Anayasal Ödevini Yaptığı ve Devlete Ödevini Hatırlattığı için 17 Yaşındaki Leyla’dan HES’ap Soruyorlar!
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası – 56. Madde –Çevrenin Korunması –Sosyal Haklar Bölümünden
“Bir Müslüman bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların mahsulatından bir kuş veya insan veya hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur.” Hadis-i Şerif, Buhari, Hars 1, Edeb 27
“Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.” Karl Marx
“Beyaz adam Annesi toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar.
Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir.
Beyaz adamın kurduğu kentlerde huzur ve barış yoktur.
Bu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarını açarken çıkardığı tatlı sesler ve bir kelebeğin kanat çırpınışları duyulamaz.
Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu, son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak…” Kızılderili Şef Seattle’dan ABD Başkanı’na – 1853
Aşağıda paylaşacağımız haberler ekolojik denge ve hak ihlalleri ile ilgili olumsuzluklar içeriyor.
Ekim 2011 tarihli bir gazete haberine göre; Türkiye’de 812 Hidro Elektrik Santral (HES) lisansı verilmiş. 49 HES Trabzon’da, 44’ü Giresun’da, 33’ü Erzurum’da imiş. Zaten habere göre “şampiyonluk”(!) da Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri’ne aitmiş.
Gerekli araştırmalar yapılmadan, mevzuat ve yasaları da vatandaş aleyhine değiştirerek, hesapsızca verilen lisanlarla; tüm vatandaşların ortak malı olduğu halde yatırım aracı olarak değerlendirilen suların ticarileştirilmesi hali öyle bir duruma geldi ki imtiyaz devri içeren lisanslar internetten ve gazeteden satılıyor, karaborsaya düşmüş durumda. Burada karaborsaya düşen lisanslarla, kiralanan ve elden ele geçen haklarla ve imtiyaz devriyle büyük bir adaletsiz rantdan da söz ediyoruz.
Suyun hesapsızca ticarileştirilmesiyle dereler yok olacak, nehirler kuruyacak, tabiatın dengesi bozulacak. Hayvanlar ve insanlar öngörülen ve öngörülemeyen büyük zararlar görecek. Bu ticari mantıkla doğal yapı bozuluyor. Çevre tahribatına dikkat edilmeden, gerekli çalışmalar yapılmadan, aceleyle, gelecek kuşakların da hakkı olan zenginliklerimiz yağmalanıyor. Bölge halklarının karşı çıkmalarına bakılmadan, katılımcılığa önem verilmeden suyun kullanım hakkı satılıyor. Oysa bu hak, bölge halklarına ait olmalı.
Dünyada belki de başka bir örneği olmayan bir mahkeme kararı ile akrabaları ile görüşmesi yasaklanan 17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya vesilesiyle bunları paylaşma gereği duyduk. Yukarıda ekolojik yaklaşımla ele aldığımız haberin bir de hak ihlali boyutu var.
Leyla’nın 15 kişi ile görüşmesi – dünyada eşi benzeri görülmeyecek bir şekilde- yasaklanmış. Ceza sebebi sadece HES protestolarına katılmak. Sağ olsunlar cezasını hafifletmişler de babaanesi ile konuşmasına izin çıkmış.
Bununla da yetinmeyen güçler, Leyla’ya yeni bir dava açmışlar. İddia da üstlerinden emir almak zorunda olan iki zorunlu erin ifadesiyle “Leyla’nın askere taş atması ve hakaret etmesi”.
Savcının sunduğu, mahkemenin kabul ettiği iddianamede 9 yıl ceza isteniyor Leyla’ya. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ikinci duruşmadan da bir karar çıkmamış ve duruşma 10 Nisan’a ertelenmiş. Terhis olan iki askerin duruşmada hazır bulunmaması sebebiyle bu dava tekrar görülecek ve Leyla şüpheli olarak yaşamaya devam edecek.
Verilen çeşitli cezalarla vazgeçirilmeye çalışılan yöre halkının direnişinin yanında olduğumuzu belirterek sizlerle haberleri ve olaylarla ilgili video’ları paylaşıyoruz.
HES Mağduru Bir Köylünün Başbakana Seslenişi için bkz.
HESlerle ilgili bir belgeselin tanıtımı için bkz.
Konuyla ilgili televizyon haberleri için bkz. Bir karikatür17 yaşındaki Leyla jandarma dövmüş!
(Nursima ÖZONUR – Kerim BURUCU / ERZURUM, Gazete Vatan, 19 Şubat 2012)
Konuşma yasağı yetmedi, 9 yıl hapsi istendi!
Erzurum’da Hidro-elektrik Santralini (HES) protesto eylemlerine katıldığı için ’HES çalışma alanlarında bulunmama, eylemlere katılanlara görüşmeme’ cezası verilen Leyla Yalçınkaya hakkında bu kez de görevli jandarmayı dövmenin de aralarında olduğu 3 ayrı suçlamayla 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Leyla Yalçınkaya, 5 Ağustos 2011’de 17 yaşındaydı. Çoğu arkadaşı ve akrabası olan köylü kadınlarla HES protestosuna katılmıştı. Amaçları Erzurum’un Tortum ilçesine bağlı Bağbaşı, Serdarlı ve Pahlivanlı beldeleriyle Dikmen, Uzunkavak köylerinden geçen Ödük Çayı üzerine kurulması planlanan üç ayrı HES’e karşı çıkmaktı. Köylü kadınlar, uzun süre iş makinalarının çalışmasına izin vermedi. Ödük Vadisi’nde ’Canımızı verir, suyumuzu vermeyiz’ diyerek sık sık eylem yapınca güvenlik görevlileriyle aralarında arbede yaşandı. Güvenlik görevlilerinin sert müdahaleleri karşısında bazı kadınlar ve çocuklar baygınlık geçirdi.
‘Taş attı, küfür etti’
Eylemlere katılan kadın ve erkeklerin bazılarına 250’şer lira para cezası verildi. O dönem 17 yaşında olan Leyla Yalçınkaya da mahkeme tarafından, ’HES’in çalışma alanlarında bulunmama ve eylemlere katılanlara görüşmeme’ cezasına çarptırıldı. Genç kız çoğu arkadaşı ve akrabası olan eylemcilerle selamlaşamayacaktı bile! Bu ceza kamuoyundan büyük tepki aldı. Ancak Leyla’nın cezası bununla kalmadı. Tortum İlçe Jandarma Komutanlığı’nda er olarak vatani görevini yapan 22 yaşındaki Abdullah Teke, Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, 5 Ağustos 2011 günü Leyla Yalçınkaya’nın attığı taşla yaralandığını, genç kızın kendisini dövdüğünü, er Adil Aldemir ise aynı gün kendisine ’şerefsizler’ diye bağırarak hakaret ettiğini ileri sürdü. Er Abdullah Teke, 12 Eylül 2011 günü Leyla Yalçınkaya’nın jandarma aracının yanından geçerken kendisine “o…çocuğu, hayvan oğlu hayvan, şerefsiz oğlu şerefsiz” dediği iddia etti. Tortum Cumhuriyet Başsavcılığı da, Leyla Yalçınkaya hakkında Çocuk Mahkemesi sıfatıyla Tortum Sulh Ceza Mahkemesi’nde ’hakaret’, yine Çocuk mahkemesi sıfatıyla Tortum Asliye Ceza Mahkemesi’nde ’hakaret’, ’görevi yaptırmamak için direnme, kasten yaralama’ suçlarından dava açtı.
’Kargalar bile inanmaz’
Leyla Yalçınkaya’nın savunması üstlenen avukat Ercüment Şenol, Bağbaşı’nda vatandaşların HES yüzünden güvenlik kuvvetleriyle karşı karşıya geldiğini anımsattı. Cumhuriyet savcılarının bir takım davalar açtığını anlatan Şenol, çocuk mahkemesinde yargılanan bir kızın jandarma Abdullah Teke’yi dövdüğü, yaraladığı ve hakaret ettiğine ’kargaların bile inanmayacağını’ söyledi: “Bay Teke iftira etmiştir. Aslı astarı yok. Adalete inanıyoruz. Leyla duruşmada beraat edecektir. Bay Teke’nin attığı iftiradan yüzü kızaracaktır. Devletin silahlı görevlisine bir kız çocuğu nasıl engel olur? Leyla HES mağdurudur. Güvenlik kuvvetlerinin aşırı güç kullanımına maruz kalmıştır. Geleceği karartılmak istenen insan konumundadır. İkinci kez, inşallah mahkemede mağdur olmayacaktır.”
HES cezalısı Leyla’ya 9 yıl hapis istemi
(Nursima ÖZONUR – Kerim BURUCU, ERZURUM, Radikal, 19 Şubat 2012)
Erzurum’da HES protestosuna katıldığı için ‘eylemlere katılanlarla görüşmeme’ cezası alan 17 yaşındaki Leyla hakkında bu kez 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
ERZURUM – Tortum İlçe Jandarma Komutanlığı’nda er olarak vatani görevini yapan 22 yaşındaki Abdullah Teke, Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, 5 Ağustos 2011 günü Leyla Yalçınkaya’nın attığı taşla yaralandığını, er Adil Aldemir ise aynı gün kendisine ’şerefsizler’ diye bağırarak hakaret ettiğini ileri sürdü.
Er Abdullah Teke, 12 Eylül 2011 günü Leyla Yalçınkaya’nın jandarma aracının yanından geçerken kendisine ‘ağır küfürler’ ettiğini iddia etti. Leyla Yalçınkaya ise hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
SAVCILIK İKİ AYRI DAVA AÇTI
Ancak Tortum Cumhuriyet Başsavcılığı, Leyla Yalçınkaya hakkında Çocuk Mahkemesi sıfatıyla Tortum Sulh Ceza Mahkemesi’nde ’hakaret’, yine Çocuk mahkemesi sıfatıyla Tortum Asliye Ceza Mahkemesi’nde ’hakaret’, ’görevi yaptırmamak için direnme, kasten yaralama’ suçlarından dava açtı.
21 Şubat günü Tortum Adliyesi’nde başlayacak ilk duruşmayı,CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur başkanlığındaki bir heyetin de izleyeceği belirtildi.
‘KARGALAR BİLE İNANMAZ’
Leyla Yalçınkaya’nın savunması üstlenen avukat Ercüment Şenol, Bağbaşı’nda vatandaşların HES yüzünden güvenlik kuvvetleriyle karşı karşıya geldiğini anımsattı. Cumhuriyet savcılarının bir takım davalar açtığını anlatan Ercüment Şenol, çocuk mahkemesinde yargılanan bir kızın jandarma Abdullah Teke’yi dövdüğü, yaraladığı ve hakaret ettiğine ’kargaların bile inanmayacağını’ söyledi. Avukat Ercüment Şenol şöyle konuştu:
“Bay Teke iftira etmiştir. Aslı astarı yok. Adalete inanıyoruz. Leyla duruşmada beraat edecektir. Bay Teke’nin attığı iftiradan yüzü kızaracaktır. Devletin silahlı görevlisine bir kız çocuğu nasıl engel olur? Leyla HES mağdurudur. Güvenlik kuvvetlerinin aşırı güç kullanımına maruz kalmıştır. Geleceği karartılmak istenen insan konumundadır. İkinci kez, inşallah mahkemede mağdur olmayacaktır.”
ÖDÜK VADİSİ’NDE NELER OLDU?
Tortum İlçesi’ne bağlı Bağbaşı, Serdarlı ve Pahlivanlı beldeleriyle Dikmen, Uzunkavak köylerinden geçen Ödük Çayı üzerine kurulması planlanan üç ayrı HES’e karşı çıkan köylü kadınlar, uzun süre iş makinalarının çalışmasına izin vermedi.
Ödük Vadisi’nde ’Canımızı verir, suyumuzu vermeyiz’ diyerek sık sık eylem yapan köylülerle güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Güvenlik görevlilerinin sert müdahaleleri karşısında bazı kadınlar ve çocuklar baygınlık geçirdi.
Vadide 3 milyon organik meyve ağacı bulunduğunu ve yörede organik tarım yapıldığını belirten yöre halkı, HES’lerle ayrıca bölgedeki çeşitli uygarlıklara ait izlerin silineceğini, zorunlu göç olacağını savundu. HES’lerle birlikte kırmızı benekli doğal alabalıkların sonunun geleceğini öne süren köylüler, yaptıkları eylemlerle HES’e direniş gösterdi.
Eylemlere katılan kadın ve erkeklerin bazılarına 250’şer lira para cezası vermesinin yanı sıra, o dönem 17 yaşında olan Leyla Yalçınkaya’ya da mahkeme tarafından, ’HES’in çalışma alanlarında bulunmama ve eylemlere katılanlara görüşmeme’ cezası verildi.
Geçtiğimiz günlerde HES eylemine katılan köylü kadınlarlaAnkara’ya giden Leyla Yalçınkaya, CHP grup toplantısına katılıp destek istedi. Ödük Vadisi’ndeki HES çalışmaları da 2 yıllık bir aradan sonra geçen yılın son aylarında yeniden başladı. (dha)
Leyla’nın cezasında indirime gidildi
(EnSonHaber, 1 Ekim 2011)
Erzurum’un Bağbaşı BeldesindeHES eylemine katıldığı için Tortum Sulh Ceza Mahkemesi tarafından ‘HES çalışma alanına girmesi ve eylemlerde bulunanlarla ilişki kurması yasaklanan 17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya’nın itiraz üzerine sadece 13 kişiyle konuşmasına sınırlama getirildi.
LEYLA’NIN CEZASINA İTİRAZ
Tortum İlçesine bağlı Bağbaşı Beldesi’nde geçen 5 Eylül günü yapılan HESeylemeninde bulunduğu gerekçesiyle Leyla Yalçınkaya hakkında mahkeme tarafından HES’in çalışma alanlarında bulunmama ve HES eylemlerinde bulunanlarla ilişki kurmama cezası verilmişti. Tortum Sulh Ceza Mahkemesinin kararına Tortum Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yalçınkaya’nın Avukatı Ercüment Şenol itiraz etti.
ÇALIŞMA SAHASINA GİRMELERİ YASAKLANDI
Tortum Sulh Ceza Mahkemesi’nin değişik iş kararına göre, Leyla Yalçınkaya’nın soruşturma evresinde, Bağbaşı’nda oturan Asiye Keleş (64), Ali Dursun (64), Nurettin Uzun (62), Mehmet Dursun (57), Rabia Durusu (57), Bekir Bostancı (56), Lütfü Güçlü (49), İbrahim Köksal (48), Murat Şahin (47), Songül Beyazdaş (44), Ali Uslu (23), Muhsin Saykan (22), Ayşe Bingöl (18) ile ilişki kurmasına; Bağbaşı’nda Cami Mahallesi’nde kamulaştırılmış olan ve Kayet Beta Ltd şirketi ile Paldet İnşaat tarafından faaliyet gösterilen çalışma sahasına girmesi yasaklandı. 13 kişi de daha önce, HES eylemlerinde bulunmama ve para cezasına çarptırılmışlardı.
“LEYLA KORUNMADI, CEZALANDIRILDI”
(Nursima ÖZONUR-Kerim BURUCU/ ERZURUM, Doğan Haber Ajansı – DHA, 1 Ekim 2011)
Tortum Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği ikinci karara da itiraz edeceklerini belirten Avukat Ercüment Şenol, “Mahkemenin daha önce verdiği kararda HES’lerde bulunan kişilerle ilişki kurması yasaklanmıştı. Bağbaşı’nda bulunan herkes HES’e karşı. Bu durumda Leyla’nın evden çıkmaması gerekiyordu. Neyseki mahkeme verilen kararın ne kadar yanlış olduğunun farkına vardı. İtirazımız kabul edildi ve TCK’nın 5391 sayılı Çocuk Koruma Kanununa dayanılarak yeni sınırlama getirildi. Çocuk Koruma Kanununun amacı adından anlaşılacağı gibi koruma amaçlıdır. Çocuğun sağlığını ve terbiyesini bozacak insanlarla görüşmesini engellemektir. Ama mahkeme Leyla’yı cezalandırmıştır. Koruma amaçlı kanunu ceza amaçlı kullandıkları için tekrar itiraz edeceğiz. Eğer ülkemizde istediğimiz sonucu alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracağız” diye konuştu.
Öte yandan geçtiğimiz 26 Eylül günü yapılan HES eyleminde de polis ile vatandaşlar arasında yaşanan arbede sonucunda gözaltına alınan 22 kişiden 11’i hakkında 500’er lira para cezası ile adli takip kararı verildi. CMK’nın 109’uncu maddesi gereğince verilen adli takip kararına itiraz edeceklerini vurgulayan Avukat Ercüment Şenol olaylar ve yargının uygulamaları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
“ÖDÜK VADİSİ SOMALİ’YE DÖNECEK”
“Adli takip kararı verilebilmesi için tutuklama nedeninin var olması şartı vardır. Sanık ya da şüphelinin delilleri karatma, gizleme ve yok etme; tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapması gerekecek ki adli takip kararı verilsin. 86 yaşındaki Nafiye Uslu hangi delilleri karartıp nereye kaçabilir ya da kimlere baskı yapabilir? Adli kontrol kararı tutuklama nedeninin varlığını şart koşmuştur. Bu olayda tutuklama kararı olmadığı için itiraz edeceğiz. Ayrıca olayların başlangıcında Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk’ün vermiş olduğu ‘Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu gerekli değildir’ kararından sonra bölgede çalışmalara başlamıştır. Köylüler kendileri için hayati öneme sahip suyu paylaşmak istemiyorlar. Bağbaşı Beldesi Erzrum’un en önemli meyve sebze üretiminin yapıldığı yerdir. Böyle bir yerdeki suyun Vali Sebahattin Öztürk tarafından elektrik enerjisi olarak tahsis edilmesi, bölgenin Somali gibi olmasına neden olacaktır. Bu duruma aklı başında her insan karşı çıkmaktadır. Vali, halkın direncini kırmak için güvenlik kuvvetlerinin bölgeye sevketmekte, eylemlerinden vazgeçirmeye çalışmaktadır. Bu komutlara uyan güvenlik güçleri HES’i seyreden kadınları darp edip biber gazı sıkıyor ve yerlerde sürüklüyorlar. Gece yarısı evlerinden toplanıp para cezası verilip gözaltına alınıyorlar. Bunların hiçbiri yasal değildir. Vatandaşa orantısız güç kullanan, darp eden polisler hakkında da şikayette bulunduk. Vali sayesinde suç oranı yüzde 4 olan Bağbaşı’nda sabıkalı sayısı neredeyse yüzde 90’a çıktı. Bu bir başarı değildir. Bu yüzden kendisini tebrik edemeyeceğim. Devlet insanların refahı ve huzuru için vardır. İnsanların huzurunu bozmak için değildir. Erzurum Valisi meseleyi çok yanlış anlamıştır ve bu yanlışından bir an önce dönmelidir.
Leyla’nın HES cezasına indirim!
(NTV, 5 Ekim 2011)
(Fotoğraf: Leyla Yalçınkaya (solda), bölgeye giden CHP heyetiyle)
Erzurum’da HES karşıtı eyleme katıldığı için mahkeme tarafından 15 kişiyle görüşmesi yasaklanan 17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya’nın cezası hafifletildi.
Mahkeme, Erzurum’un Bağbaşı beldesinde HES karşıtı eyleme katılan 17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya’nın, eylemde yer alan 15 kişiyle görüşmesini yasaklamıştı.
İtiraz üzerine bu ceza hafifletildi ve Leyla’nın babannesi ve bir komşusuyla konuşmasının önü açıldı.
Beldede cezası nedeniyle 13 kişiyle hala iletişim kuramayan Leyla, “Biraz da olsa benim için iyi oldu. Babannemle konuşamıyordum, yanına gidemiyordum ve bu süreç içinde çorluk çektik” dedi.
Görüşmesinin yasaklandığı kişiler akrabası ya da komşusu olan Leyla,“Oturup muhabbet edemiyorum ama çok önemli bir şey olursa bir kişi aracılığyla haberleşiyoruz” dedi.
Her yerinde HES karşıtı pankartların olduğu, köylülerin eylemlerinin aralıksız sürdüğü ortamda eyleme katılmak için can atan Leyla, “Eylemlere katılamıyorum. Çığlıkları bağırışmaları duyuyorum ama elimiz kolumuz bağlı” şeklinde konuştu.