Texim Direnişine Polis Müdahalesi
Bu sabah (24 Eylül 2012, Pazartesi), 50. gününü başlatan TEXİM direnişinde, çadırı kurmak için saat 7:00 civarında alana varan işçi abimiz, ilginç bir görüntüyle karşılaştı. 10 adet çevik kuvvet otobüsü ve 2 adet panzer 50 gündür çadırın kurulmuş olduğu yeri kapatmıştı. Polis, işçilere çadırı kuramayacaklarını söyledi.
Mahkeme kararı yok. “Esnaf şikayeti” var. O da seçmece esnaf.
İşçi abilerimiz 50 metre ötedeki bir alana geçici çadırlarını kurdular. Sendika temsilcilerinin bir kısmı sabahtan geldi. CHP’nin iki İstanbul milletvekili ve ÖDP-EMEP’ten birkaç kişi öğlen civarı oraya vardılar. Vali ile telefonda görüşüldü, kendisinin durumdan haberi yokmuş. TEXİM patronu bir şekilde Emniyet’i ikna etmiş. İşçilerle beraber bekleyenler 50 kişi civarındayken polisler 300 kişi civarında. (Videolarda görünenler sadece orayı tutanlar. Bir de arkalarında alanı tutanlar var.)
İşçiler şaşkın. Yaptıklarının anayasal bir hakkın savunusu olduğunu biliyorlar, bu tepkiye anlam veremiyor birçoğu. Polis kalkanlarla yolu kapatıyor. Kalkanlara yükleniyor işçiler. Polisler işçilere yükleniyor. Söylenenlere göre kalkanların altından polis tekmeleri geliyor. Yaşanan arbedede bir abimiz fenalaşıyor. Ambulans gelip abiyi hastaneye yetiştiriyor.
Sendika temsilcileri öncülüğünde geri çekilen işçiler akşam saat 6:00 ve 6:30’da vardiya çıkışında bildiri dağıttılar. Çadır kurmak üzere direniş alanına gidemeyen işçiler, sendika temsilcileri ile görüşüp yarın sabah (25 Eylül 2012, Salı) aynı yerde saat 8:30’da buluşma kararı aldılar. Yarın Mazlum-Der de alana bir gözlemci gönderecek ve rapor tutacak.
Detayları videolardan izleyebilirsiniz:
Haberde “TEXİM patronu bir şekilde Emniyet’i ikna etmiş” denmiş. Patronun polis yöneticilerini ikna etmesine gerek var mı? Polisin üst kademeleri, sosyo-ekonomik nizamı korumakla görevli olduğunu, ve büyük mülk sahiplerinin emrinde olduğunu bilir.
Sıradan çevik kuvvet polislerine gelince, kışlalarında ne gibi telkinlere, nasıl bir eğitime tabi tutuldukları meçhul. Bu gibi olaylarda kullanmak üzere, çevik kuvvet polislerine hitap ederek onların da emekçi olduğunu, sınıf kardeşlerine karşı kullanılmakta olduklarını anlatan sloganlar geliştirmek lazım.
insan hakları alanında, yüksek lisans yapıyorum. sınıfımızda polisler de var. dersteki bir polis, gebze’ de arçelik işçilerine müdahale edilmesini şu şekilde gerekçelendiriyordu. (işçilere, disk ve kesk gibi aşırı sendikalara üye oldukları için şiddet uyguladık. işveren onlara maaş veriyor ama onlar daha çok istiyorlar. asgari ücret belli, işveren daha fazla ücret vermek zorunda değil) sordum babası manisa’da bağ-kur’lu bir çiftçiymiş. insanın babasının sıkıntılarından önce bir başkasının sıkıntılarını anlaması erdemdir. ama bir işçinin sıkıntılarından önce vehbi koçun sıkıntılarını anlamak için polis olmak gerekiyor herhalde. insan hakları okuyanı bunu diyorsa ( hemde 3. dönemde bunu söylüyor) bir de okumuyanına Allah düşürmesin.