Tozkoparan ahalisi: “Rantçılara Verdiğimiz Rahatsızlıktan Dolayı Özür Dilemiyoruz!”
Mehmet Abi ”çocukların domatesleri bahçeden toplayıp yiyebildiği bir mahalledir burası” diyor, Tozkoparan için. ”Biraz daha vakitlice gelseydiniz sizinle ağaçlardan vişne toplardık” diye de ekliyor. Çok yüksek olmayan geniş apartmanların, bahçelerin, büyükçe parkın olduğu bir mahalle Tozkoparan. Bizim mahalleye gitme sebebimiz ise Tozkoparan Derneği tarafından düzenlenen bir forum. 2006 yılından beri çivi dahi çakamadıkları evlerinin akıbetini mahalleli haliyle merak ediyor. Bu işin sonunun nereye varacağını da birlikte değerlendirmek ve çözüm yolu bulmak için toplanıyorlar. Forumun yapıldığı yer ise Tozkoparan Derneği’nin de içinde olduğu Halk Pazarı içi…
Ramazan’a rağmen foruma katılım oldukça fazlaydı. Forum öncesi panel için gelen konuşmacılar ise Elif İnce (Gazeteci), Mücella Yapıcı (Mimar), Taylan Kesanbilici (Gazeteci), Emel Neçelik (Avukat), ve Ömer Kiriş (TozDer Yöneticisi) idi. Panel başlamadan önce Sarıgöl Mahallesi’nden Şadi abi; Bağcılar’dan Türkan abla; ve Sultangazi’den Erkan abi kendi mahallelerindeki kentsel dönüşümün ne aşamada olduğuna ve yürüttükleri mücadeleye dair ufak birer konuşma yaptılar. Onlar konuştukça bir kere daha gidip derde ortak olmanın, bizzat yaşayanın dilinden o tecrübeyi dinlemenin ne kadar kıymetli olduğunu anladık.
Panelde ne konuşulduğu haberin devamında mevcut ancak forumda konuşmacılara gelen sorular ve dile getirilen fikirler gösteriyor ki; Tozkoparan Mahallesinde herkes kendi politik çizgisini koruyarak kendi evi hakkında söz söyleyebilmenin ve birlikte hareket edebilmenin kanallarını sonuna kadar açmış. Anlaşılan; Tozkoparan Mahallesi hükümetinden, belediyesine; gazetecisinden akademisyenine ve yüksek mimarına varana dek her türlü ”rantçı”nın, ”fırsatçı”nın güdümünden uzakta kendi mahalleleri hakkında kendi istekleri ve beklentileri doğrultusunda yine kendileri karar verecek.
“Sadece yıllarca emek vererek aldığım evimi değil, dünyamı kaybetmiş olacağım”
Erkan Vakkat (Sultangazi Cumhuriyet Mahallesi)
Riskli alan ilan edilen mahallemizde evlerimizin yıkılıp yenilerinin yapılmasına ihtiyatlı davrananlar ve olumlu bakanlar vardı. Biz ihtiyatlı davranan kesim içindeydik. Bu durum bizi bir arayışa yöneltti ve Mücella Hanım sayesinde Tozkoparanlı Ömer beyle iletişime geçtik. Mahallemiz Sultangazi ilçesinde 80’li yılların başında yapılan mahalleler gecekondu önleme bölgesi olarak kurulmuş. Baktık ki 775 sayılı gecekondu yasasına göre yapılan mahallemiz ile Tozkoparan kuruluş olarak çok benzermiş. Ve şu an yıkılacak yerlerin yerine yapılacak şeyin gerçekten belirsiz olduğunu gördük. Bizim gibi düşünen insanlarla biraraya gelip bir dernek kurduk. Bu dernek belediyeden çeşitli kurumların muhatabı bir merkez haline geldi. Lakin derneğin diyalog halinde olmasının olumlu tarafı olsa da bu ilişkilerde bazı olumsuzluklar da yaşandı. Varımız yoğumuz bir dairemiz vardı. Kendi içinde ihtiyatlı davranan bir muhalefet grubu oluşturduk. Mahallerle temas halinde olduk basını takip etmeye başladık. Öncesinde dizi film izleyen mahalleliler olarak artık kentsel dönüşümle ilgili haberleri takip edip duyarlı hale geldik. Mimarlar odasına gidip gelmeye başladık. Dolayısıyla bu konuyla ilgili birikime sahip olduk.
Evlerimizle ilgili belirsizlik sürüyordu ve çeşitli söylentiler dolaşıyordu. Buralar yıkılıp elektrik, su üreten yerler yapılacak siz de bundan pay alacaksınız, modern evlerde oturacaksınız dendi. Bu durum bir kısım insanları heyecanlandırdı ve yıkılsın dediler. Ama kentsel dönüşüm ofisi kurulunca 1167 daireden sadece 8 daire kentsel dönüşüm ofisine imza verdi. Çünkü sözleşmede yapılacak yeni evin metrekaresi belli değildi. Maddeler arasında çevre ve şehircilik bakanlığının her türlü değişiklik yapma hakkına sahip olduğu belirtiliyordu. Bu durum bizleri daha da şüpheye soktu ve ikinci derneğimizi kurduk. Özellikle yaşlılarımızda had safhada duyarlılık oluştu. Siz burayı anlaşıp verirseniz biz bir daha buraya sağ olarak dönemeyiz dediler. Biz de riskli alan kararını iptal etmek için dava açtık. Davayı biz sizden önce açtık ama siz bizden önce kazandınız bu anlamda kıskanıyoruz. Burada yaratılan algıya dikkat etmeliyiz. Eğer burada bir dönüşüm olacaksa da bunun kararını biz vermeliyiz. Çünkü ben sadece yıllarca emek vererek aldığım evimi kaybetmeyeceğim dünyamı kaybetmiş olacağım.
“Yıllardır süren bu kentsel dönüşümden bir tane memnun olan insan yok.”
Şadi Çatı (Gaziosmanpaşa Sarıgöl Mahallesi)
Mahallemiz roman ağırlıklı bir mahalledir. 1984’de gecekondu imar affı kanunuyla tapularımız verildi. 2004’den itibaren de hükümetimiz bundan sonra gecekondu yasak diyerek evlerimizi yıkmaya başladı. Evlerimiz elimizden zorla alındı. 350 kişi mahalleden gitti. Beş altısının dışında kimse ev alamadı. Evleri varken kiracı durumuna düştüler. Tıpkı Sulukule’de olduğu gibi verilen sözler tutulmadı. 8-9 senedir bunları yaşıyoruz mağduruz. Yahya Kemal mahallesindeki yıkımlarda evi yıkılan bir aile başka yerde kiralık bir ev tutuyorlar ama roman olduğu için istenmiyor. Aile de evsiz kalıyor ve sokakta naylondan çadır kuruyor. Ailenin 3 aylık bebeği soğuktan donarak öldü. Yıllardır süren bu kentsel dönüşümden bir tane memnun olan insan yok.
“Depremden korkmuyoruz çünkü onurumuz çiğnendi.”
Türkan Yıldırım (Bağcılar)
Bağcılar meydana yakın bir mahallede oturuyorum. Bir komşumuz 1999 depreminden sonra yıllarca bakanlığa, resmi kurumlara binamız çürük yeniden yapılmasını istiyoruz diye dilekçe yazıyordu. Bir gün bakanlıktan binanıza riskli alan raporu alırsanız gerekli şeyler yapılır diye cevap geldi. Ondan önce ve belediye ile görüşmelerimiz vardı. Riskli alan raporunu almadan önce endişeliydik. Belediye başkanı, TOKİ ile görüştük. Binamızın arkasında iki bina sığacak kadar arsamız var yıkıp sağlam binada oturalım istedik. Eğer biz gerçekten güvende değilsek risk raporu almamız gerekiyorsa alalım dedik. Almadan önce belediye başkanı ile görüştük ve başkanım 60 malik var bunlar orta gelirli insanlar hiç kimse mağdur olmayacaksa bu sözü veriyorsanız risk raporu alalım dedik. Belediye başkanı bize insandan değerli ne var ki gidin alın dedi. TOKİ’yle görüştük komşularımız endişeli bu raporu alalım mı dedik. Evleriniz buharlaşıp uçacak mı niye endişeleniyorsunuz dediler. Risk raporunu aldık ve imar durum raporu çıktı. 60 malikten sadece 45 malike ev çıktı. İtiraz ettiğimizde ise belediye bize inanmasaydınız, internetten araştırsaydınız dediler. Verilmeyen evler için üst kat çıkılmasına izin verin ya da arka tarafı imara açın dedik. İzin vermediler
Biz orta halli insanlarız. Ömrümüzde ancak bir ev sahibi olmuşuz ve bir daha alamayız. Bu olaydan sonra kalp krizi geçiren, hastalananlar, bizi suçlayanlar oldu. Komşum Allah’a inancınız varsa bu raporu nasıl aldıysanız öyle bu işi temizleyin yoksa eşim intihar edecek dedi. Bu süreçte bir umut derneği ile tanıştık ve dava açtık. Davamız 2 senedir devam ediyor.
Belediye başkanı, TOKİ evlerinizi bize satın dediler. TOKİ sizi Bağcılar’a bağlayan nedir Kayabaşını överek oraya gidin dediler. Ben 20 senedir Bağcılar’ın pisliğini çekiyorum. Ekim gibi plan iptal davamız sonuçlanacak. Çok zorluklar yaşadık ama mücadele edeceğiz. Yalnızlaştırılıyoruz. “Bizim evimiz değerlenecek, Türkan karşı çıkıyor” diyorlar. Risk raporu alınıp yenilenmesini isteyenlerden biriydim. Ama işin aslı o değilmiş. Amaç tecrit edilmekmiş. Depremden korkmuyoruz, çünkü onurumuz çiğnendi!
“1980’deki darbenin asıl nedeni, Türkiye hukukundaki özelikle kente, imara, ormana, çevreye dair kanunların değiştirilmesi süreciydi.”
Mücella Yapıcı (Mimar)
Bütün bunları duyunca bunların farkında olan meslek insanı olarak üzülmemek elde değil. Çünkü geldiğimiz nokta başından beri belliydi. Demek ki bizler görevini layıkıyla yapamadık ya da sistemin insanların ihtiyaçları üzerinden kendine kar çıkarma becerisine hep birlikte yeterince karşı koyamadık. Oysa içinde bulunduğunuz Tozkoparan mahallesi bu İstanbul’da konut sorununa devletin düzgün yaklaşırsa elindeki imkanlarla nasıl çözüm bulabildiğinin ispatıdır. Yani 775 sayılı gecekondu kanunu. Ne yazık ki 1980’den sonra ülkemiz farklı bir ekonomik kalkınma modelini kendine seçti. Ekonomik kalkınmasını mekan, gayrimenkul ve bunların beslediği finans sektörü üzerinden seçti. 1980’deki darbenin asıl nedeni bizi buralara getirdi. Bu süreç Türkiye hukukundaki bazı kanunların; özelikle kente, imara, ormana, çevreye dair kanunların değiştirilmesi süreciydi. Hiçbirimiz sesimizi çıkaramadık. Kentin merkezi bölgeleri içinde bir çok turizm alanı ilan edildi. Bugün bizi ilgilendirmediğini zannettiğimiz şey aslında hepimizi cebinden çalan değişen ekonomik düzene hukuki zemin oluşturdu.
“Sulukule çok ciddi vaatlerin verildiği ve neredeyse hiçbir vaadin gerçekleşmediği bir mahallenin örneğidir.”
Elif İnce (Gazeteci)
Ben size kısaca yaklaşık 3 senedir takip ettiğim Sulukule mahallesini anlatmak istiyorum. Sulukule çok ciddi vaatlerin verildiği ve neredeyse hiçbir vaadin gerçekleşmediği bir mahallenin örneğidir. Sulukule 1453’de Romanlara verilen bir mahalle ve Osmanlı’dan kalma tapuları var. Ama diğer kentsel dönüşüm süreçlerinde yapıldığı gibi burada da hırsızlık, uyuşturucu üzerinden itibarsızlaştırma yapıldı. Yeni evler verildiğinde güvenlik sorunları çözülecek dendiği halde açıldığı ilk haftada 75 su saati çalındı. Şuan mahallenin etrafını dikenli teller ve güvenlik kameraları takmak için ev sahiplerinden 1435 lira masraf istiyorlar. Mahalleyi çok ciddi şekilde ayrıştırdılar. Mahallenin en zenginleri ev sahibi olabildi. Mahallede ekonomik ve sosyal sorunlar çözülmediği için sorunlar çok ciddi arttı. Şu an zemin kattaki bütün daireler demirlik taktı. Eskiden kapımızı kilitlemeden yatardık ama şimdi giriş katları demirliyoruz diyorlar.
İlk başta mahalleye girildiği zaman metrekare fiyatı 1243 lira olacak denmişti. Projenin sonunda metrekare fiyatı 2500 liraya çıktı. Fatih belediye başkanı burası mahalle için yaptığımız sosyal bir proje demişti. Sulukule’de çalışan sivil toplum kuruluşlarının verdiği rakamlara göre dönüşümden önce mahallede 3000 kişi yaşıyordu. Fatih belediyesinin verdiği rakamlara göre şuan yeni mahallede eskiden kalan sadece 199 kişi var. Yine herkesin kendi evi neredeyse orada yeni ev yapılacak ve istediğiniz metrekarede olacak denilip beş seçenek sunuldu. Daha sonra bir anda karar değiştirip biz kura çekeceğiz çünkü yer yetmiyor denildi. Neden çünkü mahalleye birçok yatırımcı gelmişti. Bu arada kimseye istediği metrekarede ev çıkmadı. Çoğu kişiye eskisinden çok daha küçük evler verildi. Ve Kurada çıkan evlerin çoğu ise mahallenin dışına doğruydu. Kira yardımları gecikti. Kiralar çok arttı. İnsanlar kira fazlasını ceplerinden vermek zorunda kaldılar.
Mesela emekli İsmail amca var Sulukule’de mahalle yıkılmadan önce üç katlı evi vardı. Bir katında eşi ve kızı, bir katında, diğer katı ise kiracısı oturuyordu. Sonra bu proje geliyor ve İsmail amcanın şimdi 270 bin borcu var. Ve hayat koşulları çok ciddi bir şekilde değiştiği için İsmail amca kalp krizi geçirdi. Eşi ve çocuğu antidepresan kullanmaya başladı. Çok mutlu bir ailenin çöküşüne an be an şahit oldum. Bundan sonra 15 sene borç ödeyecekler ve İsmail amca ben 15 sene yaşayacak mıyım bilmiyorum ama çocuğuma borç bırakıyorum diyor.
“Tozkoparan’da eğer bir proje olacaksa Tozkoparan halkının iradesi bu işin içinde olacak.”
Ömer Kiriş (Tozkoparan Mahallesi)
Biz Tozkoparan’da riskli alan raporunu iptal ettirdik. Peki bu ne anlama geliyor? Tozkoparan’ın çetin ceviz olduğunu biliyorlar. Tozkoparan halkının mücadeleyi bırakmayacağını, yaklaşık on yıldır yapılan baskıların halkın gözünde bir anlamı olmadığını anladılar. Şimdi ne olacak? Onların gözünden burası birilerine peşkeş çekilmesi gereken arazi. Burayı tekrar riskli alan ilan edecekler. Sevgili arkadaşlar neden devlet hastaneleri şehrin dışında yapılmaya başlandı o devlet hastanelerine kim gidecek? Biz gideceğiz. Bizi de oraya göndermek istedikleri için şehrin dışına yapıyorlar. Merkezde boşalan hastanelere zenginler için özel hastaneler yapıyorlar.
Gecenin bir vakti gelip apartmanlarımızın duvarlarını yedi sekiz kişilik guruplar halinde kırıyorlar. Daha sonra yıkılan molozların fotoğraflarını çekiyorlar. Bunları iste biz böyle harabe evleri yıkmak istiyoruz diyerek Danıştay davasında kullandılar. Su saatlerini üzerimize almamız için baskı yapıyorlar Elli yıldır neredeydiniz peki. Okullarımız gitti çocuklarımızı dışarıya gönderiyoruz. Burayı itibarsızlaştırmak istiyorlar. Ama biz diğer bütün mahallelerle irtibat içindeyiz. Bir şansımız da bu. Şadi abinin anlattığı 3 aylık çocuk hangimizin içini burkmadı. Yarın Tozkoparan böyle mi olsun? Üç seferdir panele çağırdığımız belediye başkanı gelmiyor. Çünkü bizimle karşılaşmak istemiyor. Ve siz haklı olarak ne olacak sorusunu bize soruyorsunuz. Biz bu sorunun cevabını verecek konumdaki resmi kurum değiliz. Biz o resmi kurumların içerisindeki hayırsız düşüncelerin karşısındaki Tozkoparan halkının haklı mücadelesini vermek isteyen bir grup insanız. Bizim istediğimiz çok açık ve nettir. Tozkoparan’da eğer bir proje olacaksa Tozkoparan halkının iradesi bu işin içinde olacak! Evlerimiz eski olabilir ama benim evimi komşumu yeşilimi öteleyemezsin. Kiracılara hak istiyorsunuz diyorlar. Ben 25-30 yıldır beraber yaşadığım evimin yedek anahtarını bıraktığım kiracıma sahip çıkmazsam onursuz bir insan olurum. Benim komşumu esnafımı yok etme. Biz bunlara karşı bir mücadele içindeyiz. Benim hakkım neyse, kiracımın esnafımın hakkı da odur!