Kürd’ün Kemiği Özgürleşir mi?
Ahmet Arif bir şiirinde şu dizlere yer verir: “Aynı korkunç sevdadadır / Gökte bulut, dalda kaysı. / Başlar koymağa hapislik. / Karanlık can sıkıntısı… / ‘Kürdün Gelini’ni söyler maltada biri, / Bense volta’dayım ranza dibinde / Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu…”
Bir zamanlar içinde “Kürdün gelini” ifadeleri geçen meşhur türkü, Güney Kürdistan’ı ziyareti sırasında “Kürdistan Başbakanı” ifadesini kullandığı için gelen tepkilere “Türk oğlu Türküm” demek zorunda kalan İbrahim Tatlıses’in uyarlamasıyla sanırım ancak aşağıdaki gibi söylenebildi yıllarca. “Kürd” en fazla “Türkmen” olabildi. “Eyvanına vardım eyvanı çamur / Odasına vardım elleri hamur / Uykudan uyanmış gözleri mahmur / Ömrümde görmedim böyle gelini / Gelinin gelini Türkmen gelini / Saramadım aney gel gör halimi …”
“Kürdün gelini”ni söylemek yıllarca sadece mahpushane eşrafı için serbestti. Kürd meselesinin çözümsüzlüğü nedeniyle “Kürdün gelini”ni de hapsettik. Kürdler son yıllarda ancak kendilerini “Kürd” olarak ifade edebilir oldular. O da sağ olsun devletimizin “devrim” niteliğinde lütufları sayesinde. Hoş devletimiz olmasa, ABD olmazsa falan bizi kim besleyecek o da muamma ya hani.(!)
Hala kemiklerimiz toplanıyor sağdan soldan. Sonra laboratuvarlarda test ediliyor. Eğer bir Kürd’e aitse DNA kontrolünden sonra ailesi tespit ediliyor. Tabi ki bütün bunlar, kemikler toprağın altında çürümemişse olabiliyor. Toprağın altında çürümeden çıkarmasını ümit ettiğimiz daha onbinlerce kemiğimiz var. Üstünde ağlayabilmek için mezar bekleyen binlerce annemiz var. Zaman aşımını bekleyen binlerce dava ve binlerce asit kuyusu üstelik… Kürdün kemiğini saya saya çıkarıyoruz dünyaya. Teker teker gömeceğiz. Umarım en azından “Kürd’ün kemiğini” özgürleştirebiliriz. Aşağıdaki haberi buruk bir öfke ile paylaşıyorum.
20 yıl sonra bir torba kemik
Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Hirareş köyünde 1993 yılında askerler tarafından katledildiği belirtilen Ahmet Güler’in kemikleri, bir torbayla ailesine teslim edildi. Kemikleri toprağa veren aile, “En azından artık bir mezarı var” dedi.Güler’in kemikleri, 19 yıl aradan sonra 22 Şubat 2012’de Hirareş köyünde savcılık tarafından yapılan kazıda bulundu. Kazıda Güler’den başka 4 kişinin daha kemiklerine ulaşılmıştı. Yapılan DNA testi sonucunda Güler’e ait olduğu tespit edilen kemiklerin, bir torba içinde aileye teslim edilmesinin ardından kemikler toprağa verildi.Defin töreninde konuşan MEYA-DER Yöneticisi Melle Kasım Yiğit, 17 bin 500 ‘faili meçhul’den en azından birinin kemiklerini gömdükleri için buruk bir mutluluk yaşadıklarını söyledi.Güler’in yeğeni Abdullah Güler ise “Biz 1993 yılında Hirareş köyünde yaşıyorduk. 22 Haziran 1993’te amcamla birlikte devlet 5 insanımızı katletti. Bizler köyümüze yapılan operasyon sonucu katledilen insanlarımızın cesetlerini köyün buğday tarlalarında bulduk. Daha sonra getirip köyün bir noktasında gizlice gömdük. 19 yıl sonra savcılık tarafından yapılan kazılarda 5 kişinin kemikleri bulundu. 19 yıl sonra ona bir mezar yaptığımız için mutluyuz” dedi. (Şırnak/DİHA)
Kaynak: http://www.evrensel.net/haber/70918/20-yil-sonra-bir-torba-kemik.html#.Um7qrfnwnmg