Indomie Adkoturk İşçileri Grevde: İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Indomie Adkoturk işçilerinin ilk grev gününde gerçekleştirdiğimiz dayanışma ziyaretinden gözlemlerimizi arkadaşımız Zeynep Uçar aktarıyor, ilgilerinize sunuyoruz;
Pek çoğu kadın olan Indomie işçileri aylardır sendikal hakları ve insanca çalışma koşulları için mücadele ediyorlar. Tekgıda-İş Sendikası’na üye oldukları ve Toplu Sözleşme talepleri gerekçesiyle Kod-29 kullanılarak işten çıkarılan kadın işçiler 4 aydır hakları için direniyorlar ve fabrikadaki arkadaşlarının da direnişe katılmaları için mücadele ediyorlar.
23 Ağustos Pazartesi günü hakları için birleşen işçiler greve çıkma kararlarını açıkladılar. Grevin ilk günü destek için yanlarına gittiğimizde işçilerin öfkesine, umuduna ve birliğine şahit olduk.
İşçiler greve katılmaları durumunda patronlar tarafından işten atılmakla, ailelerinin zora düşmesiyle, kıdem tazminatlarının ödenmemesi ile tehdit ediliyorlar. Edindiğimiz bilgilere göre patron greve katılan işçileri tehdit etmenin yanı sıra, yüzde 98’in çalışmaya devam etmesi durumunda ekstra prim vaadinde bulunuyor. Grevin ilk sabahı işçiler sendika ile birlikte fabrikaya girmek istediklerinde patron ile işbirliği içerisinde olan polisin şiddeti ile karşılaştılar. Polisin kalkanlarla vurarak fabrika dışına ittiği işçilerden fiziksel olarak yaralananlar mevcut.
Patron, önceki günden beri mesaide bulunan işçilerin, grevdeki arkadaşlarıyla buluşmalarını engellemek için yirmi dört saatten fazla süre boyunca fabrika içinden çıkışlarına izin vermedi. Gün boyu marşlarla, sloganlarla ve halaylarla grevin heyecanını taşıyan işçiler arkadaşları ile buluşma ısrarını sürdürdüler.
Grev alanında muhabbet ettiğimiz işçilerden edindiğimiz bilgilere göre, baştan beri sendikal hakları için direnen ve işten çıkarılan işçiler olduğu gibi grev günü direnişe katılan pek çok sayıda işçi de bulunuyor.
Yaptığımız görüşmelerde, fabrikada mobbing, hukuksuz cezalandırma, izinlerin kullandırılmaması, yükümlülük bulunmayan işlerde çalıştırılma ve asgari ücret uygulaması gibi durumlar sebebiyle sendikalaşma sürecinin başladığını öğrendik.
Görüştüğümüz bir kadın işçi diyor ki: “Geçtiğimiz yılbaşında 00:00-08:00 vardiyasında çalışıyordum. Yılbaşı resmi tatil olmasına rağmen o günkü izni benim yıllık iznimden düşürdüler.”
Bir depo işçisi işinden atılmamasına rağmen ve kendi çalışma koşulları çok kötü olmamasına rağmen greve katılarak arkadaşlarının yanında olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Patronlarla yaptığımız bir toplantıda taleplerimizin ne olduğunu dinlemek istediklerini, rahatlıkla konuşabileceğimizi söylediler. Ücretlerin asgari olmaması, artması gerektiğini söyleyen arkadaşımızı maskesini düzgün takmamasını bahane ederek işten çıkardılar. Ustabaşlarına bir takım ikramlar vaad edip bizim üzerimizde baskı kurmalarını istediler.”
Bir diğer kadın işçi bir yıldır bu işte çalıştığını ifade ettikten sonra çalışma şartlarının ne durumda olduğunu anlattı: “Makinelerin başına yeterince işçi vermedikleri için çok fazla iş yükümüz oluyor. Dakikada önümüze gelen paket sayısı yüzlerce ve bu makinelerin herhangi bir arızasını bile bize ceza olarak yazıyorlar. Bunun yanında fazladan mesai yaptığımızda ücretimizi vermiyorlar. Ben 10 saat çalıştığımda 2 saatini bedavadan patrona çalışmış oluyorum.”
“Gıdada çalıştığımız için giydiğimiz kıyafetler de özel oluyor ve giyip çıkarması zor olduğu için çok zaman alıyor. Mola sürelerinin çok kısa olması sebebiyle kıyafetleri çıkarıp giymeye ve mola yapmaya vakit bulamıyoruz.”
İşçiler aynı zamanda kendi işleri olmayan başka işlerde zorla çalıştırıldıklarını da ifade ediyorlar.
“İşler bittikten sonra temizliği yine biz yapıyoruz. Temizlik için işçi istihdam edilmiyor, biz hem gıda üretiminde hem de temizlikte çalışmış oluyoruz, bunun için ek bir ücret de almıyoruz.”
Bu şikayetlerin yanında işçiler insanca yaşama vurgusunu sık sık dile getiriyorlar. İşçilerin talepleri arasında ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, bayram parası, yol parası, çocuk yardımı, ek ikramiye, eşit işe eşit ücret gibi maddeler yer alıyor.
Grev alanından ayrılırken devam eden halayların yanı sıra işçilerin sesi kulaklarımıza doluyor.
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”