“İşçiler Burada, Zara ve H&M Nerede?”
CEMAZİYELEVVEL
Angora Triko ve Deha Triko’da çalışıp Zara’ya üretim yapan işçiler zor şartlar altında, on iki saat çalışıp asgari ücret almaktaydılar. Zamanla bu böyle olmaz deyip sendikal mücadeleye başlarlar. Örgütlenen işçiler bu mücadeleleriyle çalışma saatini sekiz saate düşürürler. Bir süre sonra maaşları ödenmez. Şirketlerin borcu gibi gerekçeler gösterilir. Yirmi üç şubatta direnişe geçerler. Bu arada işten atılan işçilerin iki buçuk aylık maaşları ve kıdem ihbar tazminatları içeride kalmıştır. Müfettiş çağırırlar ve dün görülen davada işyerine ihbar konulması kararını aldırmayı başarırlar.
Aynı iş yerinin sahibi daha önce de benzer bir iş yapıp batmış ve işçilerin bir kısmı parasını alabilmiş bir kısmı alamamıştır. Zara gibi şirketlerin yaptığı sözleşmeler, anlaşmalar vardır ve gelen malın ne şartlar altında üretildiğine, iş yerinde insan haklarına riayet edilip edilmediğine ve maaşların ödenip ödenmediğine bakmak durumundadırlar. İşçiler bu sebeplerle seslerini duyurmak için Salı on bir de Beşiktaş Belediyesi yanında bulunan MM Plaza’daki Zara şirket yetkilileriyle konuşmak ve dertlerini anlatmak üzere anlaşırlar.
EYLEM
Bölüm I
İşçiler MM Plazadaki Zara’nın önünde toplanırlar. Ellerindeki pankartlarda mealen şöyle yazmaktadır: Indıtex-Zara için çalıştık ve ürettik ama ne maaşımızı ne kıdem tazminatımızı alamadık. Ey bu işin sorumlusu Intidex-Zara, nerelerdesin? Akhayat Tekstil, Angora Triko ve Deha Triko işçileri.
Basın olarak sadece Aljazeera’nın bulunduğu plaza önünde ‘Zara şaşırma sabrımızı taşırma’, ‘işçiyiz, haklıyız, kazanacağız’ diye slogan atarlar. Şirket yetkililerine durumu anlatmak isterler. Evet, Zara’ya üretim yapılmaktadır ama ne şartlarda, ne haklar çiğnenerek. Şirketteki görevlilere bunu sormak isterler. Şirkettekiler görüşmeye yanaşmaz.
Bölüm II
Bunun üzerine grup Zara’nın bir İspanyol şirketi olması hasebiyle İspanyol Konsolosluğuna doğru yürüyüşe geçer. Konsolosluk önünde yetkililere konsolosla görüşmek istediklerini söylerler. Konsolosluk yetkilileri bunun şimdilik mümkün olmadığını ama yazılı bir randevu istenmesi dahilinde mümkün olduğunu söylerler. Bu istek kabul görmez, konsolosla görüşülmek istendiği belirtilir ve işçiler konsolosluk önünde yere otururlar. Bunun ardından konsolosluktan izin çıkar.
Çok kibar ve anlayışlı insanlar olan konsolosluk yetkilileri bizi dinler ve bizden yazılı olarak dertlerimizi kendilerine iletmemizi, kendilerinin bununla gerekeni yapmaya çalışacaklarını söylerler. İşçilerin iki buçuk aylık maaşlarının içerde olduğunu ve Zara’nın yaptığı anlaşmalara uyarak işçilerin ne durumda olduğuna dikkat etmesini ve maaşlarını ödemesi gerektiğini anlatırız. Davanın açıldığını ve şirkete tedbir konulduğunu belirtiriz. Onlar da sendikanın resmi bir şikâyet hazırlamasını ve işçilerin de imzasının alınmasını tavsiye ederler. Gracias der ayrılırız.
Gruba konuşan sendika yetkilisi Asalettin Arslanoğlu; ‘’işte böyle’’ der, ‘’barışçı her yöntemi deneyerek hakkımızı almaya çalışacağız arkadaşlar’’.
Bölüm III
Konsolosluktan Zara’ya dönüş yolunda konuştuğumuz işçi abilerden birisi şirketin daha önce başka bir isim altında çalıştığını ve batınca işçilerin bir kısmının parasını alıp bir kısmının alamadığını söyler. İşten atılan işçilerden bir kısmı işe girmiştir bir kısmı da yevmiyeli işlerde çalışmaya başlamıştır. Zira geçim zordur. Zamanı olmadığından kendi iş kollarında iş bulmaları da zor bir iştir. Genelde asgari ücretli işler vardır ve işçiler zaten iki buçuk aylık alacaklarını alamamış durumdadır.
Grup Zara önüne geri döner. Slogan atmaya devam ederler. ‘işçiler burada, Zara nerede’, ‘işçiyiz, haklıyız, kazanacağız’ diyerek seslerini Zara’ya ulaştırmaya çalışmaya devam ederler.