Soma Maden Faciası Hakkında İnceleme ve Gözlem Raporu
12 yıllık kalkınma uygarlığı çökmeye yüz tuttu. Türkiye tarihinin ölümlü iş kazaları listesinde birinci sıraya yerleşen Soma Katliamı, daha az maliyetle daha fazla kömür için insan canı üzerinden oynanan ruletin timsali oldu. Geçtigimiz Nisan ayının ortasında başlayan Soma Davası, beklenildiği üzere yaklaşan seçimin hırgürü ve polemikleri arasında sahih bir konum elde edemedi. Burada bir yakın tarih yolculuğuna çıkıp o karanlık günün, 13 Mayıs 2014’ün evveliyatına yoğunlaşarak katliamın koşar adım nasıl geldiğini kavramak ve sonrasındaki sıcak tartışmaları irdelemek politik ve sosyal düzeyde ibret almak için mühim.
İşte bu gibi anlamlı nedenlerle Mazlumder, katliamın yıldönümünde yerinde gözlemlere dayanan Soma Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı. Raporun içerdiği tanıklıklar bu karanlık trajedinin safhalarının mütemadiyen zihinlerde canlanmasına yol açacak cinsten. Bu sayede en az iki hafta öncesinde katliamın yaşandığı Eynez Maden Ocağı’ndaki işçilerin ocaktaki ‘gariplikler’i üstleri konumundaki çavuşlara anlatmaya çalıştıklarını ancak bu çabaların sonuçsuz kaldığını öğreniyoruz. Bütün bu gariplikler, devletin yozlaşmış denetim mekanizmalarını da aşikar kılıyor.
Raporda olay gününe dair dramatik ve çarpıcı vurgular da var. Haber ajanslarına yansıyan ve raporla da desteklenen verilere göre, vakıanın yaşandığı saati belirlemek dahi şaibeli hale gelmiş. Mevzubahis şaibenin arkaplanında ise; 300-350 kişi kapasiteli bir ocakta aynı yaklaşık 700 işçi çalıştıran şirketin, vakıanın vardiya değişimine denk geldiğini öne sürerek sorumluluğunu gizleme yoluna başvurması olduğu iddia ediliyor.
Hakim makro iktisadi eğilimlerin eleştirisine girişmeden, yalnızca maden sektöründeki arızalı hallere yapılacak vurguların meseleyi serimleme noktasında yetersiz kalacağını belirtmek gerekir. Kurtulan işçilerin ve ölenlerin yakınlarının anlattıklarının alt metninde mecburiyetleri ve köşeye sıkışmışlığı fark etmek çok zor değil. Yöre insanının tarımdan koparılarak işçileştirilmesi, maden ruhsatına sahip olan kapitalistin hudut tanımayan ve kamu otoritesi tarafından da hududu çizilmeyen kar hırsıyla birleşince Soma’da yürek yakan tablo gündemimize bomba gibi düşmüş oldu. Ancak çabucak başkaca gündemlere tutunarak meşgale edinen bir toplumda etkisi fazla uzun sürmedi. Örneğin, raporda da açıkça vurgulandığı gibi maden işletmelerine dair yasal mevzuatta üretimin asgari miktarı belirlenirken azami miktarın işletmenin inisiyatifine bırakılması gibi kabul edilemez üretim politikalarının cari olduğunun farkında mıyız?
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” (M.Akif)
Kimbilir; 2010 yılında Zonguldak’ta yaşanan ve 30 kişinin yaşamını yitirdiği maden faciasının ardından dönemin Çalışma Bakanı’nın ölen madenciler için ‘Güzel öldüler’ ifadesini kullanıp faciayı -dalga geçer gibi- basitleştirmesine yeterli toplumsal tepki gösterilmiş ve sorumluların hesap vermesi için gerekli kamuoyu baskısı oluşturulmuş olsa, belki de tarih daha ağır ve acı sonuçlarla tekerrür etmezdi.
Sözü daha fazla uzatmadan, tarihe adil şahitler olma çabası olarak değerlendirdiğimiz Mazlumder Soma Raporu’nu takdim ediyoruz.