Sarıgöl Mahallesi: Danıştayın Görüşü Riskli Alan Kararının İptali Yönünde
Ağustos ayında ziyaret ettiğimiz Sarıgöl Mahallesi’nin Afet Yasası kapsamına alınmasına karşı açılan davanın neticelenmesi üzerine mahalleye ikinci ziyaretimizi gerçekleştirdik. Mahallenin riskli alan özelliği taşımadığını ve Bakanlar Kurulu kararının hukuk dışı olduğunu ortaya koyan Danıştayın açıklaması şu şekilde:
”Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile 6306 sayılı Kanun uyarınca ”riskli alan” olduğu kararlaştırılan İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, Sarıgöl Yenidoğan Mahallesinde davacı adına kayıtlı taşınmazın da bulunduğu alanın, anılan Kanunun 2/ç maddesinde öngörülen şekilde zemin yapısı ve üzerindeki yapılaşma nedeniyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi ve belge bulunmadığı, bu alanda daha önce afet meydana geldiğinin de ortaya konulamadığı, davalı idarece ileri sürülen ve dava konusu işleme dayanak gösterilen hususların ise, bu alanın 6306 sayılı Kanun uyarınca riskli alan olarak tespit edilmesini gerektirecek nitelikte ve yeterlikte olmadığı anlaşılmıştır.”
Mahallenin tarihini, yapısını ve kentsel dönüşüm sürecini dinlediğimiz Şadi Çatı mahalledeki son durumu anlattı.
”Bundan sonra ikinci kararı da bekliyoruz. O da iptal kararı verirse süreç durabiliyor. Burası riskli alan olmaktan çıkıyor. İlk defa böyle bir durumla karşılaştığım için detayını çok bilmiyorum ancak bu bahaneyle burayı yıkamazsın anlamına geliyor bu karar. Buranın riskli alan olmadığına dair JICA raporu da mevcut.
Bizim bazı insan hakları kuruluşlarımız bu konuyla ilgili ciddi bir tepki göstermiyor. Bazıları da diyor ki ”yıkarsa yıksın, paranı almıyor musun ne de olsa”. Çıldırtıyor beni. Paranı alsan ne olur? Buranın rayiç bedeli 28.000 tl. Burada 4 tane ev var. Bu evi benden 28.000 tl’ye alacak. Bana diyecek ki, al 28.000 tl’yi git buradan. Ev istiyorsan da 1+1 200.000 tl. Şimdi benim gibi 60 yaşını geçmiş insanlar ya da dullar, yetimler, hastalar yemeyecek içmeyecek her ay sana ödeme yapacak. Böyle bir şey olabilir mi?
Cumhurbaşkanı kimsenin yaşam tarzına müdahalemiz yok demişti. Daha nasıl olsun acaba? Sen evimizden, barkımızdan bizi kovuyorsun. Gecekondu İmar Affıyla çıkan affımız geri alındı. Bu nasıl bir haksızlıktır? Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Ankara-Hamamönün’de, Balat’ta, Zeytiburnu’nda yapılan var. Kentsel dönüşüm vurup kırıp yıkmak değil; tamir, onarım, güçlendirmedir. Mimarlarımız söylüyor. Yapın bunu bu şekilde. Hiç kimsenin ahı alınmaz. 1950’den beri komşuluklar sürüyor. 2004’te çıktı bu yasa. 60 yıl sonra gelip sen bu insanların elinden bu haklarını alacaksın. Bu nasıl bir hak, hukuk anlayışıdır?
60 sene önce babalarımız bu mahalledeydiler. Bizler ilkokula gidiyorduk. Babalarımız burada gelin, damat, torun sahibi oldular. Çoğu vefat etti şimdi. Aynı mahallede bizler yaşlandık; gelin, damat, torun sahibi olduk. Komşularımızla bu şekilde akrabalıklar kurmuşuz. Örf ve adetlerimizi, roman kültürümüzü konuştuğumuz roman dilimizi burada ön yargısız yaşamaktayız. Bizler başka mahallelerdeki önyargılarla yaşayamayız. Burada bir arada yaşadığımız diğer insanlarla bakkal, manav, kasap kahvehane sahipleriyle aramızda önyargı olmadan yaşıyoruz. Yöneticilerimiz şöyle diyorlar; biz yola çıkarken kimsesiz kimselerin, sessiz yığınların sesi olarak çıktık. Bu sözlerinde durmalarını isteriz.”