İstanbul Üniversitesi Hastaneleri’nde İşçi ve Ücret Kıyımı
İstanbul Üniversitesi Hastaneleri yine toplu bir işten çıkarma ile gündemde. Daha doğrusu gündemde değil de, gündem olsun diye size süreç hakkında özet bilgi vermek ve kamuoyu oluşmasına destek çağrısı yapmak üzere sizlerle bu yazıyı paylaşıyoruz.
Yazıya konu resmi belge:
http://tasisder.com/wportal/wp-content/uploads/88_gun_004.jpg
Daha önce meslekli olarak tabir edilen; üniversite mezunu olan ve hemşire, laborant, teknisyen, biyolog vb. olarak çalışanlar arasında böyle bir işten çıkarma olmuştu. Bu işten çıkarmayı önceden tahmin edip çadırını kuran Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği TAŞİŞDER’in direnişte 101. günü.
Bu işsiz bırakmayı yasaya, bir Kanun Hükmünde Kararname’ye bağlayan üniversite yönetimi başka işten çıkarma olmayacağını açıklamıştı. Gelinen aşamada insanlara doğru söylenmediği bir kez daha ortaya çıktı. TAŞİŞDER’in de işten çıkmalar başlamadan çadırı kurarak direnişe geçmesinin önemi iyice anlaşılmış oldu.
Rektörün ifadesiyle yaklaşık 400, daha sonra 196 daha sonra da 100’den fazla olarak açıklanan bu meslekli işten çıkarmanın kat be kat fazlası büyüklükte bir operasyon söz konusu şu anda. Bu sayının 400’den daha sonra 100’den fazlaya inmesinde ne kadar yönetimin çabası, ne kadar işçilerin direnişi etkili olmuştur kamuoyunun takdirine bırakıyoruz ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Tabii ki 1 kişinin bile işten çıkması mühimdir. Buna sebep olanlar ise kanunlar ve vicdanlar önünde her daim hesap vermeye mecburdur. Zaten işe iade davaları da açılmış durumda.
Daha önce yaşanan süreci özetlediğimiz haber için:
http://www.emekveadalet.org/taseron-iscilerini-ziyaret-23-mart-cuma-1730-1830/
Bugün gelinen noktada ise, 4 Mayıs günü Üniversite Hastaneler Yönetim Kurulu toplantısında alınan “çok ivedi ve günlü” şekilde ilgili birimlere iletilen karar gereği bir kıyım gerçekleşecek. 11 Mayıs tarihli 16 Mayıs’a kadar cevap verilmesi istenen resmi yazıya göre binlerce taşeron işçi ya işten çıkarılacak ya da gelirlerinde aylık 150 liradan az olmamak üzere düşüşler olacak. Şimdi alınan kararlara bakalım:
a) İşçilerin %20’si yeni “hizmet alım (taşeron)” sözleşmesi yapılırken işten çıkarılacak
b) İşçilere verilen aylık net 129 liralık yol parası ücreti yeni sözleşme yapılırken ödenmeyecek,
c) Maaşlarda %5’ten az olmamak üzere azalmalar olacak.
Bu durumda bazı sorular sormak ve daha da önemlisi bu gidişe dur demek için yöneticilere görevlerini hatırlatmak; insaflarını, ahlaklarını, vicdanlarını harekete geçirmek gerekiyor.
Başta İstanbul Üniversite Rektörü Yunus Söylet Bey olmak üzere tüm yöneticilerden, sorularımıza kendi kendilerine de olsa cevap vermeleri gerektiğine, bu kararı yok hükmünde sayarak yeni bir toplantı ile kararların iptal yazısını ilgili birimlere göndermeleri gerektiğine inandığımızı belirtmek isteriz.
İnsanların emeklerini taşeron olarak, bir sözleşme ile satmaları Yunus Söylet Bey’in Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği söyleşideki ifadesine göre köleliktir. Kölelik de olsa işçiler temel haklarının dahi aşağısında olan taşeron çalışmak için mücadele etmek zorundalar. Bu durum insana ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etmek’ deyimini hatırlatsa da, yasal mevzuat ne yazık ki böyle. İnsanlar köle olmaya bile razılar.
Bunun değişmesi için ayrı bir mücadele gerekir. Ama bu direnişler hükümeti zorlamalı ve üniversite yönetimini değil hükümeti doğrudan ilgilendiren bu yasa değişikliği de işçi lehine bir an evvel yapılmalıdır. Kölelik olduğunu söyleyip vicdanı rahatlatmak işin kolayı, önemli olan değişiklik için harekete geçmek. CHP’nin bu yönde bir yasa değişikliği teklifi var. Ayrıca Bakan Faruk Çelik de kayıtlı yaklaşık 1 milyon taşeron köle olduğunu söylüyor. Faruk Çelik de açıkça “taşeron köleliktir” diyenlerden anlayacağınız!
Bu süreçte twitter’daki hesabımız üzerinden takipçilerimizi bu karardan haberdar ettikten sonra “Rektör Yunus Söylet Hoca ne der acaba?” diye sormuştuk. Kendisi öncelikle twitter’da özel mesaj yoluyla, bizim dışımızda kimsenin göremeyeceği şekilde cevap verse de ısrarımız üzerine açıktan şunları yazdı.
Cevapları konuyla alakasız olduğundan biz de konunun dışına çıkarak cevaplarını yeniden rektörlüğe aday olmasının bir parçası görebiliriz. Adil olabilmek adına, YÖK üyeliğinden rektörlüğe aday olduğu için istifa eden biri olan Yunus Söylet’ten, sayıları binlerce olan taşeron işçileri mağdur etmemesini beklemek adaletin en temel ilkesi olsa gerek. Samimiyetle bu sorunu çözen kişiye görevini yaptığı için teşekkür de edilir zaten.
Sayın Söylet şöyle diyor:
Göreve başladığımızdan bu yana 2.200 taşeron işçiyi işe aldık + 1.450 adet taşerondan çalışan sağlık personelini sözleşmeli kadroya aldık !
2.200 işçi için 2 kez teşekkür edilmedi
Hastanelerimizin hizmet alımlarının ( temizlik, güvenlik gibi ) tümü döner sermayeden ödeniyor, yani tümü kazanılan paradan.
Kadroya geçirdiğimiz 1.450 sağlık çalışanı için de çok mutluyuz, artık taşerondan çalışmıyorlar !
Birinin kendi ifadesiyle köle olarak gördüğü işçilerin emeklerine açlık sınırının altında bir ücret verdiği için teşekkür beklemesi düşündürücü.
Bu halde bizim sorularımız şöyle:
İsteyen soruyu kendi üzerine alabilir veya okuyan herkes kendi cevabını verebilir. Tek fark yetkililerin çözüm yolunda yapabilecekleri bir şeyler olması.
1. İhtiyaca binaen işe alınan bu insanlar iş sahibi oldular ve yönetim görevini yaptı diye teşekkür beklemenin konuyla ilgisi ne?
2. Acaba hastane yönetimi bu işçilerden sizi köle gibi çalıştırıyoruz diye hiç özür diledi mi?
3. Taşeron işçileri kadroya geçirdik derken bu süreçte 100’den fazla kişiyi işten çıkardıklarını söylememek ahlaki midir?
4. Meslekli sağlık çalışanlarını “sağlıkta taşeron olmaz” yasası gereği KPSS ile ve binbir güçlük çıkararak kadroya geçirirken bunu kendi başarısı olarak gören yönetim, taşeron işçi alımı yaparken neden “ne yapalım yasa böyle, başka türlü alamayız” diyor?
5. Yaklaşık 55 gün önce üniversite eğitimi gerektiren meslekli işlerde taşeron çalışanları “KHK gereği işten çıkarıyoruz” derken bugün neden temizlik, güvenlik, kayıt vb. işleri yapan binlerce kişiyi işsiz bırakıp, kalanları da daha düşük gelire mahkum ediyorsunuz?
6. Başka işten çıkarma olmayacak yalanını söylerken hiç mi çekinmediniz?
7. Hastaneler şirket gibi mi yönetiliyor?
8. Küçülmeye gidilecek yerler midir hastaneler ki en az %20 işten çıkarma olacak? Vatandaşlardan hasta olmayacaklarına dair bir garanti mi aldınız?
9. Rektör Bey “kurumunun ihtiyaçları doğrultusunda” davrandığını söylüyor.
Peki bu durumda aylardır sayıları binleri geçen insanı neden işbaşı yaptırarak fazladan masraf yaptırdınız kurumunuza!?
10. 5 işçiden birini fazlalık haline getirecek kadar yeni çalışan işe başlarken hangi kıstaslara göre seçim yaptınız ve şimdi hangi kriterlere göre işten çıkaracaksınız?
11. Bu işe almalar da işten çıkarma sürecinin bir parçası mı yoksa? Yani bu işten çıkarmalar birilerine yer açmak için bir hamle mi? Yoksa emekçilere aynı işleri daha az kişiye yaptırarak işçileri daha da fazla ezmeyi mi planlıyorsunuz?
12. İnsanların zaten açlık sınırının altında olan maaşlarını hangi gerekçeyle azaltıyorsunuz? Ülkede enflasyon sıfırın altında, büyüme oranları eksilerde de bizim mi haberimiz yok?
13. Bir taşeron işçinin maaşı İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu Başkanı olan rektörün maaşının %3’ü eder mi?
Bir başka deyişle 30 işçi bir araya gelse aileleriyle 150 kişi rektörün 1 aylık gelirine ulaşabilir mi?
14. Bu işçi ve ücret kıyımı 1,5 milyar dolarlık hastanelerin yerinde yenilenmesi projesi işine girişen üniversiteye yakışıyor mu?
15. Sayıları belki de 5bini bulan taşeron işçilerin aylık maaşı bu projenin binde biri bile değilken kaynak kısmaya işçilerin emeğinden başlamak hangi ahlaki ilkeyle bağdaşır?
16. Bu işten çıkarma ve maaş düşürme hamlesini küçümsemenin kimseye faydası olmayacakken bu tavrı takınmak hoş mudur? İnsafa sığar mı?
17. İşçileri çadıra gitmeyin yoksa işten çıkarılacak her 5 kişiden biri siz olursunuz diye tehdit edenlerin olduğu doğru mudur? Maaş alamazsa eve ekmek götüremeyecek insanlara bunu yapanlara diyecek sözümüz yok, sözümüz varsa da buradan söyleyemiyoruz maalesef.
18. Bu tehditlere rağmen kararın duyulmasından sonra çadırın kalabalıklaşmasından rahatsız mısınız?
19. Bu kararın Hastaneler Yönetim Kurulu’ndan çıktığını biliyoruz. Üst merci olan İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun bu kararı iptal yetkisi yok mudur? Varsa yetkisini kullanmak için ne beklemektedir?
20. Bu süreçte binden fazla üyesi dolayısıyla temsil kabiliyeti bulunan TAŞİŞDER’in fikirlerini alıp, isteklerini dinlemek demokrasinin gereği ve çözümün bir parçası değil midir?
21. “Çok İvedi ve Günlü” olarak bu kararı gizlice alırken kolayınıza geldi de, çözüm üretmek mi zor geliyor?
Son olarak hastaneler ile başlayan bu sürecin tüm üniversiteye yayılmasının Üniversite Yönetim Kurulu’na tavsiye edildiğini görebilirsiniz karardan. Eğer bu gidişe dur diyen olmazsa üniversitenin her biriminde işten çıkarmaların olacağını söylemek yanlış olmaz.
Adaletten bahsedebilmemiz için tüm bu soruları, karar alan herkesin inandığı değerler, ahlak ve vicdan süzgecinden geçirip cevaplaması; sonucunda da bu karara dur demesi gerekmektedir.
Teşekkür bekleyenler emin olsunlar ki bu kıyımın durdurulmasına herkes sevinecek, görev ifa edildiği için teşekkür edilecek ve Allah da razı olacak.
İşçinin, emeğin hakkını savunan herkesi bu yazıyı çoğaltmaya, bu konuyu gündem yapmaya ve sayıları binleri bulan insanların mağdur olmaması için yeni sözleşme tarihi olan 1 Temmuz’dan hatta 1 Haziran’dan önce işçilere yerinde ÇAPA’da destek vermeye davet ediyoruz.
İşten çıkarmak insan hakkı ihlalidir, emek sömürüsüdür.
Konuyla ilgili bilgileri aşağıdaki linklerden ve direnişi günlükleştiren tasisder.com ‘dan takip edebilirsiniz.
İşçilerin yayınlanan son günlüklerinden:
KADRO HAKKIMIZI YEDİLER, İŞİMİZE, AŞIMIZA GÖZDİKTİLER:
BOYUN EĞMEYECEĞİZ!
Türkiye’nin en büyük tıp fakültesi hastanesi neden ekonomik krizde? Üniversite yönetimi bu soruya doğru cevap vermelidir. Hesaplardaki açıkların faturasını taşeron işçisine kesmeden önce, hesap defterlerini işçiye göstersinler. Kimin hesabında açık var, herkes görsün.
Taşeron işçilere işe girdikleri günden itibaren kadro vaadi veriliyor. Bu umutla en ağır işlerde en düşük ücretlerle çalıştırıldılar. İş kanunları uygulanmadı. Taşeron işçiler Dernek çatısı altında birleştikten sonra yasal haklarını talep edebildi ve belirli haklarını da aldılar. Yine de Rektörlük, Çalışma Bakanlığı Müfettiş Raporları, iş mahkemesi kararları tam uygulanmıyor. Üniversite, görev ve sorumluluklarını yerine getirmek yerine, işçi çıkartıyor. İşçilerin yasalardan doğan hakların vermiyor. Soruyoruz: İşçilerin yasalardan doğan haklarını vermekten işten çıkartarak kurtulabilecek misiniz?
İstanbul Üniversite Hastaneleri Yönetim Kurulu yeni bir karar alarak, yeni ihaleyle birlikte, 1 Temmuz’dan sonra taşeron işçilerin yüzde 20’sini çıkartacağını, yol ücretlerini keseceklerini, ücretleri en az yüzde 5 olmak üzere düşüreceğini açıkladı.
Üniversite kayıp trilyonların hesabını vermek yerine, sahipsiz gördüğü taşeron işçilerinin sayısında ve ücretlerinde azaltmayla gidiyor.
Üniversite yönetimi eğer tasarruf etmek ve açık kapatmak istiyorsa, taşeron şirketi aradan kaldırarak, şirkete her ay işçi başına ödenen 250 TL ödemekten kurtulabilir. Böylece hem üniversite tasarruf yapılmış olur, hem de yasalara uyulur.
ÇAPA VE CERRAHPAŞA’DAN HABERLER
Damgacıoğlu Firması mahkûm oldu
Basın açıklamasına katıldıkları için işten çıkartılan Damgacıoğlu yemek şirketinde çalışan 11 taşeron işçisi, işe iade davasını kazanmıştı. Karar Yargıtay’ca onaylandı. İşçilerin şirkete iadesine karar verildi. Firma ya işe başlatacak ya da 8 aylık ücret karşılığında tazminat ödeyecektir. Taşeron işçisinin hukuk kazanımları devam ediyor.
17 Nisan’da dilekçe verdik, hala cevap yok
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yönetimine çadır kurulumuyla ilgili yazılan dilekçe yönetim tarafından hala cevaplanmadı. Önce Rektörlüğe yazıldı, Rektörlük Cerrahpaşa yönetimine iade etti, sonra dilekçe kayboldu. Sonunda dilekçemiz, müdürün sumenin altında bulundu. Şimdi müdür dertli: Çadır kurulumuna izin verse üst yönetimden, vermezse dernekten tepki alacak…
İşçiye Çıkış, Hastaneye AVM
2 bin 700 yataklı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanesinden bin 500 yatak eksilecekmiş. Yatak eksilince işçi de eksiltilecek, demektir. Hastane Yönetiminin yazılı açıklaması bunun ilk adımı oldu. Diğer yandan, hastanenin giriş katını AVM yapmayı planladıkları söyleniyor. Sağlık yerine alış veriş merkezi daha karlı olmalı.
Geriye dönük izin hakkını artık kullanıyoruz
Cerrahpaşa’da Derneğin girişimiyle elde ettiğimiz yıllık izin hakkını geriye dönük uygulanmaya başlandı. İş yasasında olmasına rağmen verilmeyen izin hakkımızı Dernek sayesinde kullanmış olmamıza sevinirken, yemekhanede çalışan taşeron işçilerin ücretlerinden kesinti yapıldı. Bugüne kadar aylık ücret ile mesai ücretinin tek ücret olarak verilen şirket karışıklığa yol açtı. Bordrolarımız detaylı olarak verilsin.
Gerçek bordronun peşindeyiz
Gerçek ücretimizi öğrenmek için iz sürmeye başladığımızda önce karşımıza iki bordro çıktı. İlk bordro işçilere verilen, ikinci bordro ise, Cerrahpaşa hastane müdürlüğüne verilen bordro. Hastane müdürünü de hayrete düşüren bu durum karşısında üçüncü bordro karşımıza çıktı. Bunda da ücretler doğru değil. Bordro işinin altından daha neler çıkacak? Hep beraber göreceğiz.
Çapa Temizlik Şirketinin Dikkatine
Yunus Erdoğan’a iletilmek üzere: Direniş çadırımız şirketin ağrına gitmiş olmalı ki, çadıra destek verdiğini düşündükleri işçileri şirket ofisine çağırarak “arkadaşlarına çadıra git diyormuşsun” diye uyarıyormuş. İşçinin hak araması, direnmesi en doğal hakkıdır. Şirketin rahatsız olması ve işçilere baskı yapması, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Bazı idare amirlerine, başhemşirelere sözümüz
Direniş çadırından ve basın açıklamalarımız sırasında yaptığımız açıklamalarda idare amirlerinin, başhemşirelerin haksızlıklarını sıralıyoruz. İdare amirleri, başhemşireler deyince baskı yapanlardan söz ediyoruz. Mücadelemize destek olanlara sözümüz yok.
Birim sorumlularına da sözümüz var
Yine bazı birim sorumluları, nöbet günlerini değiştiriyorlar, keyfi nöbet yazıyorlar, idare amirlerini taklit edip bağırıp çağırıyorlar. Kendilerinin taşeron işçisi olduğunu çabuk unutuyorlar. Biz hatırlatalım dedik.
Taşeron işçisiyiz, yok birbirimizden farkımız
Temizlik, Hastabakıcı, Kayıt… Hepimiz taşeron işçisiyiz. Ancak yönetim çıkış yaparken bizi bölüyor. Birlik olmamızı engellemek istiyor. Önce sağlıkçıları işten çıkartıp, diğerlerini ayırıyor. Temizlik işçisine “çıkış seni ilgilendirmez” diyor. Sonra sıra temizliğe, hastabakıcıya geliyor… Bölünmeyelim, birlikte taşeron sisteme direnelim.
Memur-Taşeron ayrımı, yönetimin oyunu
Taşeron yokken memur-işçi diye bölüyorlardı. Taşeron sistem geldi, kadrolu-taşeron-memur diye bölünmeye başladık. Sözleşmeli-kadrolu ayrıldık. Herkese ayrı ücret, ayrı uygulama. Yönetenler memnun. Onlar çalışanlar bölünsün istiyorlar ki, daha kolay yönetebilsinler. Daha çok sömürebilsinler. Birlik olmalıyız. 23 Mayıs grevine destek vermeliyiz.Taşeron sisteme birlikte karşı çıkmalıyız.
Çapa Taşeron İşçileri Günlüğü 91: Sağlık işi ekip işiyse, taşeron işçisini de görün!
Mayıs 22nd, 2012
Hastane yönetimi geçtiğimiz pazartesi günü hizmet alımı (taşeron) işçileriyle toplantı yapmıştı. Bu hafta ise, hastanede memur olarak çalışanlarla görüştü.
Yaklaşık 300 memurun katıldığı toplantıda neredeyse tek konu “döner sermaye” oldu. Döner sermayeden yapılan kesintilerin ana eksenin oluşturduğu toplantıda hastane yöneticileri bu paradan daha fazla kesinti olacağını duyurdu.
Memur arkadaşlar kendi açılarından haklılar. Gelirlerinde kayıpları önlemek istiyorlar ve döner sermaye gelirlerine önem veriyorlar. Ücretlerle karşılaştırıldığında az para da değil.
Ancak yapılan iş ekip işi ise, bu döner sermayeden sadece memur statüsünde çalışanların faydalanması doğru mu? Taşeron işçiler hastanenin en ağır işlerini yapmalarına rağmen, hastane gelirlerinden yararlanamıyorlar.
Öte yandan memur arkadaşlarımızın eylemlerinde sadece ücretler var. Biz biliyoruz ki, eğer taşeron sisteme karşı çıkılmazsa bu ücretleri ve iş güvencesini de bir gün onlardan alacaklar. Öyleyse, birlikte mücadele etmemiz gerekirken neden ayrı ayrı mücadele ediyoruz? Taşeron sisteme karşı birleşik mücadele çağrımızı tekrarlıyoruz.
Taşeron işçileri olarak 23 Mayıs grevine destek vereceğiz. Ama memur arkadaşlarımız taşeron sisteme ve Direniş Çadırına ne kadar duyarlı, bunu da sormadan geçmek istemedik.
Dernek olarak çalışmalarımız bütün hızıyla devam ediyor. İşyerinde yaşadığımız sorunları ifade eden ve üniversite yönetiminin iddialarına cevap veren “Taşeron İşçisinin Sesi” Bültenin hazırlıkları tamam. Kolektif biçimde hazırlanan bülten, işçilerin görüşlerini ve duygularını yansıtacak.
Bültenin bir sayfasında 1 Mayıs mitingine katıldığımız fotoğraf var veHastane Yönetim Kurulu’nun kararlarına Dernek olarak verilen cevap yer alıyor.
Bültenin diğer yüzünde ise, Cerrahpaşa ve Çapa’da karşılaştığımız sorunlar yer alıyor.
http://tasisder.com/wportal/2012/05/istanbul-universitesi-hastaneleri-yonetim-kurulu-karari/
http://tasisder.com/wportal/2012/05/capa-taseron-iscileri-gunlugu-88-direnis-cadiri-ilgi-odagi/