Ramazan ayı boyunca tutulan orucun bir gününün bitişi anlamına geliyor. Ancak Çamdereli’nin açıkladığı üzere, haftada bir gerçekleşen bu etkinlik aynı zamanda bu kutsal ay boyunca sergilenen gösteriş ve şatafatı da protesto ediyor:
“Ramazan fakir olanı, bir zaman gelip aç kalabileceğimizi, infak etmek zorunda olduğumuzu hatırlamamız gereken bir zaman. Bu protesto lüks otellerde iftarlarını yapanlara bunu hatırlatmak istiyor.”
Çorba, peynir, hurmadan oluşan basit menü, etraftaki 5 yıldızlı otel iftarlarına net bir zıtlık içinde. Bu iftarlara kişi başı 100$ ya da fazlası ödeniyor.
Bu beş yıldızlı otellerden birinde restoran yöneticisi olan İlker Sonuk son dakika hazırlıklarını dikkatli bir şekilde yönlendiriyor. Orada, bütün bir kuzu çevirme de dâhil olmak üzere şatafatlı bir sofra var. Ve bunun gibi restoranlarda iftar yapmak gittikçe daha popüler hale geliyor. İlker Sonuk insanların böyle lüks bir yerde iftarlarını açmak istemesinde yanlış bir şey olmadığını söylüyor:
“Bu tamamen kişisel tercihle ilgili. İftarlarını evde aileleriyle geçirmek isteyenler de, müşterileri ve iş arkadaşlarıyla otelde geçirmek isteyenler de var. Gördüğünüz gibi bahçedeyiz. Akşam yemeği ve iftar için çok güzel bir atmosfer. Örneğin pazartesi günü bir şirket için 500 kişilik bir iftar düzenleyeceğiz.”
Hükümet üyeleri sık sık 5 yıldızlı iftarlarda görülüyorlar. Ancak protestocuların mesajıyla harekete geçen Başbakan Erdoğan, gösterişli iftarları eleştirdi. Ve hükümet sözcüsü, yönetimdeki AKP’nin üyesi Cemil Çiçek, pahalı iftarların birine katıldığı esnada bu iftarlara karşı çıktığı şu açıklamalarda bulundu:
“Bu, böylesi bir şekilde yaptığımız son iftar olmalı. İnanın bana, sizin mutfağa geri göndereceğiniz yemek kırıntılarına dahi ihtiyacı olanlar var.”
Yönetimde olan AKP yoksulların partisi olduğunu iddia ediyor. Ancak ekonomik büyüme istatistiklerinin aksine yoksulluk içerisinde yaşayan Türklerin sayısı azalmadı, AKP’nin iktidarda olduğu dokuz yıl boyunca büyük oranda değişmeden yüzde 18’de kaldı.
Yanıbaşımızdaki parktaki iftara döndüğümüzde, sabırsızlıkla oruçlarını açmak için bekleyen yüzlerce insana yemek dağıtılıyor.
Yemek dualarla başlıyor. Sadece yiyeceklere değil iftarın karşılık geldiği fikirlere de açlık var:
“Bazı insanlar yiyecek yemek bulamazken bir iftar yemeğine 300$ ödeyenler var ve bu miktar asgari ücrete yakın bir miktar.” dedi. “Orucun tüm Müslümanlar için anlamı eşit olmak ve diğerinin halini anlamaktır. Bu yüzden biz bu lüks iftarların manasız ve israf olduğunu düşünüyoruz.”
İftar yavaşça sona ererken öğrenci Çamdereli için büyük temizlik başlıyor. Protestonun, Ramazanın tam da kendisi gibi, ayrılıklar yaratmakla değil, Türk toplumundaki farklılıklar arasında köprü olmakla ilgili olduğunu ekliyor Çamdereli:
“Müslümanlar, gayrimüslimler, Türkler, Kürtler, Türkiye’deki herkes yemeğini beraberce yiyebilir, paylaşabilir. Ramazanın manası dâhilinde Türkiye’ye ve belki de dünyaya ancak bu şekilde mutluluk ve adaleti getirebiliriz.”
Yönetimde olan AKP, ekonomik icraatıyla gururlanıyor. Ancak bu başarı aynı zamanda zenginle fakir arasında gittikçe büyüyen bir uçuruma sebep oldu. Bu uçurumun üstesinden gelmek gözlemcilere göre partinin çözmesi gereken en ciddi sorun olabilir.