Aylar, aylar önce mail grubumuzda Hes’lere dair yaptığımız bir tartışmada konuya dair malumatı olan bir arkadaşımızın maili şu paragrafla bitiyordu:
“şu anda hes üzerine yapılan kavga basit bir çevrecilik kavgası değil, heslerin çevresel ve sosyal faturalarının kırsalda yaşayan yoksul insanlara kesilmesi ile ilgili bir kavgadır. hesi yapan şirketin patronu boğaza nazır evinde havuzda serinlerken, fındıktan ve çaydan dönen köylünün serinlemek için gireceği dere diz boyunu aşmayacak hatta yazın kuruyacak. başbakan, dolmabahçedeki makamından istanbulu izleyip canım istanbul şiirini okurken, hemşehrisi güneysulu nene dinamit sesleri arasında deresini boğazlayan grayderi izleyecek. heslerin kaymağını yeyip, faturayı yoksullara çıkarmaya çalışıyorlar, yoksullar da buna direniyor. bu insanların sadece fındıktan, çaydan kazandıkları üç beş kuruşları, yüzüp serinledikleri dereleri ve adına türküler okudukları güzel memleketleri var. tüketimin ve nüfusun baskısı bunları bile çok görüyor artık.”
Bu veciz paragrafa bir şey eklemeye gerek yok. Bu tartışmayı bize hatırlatan Mersin Tarsus’ta Boğazpınar, Olukkaya ve Fakılar köyleri sakinlerinin derelerine yapılmak istenen Hes’e karşı dün gerçekleştirdikleri protesto.
Protestonun sözcülerinden birinin emekli bir imam olması, köylülere ettirdiği dua ve verdiği vaazın dikkatimizi çekmemesi mümkün değildi. İmamlarımızın, hak mücadelelerinin içinde yer alması ve hatta önderlik etmesi hayali cihana değer bir rüya bizler için. Bu elbetteki ilk değil ve inşallah son da olmayacak. Bu ihtimalin bir “fantezi”den ibaret olmadığını hatırlamaya, hatırlatmaya ve bu ihtimalin yeşermesi için gayrete devam.
İlk videonun sonunda ninenin okuduğu maniye de dikkat.
Mersin’li köylülerden HES’e karşı eylem…
Mersin’in Tarsus İlçesi’nde Karageçit vadisinden akan Gökharman Irmağı üzerinde yapımı planlanan hidroelektrik santraline karşı çıkan köylüler, akarsu içinde dualı protesto eylemi yaptı.Boğazpınar, Olukkoyağı ve Fakılar köylerinde yaşayan vatandaşlar, Gök firması tarafından yürütülen hirdoelektrik santrali (HES) projesine Boğazpınar köyünde bir araya gelerek karşı çıktı. Davul çalarak derinliği bir karış civarında olan Gökharman Irmağı içine giren köylüler ’Köyümüzde baraj istemiyoruz’, ’Irmak bizimdir bizim kalacak’ sloganları attı.
Okunan Kuran-ı Kerim’in ardından emekli imam Bilal Kuttar’ın yaptırdığı dua ellerini açan vatandaşlar HES yapılmaması için ’amin’ dedi. Emekli imam Bilal Kuttar yaptırdığı duada “Allah’ım bu ırmağımıza sahip çıkmak için toplandık. Gayemize, maksadımıza bizi nail eyle yarabbim. Vatanımıza memleketimize, doğamıza, ırmağımıza göz dikenleri ıslah eyle yarabbim” dedi.
’ZATEN AZ AKAN IRMAĞI İYİCE KURUTACAKLAR’
’HES’lere boyun eğmeyeceğiz’, ’Irmağımız özgür akacak, bizim kalacak’ yazılı dövizler açan köylüler adına basın açıklaması yapan Ahmet Öztürk, Karageçit Vadisi’ndeki Gökharman ırmağı üzerinde daha önce bir baraj yapıldığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Şimdi de önümüze HES projeleri ile çıkarak zaten az akan ırmağımızı iyice kurutacaklar. Bizim dilimiz bir kez yandı, ikinci kez yanmasına izin yok. Satılık ırmağımız yok. Bu su Allah’ın suyu, hiç kimsenin suyumuzu almasına izin vermeyeceğiz. Bu barajlardan sonra hayatımız değişecek. İklim değişecek. Sert iklimde yetişen hurma, şeftali, kiraz yetişmeyecek. İncirlerin eski tadı kalmayacak. Buralarda suya hasret kalacağız. Bizi bir daha suya yaklaştırmayacaklar. Bu güzelliği bu doğayı milyarlarca para harcasak satın alamayız, ırmağımıza sahip çıkalım.”
Boğazpınar köyü Muhtarı Teyfik Sarı ve Fakılar Köyü muhtarı Necip Özdemir de, HES projesinin hayata geçirilmemesi için olanca güçleri ile çalışacaklarını, projeyi engelleyeceklerini ifade ettiler. Irmak içindeki yayık ayranı yapan köylü kadınlar da HES’e tepkilerini şiirlerle dile getirdiler.
bence çok heyecan verici bir eylem bu. emekli imam tüm o diyanet diline karşın, toplumsal muhalefetin başını çekebiliyor, köylülere hakkaten hak ve adalet meselesinde “imamet” edebiliyorsa, orda işte mevzu var, İslam var demektir. öncü parti militanından, “mahalle/köy imamı”na doğru giden bu hat Türkiyedeki toplumsal mücadelelerinin de yeşereceği zemini bize işaret ediyor, zannımca.