Taşeronlaşmayla ilgili iki temel sorun var. Taşeronlaşmanın sınırlarıyla ilgili olan ilk sorun, “asli iş” kavramına dayanıyor. Mevcut hukuka uygun olmayan taşeronlaşma, kamu kurumlarının “asli iş”lerinde taşeron işçi çalıştırılması anlamına geliyor. Bir hastane, bir ek bina inşaati söz konusu olduğunda, kendi alanına girmeyen bu geçici işi taşeron bir firmaya verebilecekken; iğne yapma, tahlil yapma, hastanenin sürekli temizliği gibi işleri taşeron firmaya vermek kanuna aykırıdır. Hangi işin “asli iş” olup olmadığına, işçiler tarafından açılan Muvazaa (Hile) Davası sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın tayin ettiği müfettişler bakıyor. Bu müfettişlerin ve iş mahkemelerinin işlerini yapabilmeleri ise, üstlerinde siyasi baskı hissetmemelerine bağlı. Çanakkale’den gelen aşağıdaki haber bu anlamda ümit verici. Umarız bu tür muvazaa davaları artık daha rahat kazanılır ve taşeronlaşma kamunun “asli iş” alanlarından bir an önce tümüyle çekilir. Bu konuyla ilgili talep, “taşeronlaşma”nın kamunun bütün fonksiyonlarını devralacak şekilde genişleme sürecinin durması ve taşeron sisteminin yasal sınırlarına geri çekilmesidir.
İkinci sorun ise kanuna uygun olarak taşerona verilen “asli olmayan iş”leri yapan taşeron işçilerin durumu ve çalışma şartlarıyla ilgilidir. Burada çok çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. İşi ihaleyi açan kamu kurumu yetkilileri ile taşeron firma yetkililerinin arasının iyi olması bir sorun kaynağı olarak karşımıza çıkabiliyor mesela. İşçilerin ücretlerinin ödenmemesi, geciktirilmesi, kıdem tazminatlarını ancak davalık olarak alabilmeleri, keyfi işten atılmalar karşısında hakkını aramanın zor oluşu… Kamunun ihale usûlü yaptırdığı işlerde çalışan işçilerin ihale sürelerinden etkilenmeden ve hiçbir kayba uğramadan kadrolu çalışanlarla eşit haklara sahip olmasını öngören yasal bir düzenleme yapılması da taşeron işçilerin durumuna ilişkin talep olarak öne çıkmaktadır.
(Geçen yıl Adana’da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde verilen taşeron mücadelesinden bir fotoğraf)
Çanakkale İş Mahkemesi, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nde (ÇOMÜ) taşeron şirkete bağlı olarak çalışan işçilerin taşeron şirketin değil, asıl işveren olan üniversitenin işçisi olduğuna hükmetti. ÇOMÜ’deki taşeron ilişkisinin muvazaalı olduğuna hükmeden mahkeme, “Taşeron şirketin işçileri, başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılır,” dedi. Emsal teşkil eden karara göre, çalıştıkları işyerini dava eden taşeron işçiler asıl işveren olan işyerlerinin işçisi sayılabilecek.
Çanakkale İş Mahkemesi, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nde (ÇOMÜ) taşeron şirkete bağlı olarak çalışan işçilerin taşeron şirketin değil, asıl işveren olan üniversitenin işçisi olduğuna hükmetti. ÇOMÜ’deki taşeron ilişkisinin muvazaalı olduğuna hükmeden mahkeme, “Taşeron şirketin işçileri, başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılır” dedi. Emsal teşkil eden karara göre, çalıştıkları işyerini dava eden taşeron işçiler asıl işveren olan işyerlerinin işçisi sayılabilecek.
DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada, ÇOMÜ’deki taşeron ilişkisinin hukuka aykırı olduğu ve işçilerin ÇOMÜ’nün işçisi olduğu konusundaki muvazaa (hile) davasının, bu sabah yapılan duruşma ile sonuçlandığını ve mahkemenin lehlerine karar verdiklerini bildirdi.
Açıklamada, ÇOMÜ’de taşeron şirkette çalışan işçilerin Sosyal-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra sendikanın ÇOMÜ’deki taşeron ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuruda bulunulduğu belirtilerek, “Bakanlık tarafından görevlendirilen iş müfettişleri, yaptıkları inceleme neticesinde muvazaayı bir raporla tespit etmişti” denildi.
ÇOMÜ Rektörlüğü’nün müfettiş raporuna yaptığı itiraz nedeniyle, itiraz davasının Çanakkale İş Mahkemesi’nde görülmeye başlandığının belirtildiği açıklamada, Çanakkale İş Mahkemesi’nde bugün sabah davanın son duruşmasının görüldüğü ve mahkemenin, ÇOMÜ Rektörlüğü’nün yaptığı itirazı reddederek, müfettiş raporunu onadığı belirtildi. Böylece dava sendika ve üyelerinin lehine sonuçlanmış oldu. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 13. maddesi gereği, itiraz üzerine iş mahkemesi tarafından verilen karar kesin olduğu için iş müfettişlerinin “muvazaa” raporu kesinleşmiş oldu.
-TAŞERON ŞİRKETİN İŞÇİLERİ, BAŞLANGIÇTAN İTİBAREN ASIL İŞVERENİN İŞÇİSİ SAYILACAK-
Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 13. Maddesi gereği, mahkeme kararının doğurduğu hukuki sonuçların açık ve net olduğunun ifade edildiği açıklamada, hukuki sonuçlar şu şekilde sıralandı:
“-Taşeron şirketin, tescili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü tarafından iptal edilir. Dolayısıyla taşeronun Üniversitesi ile ilişiği kesilir.
-Taşeron şirketin işçileri, başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılır.
-Taşeron şirkete ve asıl işverene idari para cezası uygulanır.”
-SENDİKA, ÇOMÜ REKTÖRLÜĞÜ’NDEN MAHKEME KARARININ GEREĞİNİ YAPMASINI TALEP EDECEK”-
Açıklamada, Sendikanın gerekçeli kararın tebliğ edilmesinin ardından, mahkeme kararının uygulanması, işçilerin üniversite bünyesine geçirilmesi ve toplu sözleşmeden doğan haklarının ödenmesi hususlarını görüşmek üzere ÇOMÜ Rektörlüğü’nden bir kez daha randevu isteyeceği belirtildi. Bizzat ÇOMÜ Rektörü ve ÇOMÜ yetkililerinin defalarca kamuoyuna “Mahkeme kararına saygılı olacağız, gereğini yapacağız” diye açıklamalar yaptığının ifade edildiği açıklamada, “Dolayısıyla Sendikamız, ÇOMÜ Rektörlüğü’nden mahkeme kararının gereğini yapmasını talep edecektir. Sendikamız, gerek mahkeme kararının uygulanarak soruna çözüm bulunması, gerekse işten çıkarılan işçilerin işe geri alınması için her türlü diyaloga açıktır ve sorunu öncelikle görüşme yoluyla çözmeye hazırdır” denildi.
ÇOMÜ’de üyeleri ve kamuoyunun desteğiyle yürüttükleri mücadele neticesinde, hem taşeron işçilerin Üniversite’nin işçisi sayılmasını hem de toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkının doğmasını sağlayan hukuki bir durumun ortaya çıktığının ifade edildiği açıklamada, bu kazanımın, yalnızca ÇOMÜ işçileri için değil Türkiye’de taşeronda çalışan yüz binlerce işçi için de önemli olduğu ve emsal teşkil edeceği vurgulandı. Açıklamada, “Dolayısıyla, bu kazanımımız Türkiye işçi sınıfına armağan olsun!” denildi.