TEXİM İşçilerini Toplu Ziyaretimiz
Sendikalaştıkları için işten çıkartılan trikocu abi ve kardeşlerimizi geçen hafta cumartesi günü (22 Eylül) topluca ziyarete gittik.
Texim triko ve tekstil firmasında çalışırken, haklarını aradıkları ve sendikalaştıkları için 6 Ağustos’ta 36 işçi işten çıkarılmıştı. O günden bu yana da fabrika önünde kurdukları çadırda mücadelelerini sürdürmekteler. Maksatları haksız yere atıldıkları işyerine geri dönmek ve sendikalaşma haklarını kullanmak. Yani, haklarını yedirmeden ve haysiyetlerini teslim etmeden çalışabilmek.
Emeğiyle geçinenlerin, çoğu zaman “hak”larının bir bölümünü sermaye sahiplerine bırakmak zorunda kaldıkları bir ülkede yaşıyoruz. Gerek işsizlik, gerek yoksulluk korkusu, çalışanları bu duruma “rıza” göstermek zorunda bırakıyor. Bu yaygın haksızlıkların son bulması için çalışanların bu haksızlıklar karşısında susmamaları, haklarını aramaları bir önkoşul. Zira sorunun asıl muhatapları, sorunu dillendirmeyince sorun görünmezleşiyor, sanki yokmuş gibi oluyor.
Öte yandan bu adaletsizlik karşısında hakkını arayabilmek de gerçekten çok zor. Çünkü hakkınızı kendi başınıza aramaya kalktığınız zaman, işveren karşısında çok güçsüz kalıyor, çok diretirseniz işinizden oluyorsunuz. Bunu topluca yapmaya kalktığınız zaman ise elinizdeki tek yasal imkan sendika oluyor. Ancak sendikalaşmaya başladığınız zaman da bu sefer topluca kapı dışarı edilmeniz an meselesi. Ülkedeki sendikaların önemli bir bölümünün gerçek işlevlerinden başka işlere yönelmiş olması ise sorunu iyice karmaşıklaştıran bambaşka bir mevzu.
Biz bu sebeplerle bir “çılgınlık” edip, bu haksızlık karşısında susmayanlara destek olunması gerektiğini düşünüyoruz. Destek olalım ki bu çok zorlu, çok meşakkatli ve ne yazık ki çoğunlukla hüsranla biten mücadelelerini kazanabilsinler; bu da herkese, hepimize örnek olsun istiyoruz. Olumlu örneklerin etkisiyle, şevklendiriciliğiyle bu hak arayışları çoğalsın, büyüsün ve Türkiye insanların birbirlerinin haklarını fütursuzca gasp edemediği, daha adaletli bir ülke olsun istiyoruz.
Bu hissiyatla Texim işçilerinin hak arama mücadelesine hem dilimiz, hem de elimizden gelen bir şey olduğunda elimizle destek olmaya çalışıyoruz.
Geçtiğimiz cumartesi de, bu kez biraz kalabalık gidelim, sohbet edelim, yanlarında olmaya çalıştığımızı onlara bir kez daha gösterelim dedik. Çok şükür güzel de oldu. Çadıra gelmeye fırsatı olamamış arkadaşlarımız da hadiseyi öznelerinden dinlemiş, konuyla daha hissi bir ünsiyet geliştirmiş oldu. Ev sahibi abi ve kardeşlerimizin de memnun kaldığını gördük, hissettik.
Ziyarete davet ettiğimiz pek çok abi ve ablamızdan, sağolsun İhsan Eliaçık hocamız da davetimizi kırmadı, daha önce de geldiği çadıra bir kez daha gelip hal hatır sormuş, son gelişmeleri dinlemiş oldu.
Bu küçük ziyareti duyurmuş olalım ve bu konuda pek becerikli bir arkadaşımızın çektiği fotoğrafları paylaşarak, çadırdaki atmosferi biraz olsun yansıtalım istedik.
Texim işçileri, ziyaret ettiğimiz fabrikanın hemen önündeki bu mekandan geçtiğimiz pazartesi günü 12 otobüs dolusu çevik kuvvet polisinin zoruyla uzaklaştırıldı. Bu polisiye hamlenin yasal dayanağının ne olduğu ise hala meçhul. Çok şükür ki işçiler ne korkmuş, ne de pes etmiş değiller. Çok değil 50 metre ilerdeki refüjde çadırlarını yine kurdular. İçerden üyelik alarak işyerindeki sendikalı işçi sayısını çoğaltmaya, işverenin fason iş verdiği atölyelerdeki işçileri sürece katmaya, fabrikada kendisi için üretim yapılan asıl marka olan Hugo Boss’u rahatsız etmeye ve haklarını almadan oradan ayrılmayacaklarını haykırmaya aynen devam ediyorlar.
dayanışma çabanızı tebrik ediyoruz. görülmek istenmeyen, görülmesi engellenen başka bir yüz var bu ülkede. egemen politikaların gizlediği o yüzleri açığa çıkarmak zorundayız.
eyvallah Ahmet abi, sağolasın.
tokat illerinden tebrik almak bizim için övünç vesilesidir.
emek meselesi liberalizm sağolsun görünmezliğinin yanında biraz da “demode.” inşallah solun biraz klişeleştirdiği ve yabancılaştırdığı retoriğin dışında başka bir söylem inşa edebilir ve emek meselesinin ahlaki, insani ve gündelik/tanıdık yüzünü görünürleştirebilirsek, bu söz teveccüh görecektir umuyorum. bugün olmasa da ilerde.
sizin 1 mayısa katılma “cüret”ini yıllar önce gösteren ilk islamcı grup olmanız da, yıllardır emek meselesine eğilişiniz de, tarım işçileriyle iftarınız da, halihazırdaki sendikal çalışmanızda çok kıymetli ve çok yol gösterici abi. biraz da sizin sayenizde (ya da “yüzünüzden” mi diyelim:) biz de bu mecraları gördük ve elimizden geldiğince girmeye çabalıyoruz.
gayretler müşterek abi. selametle